ORTA DOĞUNUN KALBİNDE KENDİSİNE DEVLET DENİLEN BİR TERÖR ÇETESİ: İSRÂİL (I)

“ABD-İsrâil Halkla İlişkiler Komitesi gibi İSRÂİL'i Savunan SİYÂSÎ GRUP, ABD'nin Orta Doğu Bölgesindeki Politikasını Saptırmak Amacıyla SINIRSIZ Bir BÜTÇEYLE Faaliyet Gösteriyor.”

Jack STRAW, İNGİLİZ İşçi Partisi Milletvekili            (SIRASIYLA: ESKİ İçişleri, Dışişleri, Parlamento ile İlişkiler ve Adâlet Bakanı)      ‘SAVAŞ YA da BARIŞ’ Meselesi BEYAZ SARAY ve KONGRE'nin Kararlarına Bağlı. Kongre, Medya ve Yönetimdeki İSRÂİL Ajanları Her Zaman Barış Sürecini Baltalamak İçin Çalışır.      BURADA ELE ALIP İNCELEYECEĞİMİZ ŞEY;      “İSRÂİL'in Ortadoğu'daki Askerî Üstünlüğüne ve Filistin Topraklarının Şiddet Yoluyla İlhakına Karşı Çıkan Herhangi Bir Hükûmete Karşı ABD Ordusu ile Müttefiklerinin, Vekâlet Savaşları Yürütme Becerisidir.”        Cezalandırılma Korkusu Olmadan Yürüttüğü Her Türlü Muhâlif Sese Saldırmak da Beceri Alanına Dâhildir. Her Barış Görüşmelerinde Gündeme Getirilen KONUYU Anlamak İçin, Başarısızlığın Sonuçlarını da Düşünmeliyiz.      İSRÂİL'in Baskısı Altında WASHİNGTON, Her Zaman Askerî Güçlerini Harekete Geçirmeye Hazır Olduğunu Duyurur. Bu da Nesnel Olarak; BİR FÜZE SALDIRISI veya ŞİDDETLİ BİR BOMBARDIMANDIR. Zaten İstediği de Budur.      Burada İSRÂİL'in Orta Doğu'daki Askerî Üstünlüğünü İnceleyerek Başlayalım. Ardından Onun ABD Politika Sürecindeki İnanılmaz Gücü ve Kongre'deki Etkisine Değinerek Müzâkere Süreçlerini Nasıl MANİPÜLE Ettiğini TAHKÎK Edelim. Peki İSRÂİL'İN ORTA DOĞU'da Gerçek BİR ASKERÎ ÜSTÜNLÜĞÜ VAR MI?      İkinci Dünya Savaşı'nın Sona Ermesini Tâkiben İSRÂİL, Ortadoğu ve Afrika Topraklarını Geçmişte ABD Dışında Diğer Tüm Sömürgeci Güçlerden Daha Fazla Bombalayıp İşgal Etti.      Kurbanların Listesi Şunları İçeriyor:      “Filistin, Sûriye, Lübnân, Mısır, Irâk, Ürdün, Sûdân ve Yemen.”      İSRÂİL'in Gizli Bir Terör Saldırısı Gerçekleştirdiği Hükûmetleri de Saymak İstersek, Kurbanların Listesi Çok Daha Uzun Olacaktır. Buna Bir Düzine Avrupa ve Asya Ülkesini, Hattâ ABD'nin Kendisini de Eklemek Mecburiyetinde KALIRIZ.      İsrâil'in Askerî Gücünün Boyutu ve Bu Ülkenin Keyfi Saldırgan Savaşlar Başlatma Yeteneği, Neredeyse Her Zaman Tam Bir Serbestliği de Beraberinde Getiriyor.      SAVAŞ SUÇLARI Dâhil Olmak Üzere Uluslararası Hukûkun Tekrarlanan İhlâllerine Rağmen Washington; Aynı Zamanda NATO'daki Müttefiklerinin de Desteğini Alan BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜVENLİK KONSEYİ'nde VETO Yetkisini Kullandığı İçin, İsrâil Hiçbir Zaman Uluslararası Bir Mahkeme Tarafından KINANMADI. Ekonomik Olarak Bir Yaptırıma da Maruz Kalmadı. Elbette ki Son Dönemlerde Durum FARKLILAŞMA Eğiliminde..      İsrâil'in Askerî Üstünlüğü, Savaşan Taraflar Arasında Askerî Sanâyi Teknolojisi’nin Gelişmesinde Azdır. Bu Daha Çok ABD'nin Nükleer, Kimyasal ve Biyolojik Teknoloji Silahlarının Transferine ve Basit Hırsızlığına Bağlıdır.      Eski CIA Başkanı RİCHARD HOLMES Tarafından Yapılan Bir Araştırma, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa'daki Denizaşırı Siyonistlerin, İsrâil'e NÜKLEER TEKNOLOJİ ile Askerî Teçhizatın ÇALINMASI ve Yasa Dışı TRANSFERİNDE Önemli Bir STRATEJİK ROL OYNADIKLARINI Gösteriyor.      İSRÂİL'in Biyolojik Silah Stoku Var ve Uluslararası Silah Denetçilerinin Bu Stoklara Girmesine İzin Vermiyor. Aynı Zamanda İSRÂİL,  ABD'nin Diplomatik Desteğine Dayanarak  Nükleer ve Kimyasal Silahların Yayılması Şartını Kabul Etmeyi de Reddediyor.      Washington, "SİYONİST GÜÇLER BİRLİĞİ"nin Baskısı Altında, İsrâil'in KİTLE İMHA SİLAHLARI ÜRETMESİNE Karşı Her Türlü Protestonun Önünü TIKADI.                                                - YAZI Dizisi DEVAM Edecek -