ELEKTİRK

İSRÂİL SALDIRGANLIĞI VE ABD ÇIKARLARI

KIR'ATIM GÜNCEL HABERLER (KIRATIM HABER) - KIR'ATIM GAZETESİ | 04.12.2024 - 14:14, Güncelleme: 04.12.2024 - 14:14
 

İSRÂİL SALDIRGANLIĞI VE ABD ÇIKARLARI

ABD, İNGİLTERE ve AVRUPA BİRLİĞİ Tüm Zulümlere Rağmen İSRÂİL Hükûmetine Destek Vermeye Devam Ediyor.
GAZZE ve Güney LÜBNÂN'daki savaşı durdurmaya yönelik küresel çabalar henüz başarıya ulaşmadı. İSRÂİL güçleri GAZZE'de de operasyonlarını sürdürürken güney LÜBNÂN'daki hedefleri de VURUYOR.    Savaşta en büyük hasar GAZZE'de görüldü. Gazze'nin tamamı harabeye döndü, Güney LÜBNÂN da geniş çaplı altyapı tahribatına maruz kaldı. Son haberlere göre İSRÂİL ordusu, GAZZE ŞERİDİ'ndeki FİLİSTİN topraklarındaki Nuseyrat Mülteci Kampı, el-Megazi Mülteci Kampı, Deyr el-Belah/  دير البلح) ve GAZZE şehrini bombaladı.    Alınan bilgilere göre 24 saatte 33 Filistinli daha ŞEHİT oldu. Böylece toplam şehit sayısı beş bin civarına ulaştı. Uluslararası medyada İSRÂİL'in GAZZE ŞERİDİ'ni bombalamasının İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana sivillere yönelik gerçekleştirilen en büyük bombalama olduğu söyleniyor. İSRÂİL, LÜBNÂN'da sürekli operasyonlar yürütüyor. Her ne kadar burada ATEŞKES ANLAŞMASI yapılmış olsa da, bu anlaşmanın imzalandığı üç gün boyunca bile siyonist güçler anlaşmayı ihlâl etmeye devam etti.    İSRÂİL’in kâtil Başbakanı NETANYAHU savaşın sona ermesini değil, ateşkesi kabul etmeye istekli olabileceğini çünkü Hamâs'ın imha edilmesi gerektiğini söyledi.    İSRÂİL Başbakanı'nın ATEŞKES KONUSUNDA CİDDİ OLMADIĞI açıklamalarından anlaşılıyor. Bölgedeki savaş, ATEŞKES tartışmalarıyla beraber hâlâ devam ediyor. Bu nedenle görünüşteki küresel çabalar başarıya ulaşamadı.    Öte yandan Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü, FİLİSTİN halkıyla dayanışma amacıyla Cuma günü kutlanıyor. Bu uluslararası toplum içün; her yıl Filistin halkının onuru, hakları, adâleti ve kendi kaderini tayin hakkı sadedinde dayanışmayı ifade ediyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio GUTERRES, bugünkü mesajında, bu yılki anmanın çok acı verici olduğunu söyledi.    Filistin Yönetimi Başkanı Mahmûd ABBÂS, Birleşmiş Milletler'e, Güvenlik Konseyi'nin 2735 sayılı Kararı uyarınca savaşı sona erdirme sorumluluğunu yerine getirme çağrısında bulundu. İNGİLTERE, FRANSA ve ALMANYA şirin görünmek uğruna, İSRÂİL'i Filistin Yönetimi için temel bankacılık hizmetlerinin süresini bir yıla kadar uzatmaya çağırdı.    Dünyanın her yerindeki halklardan FİLİSTİN DAVASINA destek sürüyor. Geçmişte bile Birleşmiş Milletler Filistinlileri destekliyordu ama buna rağmen Filistinlilere kendi kaderlerini tayin etme hakkı ve toprakları üzerinde üstün yetki verilmedi. İSRÂİL'in kuruluşunun ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN OLMADIĞINI herkes biliyor. FİLİSTİN binlerce yıldır varlığını sürdürürken, dini ve dogmatik referanslar dışında bu bölgede İSRÂİL ADINDA BİR DEVLETİN VARLIĞINA DAİR SOMUT BİR ARKEOLOJİK KANIT BULUNMUYOR.    Öte yandan GAZZE ŞERİDİ'nde yaşayan FİLİSTİNLİLERİN bu bölgede yaşaması da giderek zorlaşıyor. GAZZE'de şu âna kadar ÖLDÜRÜLENLERİN sayısı 45 bini aştı.    Dünya Sağlık Örgütü ve Filistin hükûmetinin verilerine göre GAZZE nüfûsunun neredeyse tamamı yerinden edilmiş, evlerin yarısından fazlası yıkılmış veya oturulamaz hale gelmiş, ticârî ve işyerlerinin yüzde 80'i, Okulların yüzde 85'i, yolların yüzde 65'i, tarım arazilerinin yüzde 65'i tahrip edildi. GAZZE'de 36 hastane harabeye çevrildi, sadece 17 hastane kısmi tedavi imkânına sahip zira İSRÂİL TERÖR GÜÇLERİ tüm hastaneleri bombaladı. Sonuç olarak yaklaşık 1000 sağlık personeli hayatını kaybetti.    GAZZE genelindeki tıbbi tesislerde; 650'si sahra hastanelerinde olmak üzere yalnızca 1.500 yatak bulunmaktadır. Gıda maddelerinde ciddi bir eksiklik var. İSRÂİL, FİLİSTİN YÖNETİMİ kontrolündeki BATI ŞERİA'yı da savaşın korkunç alevlerine sürükledi.    İSRÂİL güçleri kasıtlı olarak konutları, masum FİLİSTİNLİLERİN konvoylarını hedef aldı ve hastaneleri bombaladı. İSRÂİL, GAZZE'yi İŞGAL EDİP HAMÂS liderliğini ŞEHİT ettikten sonra yüzünü LÜBNÂN'a çevirdi. HİZBULLÂH lideri HASEN NASRALLÂH üst düzey liderleriyle birlikte öldürüldü ve İSRÂİL, SÛRİYE'ye saldırmaya devam ediyor.    AMERİKA, İNGİLTERE ve AVRUPA BİRLİĞİ tüm zulümlere rağmen İSRÂİL HÜKÛMETİNE DESTEK VERMEYE devam ediyor. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ ve İNGİLTERE, KIZILDENİZ'deki gemilerden kalkan savaş uçakları ve savaş gemileriyle, Yemen'in başkenti Sana da dahil olmak üzere birçok bölgeyi bombalayarak YEMEN'e saldırmaya devam ediyor. Böylece tüm Ortadoğu savaşın pençesinde görülüyor.    GAZZELİ FİLİSTİNLİLER, zulmün ve sabrın tarihini yazıyor. İSRÂİL onlara bitmeyecek gibi görünen bir savaşı dayattı. Aradan bir yıldan fazla zaman geçti ve İsrâil'e, ateşkese zorlanması yönünde herhangi ciddi bir baskı yapılmadı.    Önemli soru şu: Donald TRUMP'ın Amerikan seçimlerindeki başarısından sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin dış politikası değişecek mi değişmeyecek mi? Orta Doğu eşi benzeri görülmemiş bir gerginlik ve belirsizlik dönemi içinde olduğundan, bölgedeki yetkililer yeni Cumhuriyetçi yönetimin nüfûz ve gücünü nasıl kullanabileceğine dâir işaretleri yakından izliyor.    Donald TRUMP yönetimindeki; ‘Dışişleri ve Savunma Bakan pozisyonları’ verilen şahsiyetlerin geçmişi göz önüne alındığında, İSRÂİL'e çok fazla baskı uygulamaya hazır olacaklarına dair hiçbir umut yok! Ancak FİLİSTİNhalkı, Başkan Donald TRUMP'ın İSRÂİL'in daha fazla saldırganlığını durdurmasını ve Ortadoğu bağlamında Filistinlilerin destekçisi olmayan, fakat onlara karşı da olmayan bir başkan izlenimi vermesini istiyor.    Donald TRUMP seçim kampanyası sürecinde, devam eden krizleri çözeceğine dair söz vermişti, seçim kampanyası sırasında verdiği bu sözler nedeniyle Arap Amerikalı seçmenler Donald TRUMP'ı destekledi.    Öte yandan İSRÂİL Başbakanı Binyamin NETANYAHU'ya birçok ülkenin kapısı kapatıldı, ziyareti halinde tutuklanma kararı var. Tutuklanma ihtimali olmamasına rağmen bir ülke başbakanı olduğuiçin, NETANYAHU'nun hakkında tutuklama kararı çıkarılmasından daha utanç verici ne olabilir?    ABD'nin tutuklama emrine karşı çıkması nedeniyle bu SİYONİST KÂTİLİN yüzünde herhangi bir pişmanlık belirtisi de yok!    İSRÂİL başbakanının durumu, KAÇAK ŞÜPHELİ haline geldi. Türkiye, İspanya, Hollanda, İrlanda, İtalya, Kanada ve Birleşik Krallık, Netanyahu'nun tutuklanma emrinin çıkarılmasını memnuniyetle karşıladı.    Başkan seçilen Donald TRUMP'ın savaşların sona ermesiyle ilgili söyledikleri, tüm SAVAŞLARI BİR GÜNDE BİTİREBİLECEK GİBİ GÖRÜNMÜYOR. İsrâil-Filistin çatışmasına iki devletli çözümün Cumhuriyetçi Parti içinde çok az destek bulduğu da bir gerçek. Bu da yeni TRUMP yönetiminin İSRÂİL'e baskı uygulama ihtimâlini azaltıyor.    Son 15 yılda Cumhuriyetçi Parti, FİLİSTİN devletine çok az destek gösterdi. Dolayısıyla parti içinde bunu savunabilecek hiçbir grup yok. Cumhuriyetçi Parti içinde FİLİSTİN devletinin kurulmasını reddeden katı İSRÂİLLİ politikacıları destekleyen pek çok kişi var. ABD Başkanı TRUMP, Ortadoğu'da barışı sağlamayı başarabilecek mi? Tüm dünya bu sorunun cevabını bekliyor.    Başkan TRUMP için başkanlık kolay olmayacak. AMERİKA'nın Ortadoğu'daki çıkarları çok büyük! İSRÂİL tek başına bu çıkarları koruyamaz. Bunun için ABD ve Avrupa'nın Arap müttefiklere ihtiyacı var. Yirmi yıl evvelki dünya şartları artık değişti. RUSYA ve ÇİN kendilerine yeni bir küresel rol tanımlamışken, HİNDİSTAN da tamamen AMERİKAN çıkarlarına hizmet etmek istemiyor.    RUSYA, ÇİN ve HİNDİSTAN'ın ORTA DOĞU'da nüfûzu var. Bu ülkelerin SUÛDÎ ARABİSTAN, BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ ve KATAR'la iyi ilişkileri var. Bu ülkelerin İRAN, IRAK ve SÛRİYE'yle de iyi ilişkileri var. TÜRKİYE'nin de bu ülkelerle ekonomik ilişkileri var.    Böyle bir durumda Başkan TRUMP'ın körü körüne İSRÂİL'i desteklemeye devam etmesi, ABD ekonomisi açısından büyük bir TİCÂRÎ KAYBEDİŞLE neticelenebilir.
ABD, İNGİLTERE ve AVRUPA BİRLİĞİ Tüm Zulümlere Rağmen İSRÂİL Hükûmetine Destek Vermeye Devam Ediyor.

GAZZE ve Güney LÜBNÂN'daki savaşı durdurmaya yönelik küresel çabalar henüz başarıya ulaşmadı. İSRÂİL güçleri GAZZE'de de operasyonlarını sürdürürken güney LÜBNÂN'daki hedefleri de VURUYOR.
   Savaşta en büyük hasar GAZZE'de görüldü. Gazze'nin tamamı harabeye döndü, Güney LÜBNÂN da geniş çaplı altyapı tahribatına maruz kaldı. Son haberlere göre İSRÂİL ordusu, GAZZE ŞERİDİ'ndeki FİLİSTİN topraklarındaki Nuseyrat Mülteci Kampı, el-Megazi Mülteci Kampı, Deyr el-Belah/  دير البلح) ve GAZZE şehrini bombaladı.
   Alınan bilgilere göre 24 saatte 33 Filistinli daha ŞEHİT oldu. Böylece toplam şehit sayısı beş bin civarına ulaştı. Uluslararası medyada İSRÂİL'in GAZZE ŞERİDİ'ni bombalamasının İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana sivillere yönelik gerçekleştirilen en büyük bombalama olduğu söyleniyor. İSRÂİL, LÜBNÂN'da sürekli operasyonlar yürütüyor. Her ne kadar burada ATEŞKES ANLAŞMASI yapılmış olsa da, bu anlaşmanın imzalandığı üç gün boyunca bile siyonist güçler anlaşmayı ihlâl etmeye devam etti.
   İSRÂİL’in kâtil Başbakanı NETANYAHU savaşın sona ermesini değil, ateşkesi kabul etmeye istekli olabileceğini çünkü Hamâs'ın imha edilmesi gerektiğini söyledi.
   İSRÂİL Başbakanı'nın ATEŞKES KONUSUNDA CİDDİ OLMADIĞI açıklamalarından anlaşılıyor. Bölgedeki savaş, ATEŞKES tartışmalarıyla beraber hâlâ devam ediyor. Bu nedenle görünüşteki küresel çabalar başarıya ulaşamadı.
   Öte yandan Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü, FİLİSTİN halkıyla dayanışma amacıyla Cuma günü kutlanıyor. Bu uluslararası toplum içün; her yıl Filistin halkının onuru, hakları, adâleti ve kendi kaderini tayin hakkı sadedinde dayanışmayı ifade ediyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio GUTERRES, bugünkü mesajında, bu yılki anmanın çok acı verici olduğunu söyledi.
   Filistin Yönetimi Başkanı Mahmûd ABBÂS, Birleşmiş Milletler'e, Güvenlik Konseyi'nin 2735 sayılı Kararı uyarınca savaşı sona erdirme sorumluluğunu yerine getirme çağrısında bulundu. İNGİLTERE, FRANSA ve ALMANYA şirin görünmek uğruna, İSRÂİL'i Filistin Yönetimi için temel bankacılık hizmetlerinin süresini bir yıla kadar uzatmaya çağırdı.
   Dünyanın her yerindeki halklardan FİLİSTİN DAVASINA destek sürüyor. Geçmişte bile Birleşmiş Milletler Filistinlileri destekliyordu ama buna rağmen Filistinlilere kendi kaderlerini tayin etme hakkı ve toprakları üzerinde üstün yetki verilmedi. İSRÂİL'in kuruluşunun ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN OLMADIĞINI herkes biliyor. FİLİSTİN binlerce yıldır varlığını sürdürürken, dini ve dogmatik referanslar dışında bu bölgede İSRÂİL ADINDA BİR DEVLETİN VARLIĞINA DAİR SOMUT BİR ARKEOLOJİK KANIT BULUNMUYOR.
   Öte yandan GAZZE ŞERİDİ'nde yaşayan FİLİSTİNLİLERİN bu bölgede yaşaması da giderek zorlaşıyor. GAZZE'de şu âna kadar ÖLDÜRÜLENLERİN sayısı 45 bini aştı.
   Dünya Sağlık Örgütü ve Filistin hükûmetinin verilerine göre GAZZE nüfûsunun neredeyse tamamı yerinden edilmiş, evlerin yarısından fazlası yıkılmış veya oturulamaz hale gelmiş, ticârî ve işyerlerinin yüzde 80'i, Okulların yüzde 85'i, yolların yüzde 65'i, tarım arazilerinin yüzde 65'i tahrip edildi. GAZZE'de 36 hastane harabeye çevrildi, sadece 17 hastane kısmi tedavi imkânına sahip zira İSRÂİL TERÖR GÜÇLERİ tüm hastaneleri bombaladı. Sonuç olarak yaklaşık 1000 sağlık personeli hayatını kaybetti.
   GAZZE genelindeki tıbbi tesislerde; 650'si sahra hastanelerinde olmak üzere yalnızca 1.500 yatak bulunmaktadır. Gıda maddelerinde ciddi bir eksiklik var. İSRÂİL, FİLİSTİN YÖNETİMİ kontrolündeki BATI ŞERİA'yı da savaşın korkunç alevlerine sürükledi.
   İSRÂİL güçleri kasıtlı olarak konutları, masum FİLİSTİNLİLERİN konvoylarını hedef aldı ve hastaneleri bombaladı. İSRÂİL, GAZZE'yi İŞGAL EDİP HAMÂS liderliğini ŞEHİT ettikten sonra yüzünü LÜBNÂN'a çevirdi. HİZBULLÂH lideri HASEN NASRALLÂH üst düzey liderleriyle birlikte öldürüldü ve İSRÂİL, SÛRİYE'ye saldırmaya devam ediyor.
   AMERİKA, İNGİLTERE ve AVRUPA BİRLİĞİ tüm zulümlere rağmen İSRÂİL HÜKÛMETİNE DESTEK VERMEYE devam ediyor. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ ve İNGİLTERE, KIZILDENİZ'deki gemilerden kalkan savaş uçakları ve savaş gemileriyle, Yemen'in başkenti Sana da dahil olmak üzere birçok bölgeyi bombalayarak YEMEN'e saldırmaya devam ediyor. Böylece tüm Ortadoğu savaşın pençesinde görülüyor.
   GAZZELİ FİLİSTİNLİLER, zulmün ve sabrın tarihini yazıyor. İSRÂİL onlara bitmeyecek gibi görünen bir savaşı dayattı. Aradan bir yıldan fazla zaman geçti ve İsrâil'e, ateşkese zorlanması yönünde herhangi ciddi bir baskı yapılmadı.
