Hepimiz türlü türlü sıkıntılar, dertler yaşıyoruz hayatta. Sevdiklerimizi kaybediyoruz, işimizi bazen aşımızı kaybediyoruz, evimizi kaybediyoruz, iftiraya uğruyoruz. Gün gelir itibar suikastına uğruyoruz. An geliyor en dibe vuruyoruz. Ucu bucağı olmayan karanlık bir tünele girmiş gibi çıkış yolu, bir ışık bulmaya çalışıyoruz belki de.
Bir çıkış yolu bulmaya çalışmak hayatımıza umut oluyor. Her sıkıntıya her derde rağmen ayakta kalmayı seçip, çıkışı aramak. Umutlu olmak en güzeli olsa gerek.
Küle döndüysek, yeniden güle dönmeyi beklemeliyiz. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğümüzü değil, kaç kere yeniden küllerimiz arasından doğrulup yeni bir gül olduğumuzu hatırlayalım.
Zenginlik de fakirlik de, hastalık da sağlık da, mutluluk da mutsuzluk da, başarı da başarısızlık da hayat yolunda geçici ise bize düşen zor günümüzde tevekkül etmek, sabretmek, dua etmek ve sevdiklerimize sarılmak.
Her acının bir sonu, her derdin bir dermanı, her sıkıntının da bir çözümü vardır. Yeterki tevekkül etmesini bilelim, çıkış için azimkar olalım.
Bu cümleleri toplum olarak şu an yaşadığımız toplumsal sıkıntılar, sorunlar nedeniyle yazıyorum.
Toplum olarak büyük stresler yaşadık, sıkıntılar yakamızı bırakmadı, şer güçler dışta ve içte bizimle, ülkemizle çok uğraştı fakat bu dertler hep daha çok güçlenmemizi sağladı.
Hayatın belli dönemlerinde felaketler geliyor ama sonra geçiyor. Sonra yenileri geliyor ama onlar da geçiyor. Hayat aldığı şeylerin yerini boş bırakmıyor, bir şekilde yenileri ile dolduruyor.
Biz tedbirlerimizi alıp, hak yoluna yönelim. Ve bu yolda yürüyelim.
Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler.