AV. Mikal İPEK
Köşe Yazarı
AV. Mikal İPEK
 

Mardin Kalesi Açık Hava Müzesi Olabilir mi?

Hamdaniler tarafından 10. yüzyılda inşa edilen Mardin Kalesi, çevre coğrafyaya hâkim, geniş bir alanı seyir fırsatı veren nadide yerlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Mardin Kalesi; Subari, Sümer, Babil, Mitaniler, Asur, Pers, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Hamdaniler, Selçuklu Hanedanı, Artuklu, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safaviler, Osmanlılar dönemlerine tanıklık etmiştir. Denizden yüksekliği doğuda 1200, batıda 1180 metre olan Mardin Kalesi, kayalık bir tepede kurulu bulunmaktadır. Eşsiz bir manzaraya sahip kalenin bir başka özelliği de, doğal kaya üzerine çok az eklentilerle müstahkem bir hale getirilmiş olmasıdır. Kartal Yuvası namıyla da bilinen Mardin Kalesi’nin neden halka açılmadığı konusunda farklı görüşler öne sürülmektedir. Hukuksal ve idari yönden Mardin Kalesi’nin halka açık hale getirilmesi ve turizme kazandırılması önünde bir engel olmadığı kanaatini paylaşmak isteriz. Nitekim güncel halde Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı askeri bir alan niteliğinde olan Mardin Kalesi’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmesi pek tabii mümkündür. Mevzuata dayalı halde işlemlerin tesisiyle bu husus çözülebilecektir. Örneğin, İstanbul Ayazağa’daki, geçmişte Jandarma Genel Komutanlığı’nın elinde bulunan arazi önce Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'na devredilmiş olup, daha sonra “Gecekondu Önleme Bölgesi” ilan edilmiştir. Mardin Kalesi’nin kültürel dokusu dikkate alındığında ve turistik cazibe merkezi olması nedenleriyle Mardin Kalesi’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmesi ve akabinde “açık hava müzesi” olarak halka açılması en uygun çözüm olarak gözükmektedir. Açık hava müzeleri, çoğunlukla yerel yaşamı ve geleneksel kültürü tanıtmak amacıyla kurulan, yapı ve eserlerin açık havada sergilendiği bir müze türüdür. Bu tür müzelerde sergileme yöntemi olarak, tarih canlandırma, drama, müze tiyatrosu gibi etkileşimli sergileme yöntemleri kullanılmaktadır. Yaşayan müze olarak adlandırılan müze türünün bir alt türüdür. Bu müze türüne tarihi Urfa Kalesi örnek olarak verilebilecektir. Bu tür bir idari tasarrufla birçok yaşayan kültürü barındıran Mardin’in tanıtım ve ekonomisine oldukça iyi bir katkı sağlanmış olacaktır. Adeta Türkiye’nin Roma’sı niteliğinde olan Mardin’in hak ettiği turistik değeri elde etmediği bilinen bir gerçektir. Ancak özellikle belirtmek gerekir ki, Mardin Kalesi’nin halka açılması ve turizme kazandırılması durumunda herhangi bir yapılaşmaya asla müsaade edilmemesi elzemdir. Askeri alanların içinde bolca bulunan tarihi veya açık yeşil alanların yapılaşmaya açılması, maddi anlamda gelir getirici bir faaliyet olarak görülürken ileride ise tüm kentli grubunun yaşam kalitesine tehdit eden bir etken olmaktadır.      
Ekleme Tarihi: 19 Şubat 2025 - Çarşamba

Mardin Kalesi Açık Hava Müzesi Olabilir mi?

Hamdaniler tarafından 10. yüzyılda inşa edilen Mardin Kalesi, çevre coğrafyaya hâkim, geniş bir alanı seyir fırsatı veren nadide yerlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Mardin Kalesi; Subari, Sümer, Babil, Mitaniler, Asur, Pers, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Hamdaniler, Selçuklu Hanedanı, Artuklu, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safaviler, Osmanlılar dönemlerine tanıklık etmiştir. Denizden yüksekliği doğuda 1200, batıda 1180 metre olan Mardin Kalesi, kayalık bir tepede kurulu bulunmaktadır. Eşsiz bir manzaraya sahip kalenin bir başka özelliği de, doğal kaya üzerine çok az eklentilerle müstahkem bir hale getirilmiş olmasıdır. Kartal Yuvası namıyla da bilinen Mardin Kalesi’nin neden halka açılmadığı konusunda farklı görüşler öne sürülmektedir.

Hukuksal ve idari yönden Mardin Kalesi’nin halka açık hale getirilmesi ve turizme kazandırılması önünde bir engel olmadığı kanaatini paylaşmak isteriz. Nitekim güncel halde Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı askeri bir alan niteliğinde olan Mardin Kalesi’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmesi pek tabii mümkündür. Mevzuata dayalı halde işlemlerin tesisiyle bu husus çözülebilecektir. Örneğin, İstanbul Ayazağa’daki, geçmişte Jandarma Genel Komutanlığı’nın elinde bulunan arazi önce Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'na devredilmiş olup, daha sonra “Gecekondu Önleme Bölgesi” ilan edilmiştir.

Mardin Kalesi’nin kültürel dokusu dikkate alındığında ve turistik cazibe merkezi olması nedenleriyle Mardin Kalesi’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmesi ve akabinde “açık hava müzesi” olarak halka açılması en uygun çözüm olarak gözükmektedir. Açık hava müzeleri, çoğunlukla yerel yaşamı ve geleneksel kültürü tanıtmak amacıyla kurulan, yapı ve eserlerin açık havada sergilendiği bir müze türüdür. Bu tür müzelerde sergileme yöntemi olarak, tarih canlandırma, drama, müze tiyatrosu gibi etkileşimli sergileme yöntemleri kullanılmaktadır. Yaşayan müze olarak adlandırılan müze türünün bir alt türüdür. Bu müze türüne tarihi Urfa Kalesi örnek olarak verilebilecektir.

Bu tür bir idari tasarrufla birçok yaşayan kültürü barındıran Mardin’in tanıtım ve ekonomisine oldukça iyi bir katkı sağlanmış olacaktır. Adeta Türkiye’nin Roma’sı niteliğinde olan Mardin’in hak ettiği turistik değeri elde etmediği bilinen bir gerçektir.

Ancak özellikle belirtmek gerekir ki, Mardin Kalesi’nin halka açılması ve turizme kazandırılması durumunda herhangi bir yapılaşmaya asla müsaade edilmemesi elzemdir. Askeri alanların içinde bolca bulunan tarihi veya açık yeşil alanların yapılaşmaya açılması, maddi anlamda gelir getirici bir faaliyet olarak görülürken ileride ise tüm kentli grubunun yaşam kalitesine tehdit eden bir etken olmaktadır.

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.