   Önemli soru şu: Donald TRUMP'ın Amerikan seçimlerindeki başarısından sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin dış politikası değişecek mi değişmeyecek mi? Orta Doğu eşi benzeri görülmemiş bir gerginlik ve belirsizlik dönemi içinde olduğundan, bölgedeki yetkililer yeni Cumhuriyetçi yönetimin nüfûz ve gücünü nasıl kullanabileceğine dâir işaretleri yakından izliyor.
   Donald TRUMP yönetimindeki; ‘Dışişleri ve Savunma Bakan pozisyonları’ verilen şahsiyetlerin geçmişi göz önüne alındığında, İSRÂİL'e çok fazla baskı uygulamaya hazır olacaklarına dair hiçbir umut yok!
Ancak FİLİSTİNhalkı, Başkan Donald TRUMP'ın İSRÂİL'in daha fazla saldırganlığını durdurmasını ve Ortadoğu bağlamında Filistinlilerin destekçisi olmayan, fakat onlara karşı da olmayan bir başkan izlenimi vermesini istiyor.
   Donald TRUMP seçim kampanyası sürecinde, devam eden krizleri çözeceğine dair söz vermişti, seçim kampanyası sırasında verdiği bu sözler nedeniyle Arap Amerikalı seçmenler Donald TRUMP'ı destekledi.
   Öte yandan İSRÂİL Başbakanı Binyamin NETANYAHU'ya birçok ülkenin kapısı kapatıldı, ziyareti halinde tutuklanma kararı var. Tutuklanma ihtimali olmamasına rağmen bir ülke başbakanı olduğuiçin, NETANYAHU'nun hakkında tutuklama kararı çıkarılmasından daha utanç verici ne olabilir?
   ABD'nin tutuklama emrine karşı çıkması nedeniyle bu SİYONİST KÂTİLİN yüzünde herhangi bir pişmanlık belirtisi de yok!
   İSRÂİL başbakanının durumu, KAÇAK ŞÜPHELİ haline geldi. Türkiye, İspanya, Hollanda, İrlanda, İtalya, Kanada ve Birleşik Krallık, Netanyahu'nun tutuklanma emrinin çıkarılmasını memnuniyetle karşıladı.
   Başkan seçilen Donald TRUMP'ın savaşların sona ermesiyle ilgili söyledikleri, tüm SAVAŞLARI BİR GÜNDE BİTİREBİLECEK GİBİ GÖRÜNMÜYOR. İsrâil-Filistin çatışmasına iki devletli çözümün Cumhuriyetçi Parti içinde çok az destek bulduğu da bir gerçek. Bu da yeni TRUMP yönetiminin İSRÂİL'e baskı uygulama ihtimâlini azaltıyor.
   Son 15 yılda Cumhuriyetçi Parti, FİLİSTİN devletine çok az destek gösterdi. Dolayısıyla parti içinde bunu savunabilecek hiçbir grup yok. Cumhuriyetçi Parti içinde FİLİSTİN devletinin kurulmasını reddeden katı İSRÂİLLİ politikacıları destekleyen pek çok kişi var. ABD Başkanı TRUMP, Ortadoğu'da barışı sağlamayı başarabilecek mi? Tüm dünya bu sorunun cevabını bekliyor.
   Başkan TRUMP için başkanlık kolay olmayacak. AMERİKA'nın Ortadoğu'daki çıkarları çok büyük! İSRÂİL tek başına bu çıkarları koruyamaz. Bunun için ABD ve Avrupa'nın Arap müttefiklere ihtiyacı var. Yirmi yıl evvelki dünya şartları artık değişti. RUSYA ve ÇİN kendilerine yeni bir küresel rol tanımlamışken, HİNDİSTAN da tamamen AMERİKAN çıkarlarına hizmet etmek istemiyor.
   RUSYA, ÇİN ve HİNDİSTAN'ın ORTA DOĞU'da nüfûzu var. Bu ülkelerin SUÛDÎ ARABİSTAN, BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ ve KATAR'la iyi ilişkileri var. Bu ülkelerin İRAN, IRAK ve SÛRİYE'yle de iyi ilişkileri var. TÜRKİYE'nin de bu ülkelerle ekonomik ilişkileri var.
   Böyle bir durumda Başkan TRUMP'ın körü körüne İSRÂİL'i desteklemeye devam etmesi, ABD ekonomisi açısından büyük bir TİCÂRÎ KAYBEDİŞLE neticelenebilir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.