ELEKTİRK
Fahri Erkar
Köşe Yazarı
Fahri Erkar
 

Orucun Sosyal Faydaları

Orucun fert bakımından pek çok faydaları yanında toplumun huzuruna da sağladığı çok önemli faydaları vardır. Oruç, insanın şefkat ve merhamet duygularını geliştirerek bunun topluma sevgi ve yardım şeklinde yansımasını sağlar. Hayatında açlık nedir bilmeyen bir insan yoksulların çektiği açlık ve sıkıntıyı gereği gibi anlayabilir mi? "Bir eli yağda, bir eli balda" olan varlıklı bir kimse yoksulların çektiği ızdırabı yüreğinde duyabilir mi? Elbetteki, gereği gibi duyamaz. Fakat oruç tutan kimse açlığın ne demek olduğunu bizzat tatmış olduğundan yokluk içinde kıvranan fakirlerin, kimsesizlerin çektikleri sıkıntıları içinde duyarak şefkat ve acıma duyguları gelişir. Bunun sonucu olarak da fakirlere yardım elini uzatarak sıkıntılarını giderir, toplumun huzur ve mutluluğuna katkıda bulunur. Dinimiz, bütün müslümanları tek bir vücut gibi kabul etmiş, müslümanların birbirlerinin dertleri ile ilgilenmelerini istemiştir. Peygamberimizin, "Yanıbaşında komşusu aç olduğu halde tok yaşayan, olgun mü'min değildir" anlamındaki sözü, konunun önemini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bizim için en güzel örnek olan sevgili Peygamberimiz insanların en cömerdi idi. Ramazan ayında cömertliği doruk noktasına ulaşır, elinde ne varsa yoksullara dağıtırdı. Peygamberimizin saygı değer eşi Hz. Aişe diyor ki: "Allah'ın Rasûlü üç gün peşpeşe karnını doyurmamıştır. İsteseydi doyururdu. Lâkin o, yoksulları doyurup kendisi aç kalmayı tercih ederdi." Onun ahlâk ve fazilet dolu yaşayışını örnek alan müslümanlarda da aynı davranışları görüyoruz. Hz. Ömer'in halifeliği zamanında dokuz ay süren bir kıtlık olmuştu. Ömer, "ihtiyaç sahipleri bize gelsin" diye halka duyuru yapmış; kendisi de, müslümanlar bolluğa kavuşuncaya kadar ekmekle beraber zeytin yağından başka katık yemeyeceğine yemin etmişti.
Ekleme Tarihi: 30 Nisan 2022 - Cumartesi

Orucun Sosyal Faydaları

Orucun fert bakımından pek çok faydaları yanında toplumun huzuruna da sağladığı çok önemli faydaları vardır. Oruç, insanın şefkat ve merhamet duygularını geliştirerek bunun topluma sevgi ve yardım şeklinde yansımasını sağlar.

Hayatında açlık nedir bilmeyen bir insan yoksulların çektiği açlık ve sıkıntıyı gereği gibi anlayabilir mi? "Bir eli yağda, bir eli balda" olan varlıklı bir kimse yoksulların çektiği ızdırabı yüreğinde duyabilir mi? Elbetteki, gereği gibi duyamaz.

Fakat oruç tutan kimse açlığın ne demek olduğunu bizzat tatmış olduğundan yokluk içinde kıvranan fakirlerin, kimsesizlerin çektikleri sıkıntıları içinde duyarak şefkat ve acıma duyguları gelişir. Bunun sonucu olarak da fakirlere yardım elini uzatarak sıkıntılarını giderir, toplumun huzur ve mutluluğuna katkıda bulunur.

Dinimiz, bütün müslümanları tek bir vücut gibi kabul etmiş, müslümanların birbirlerinin dertleri ile ilgilenmelerini istemiştir. Peygamberimizin, "Yanıbaşında komşusu aç olduğu halde tok yaşayan, olgun mü'min değildir" anlamındaki sözü, konunun önemini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Bizim için en güzel örnek olan sevgili Peygamberimiz insanların en cömerdi idi. Ramazan ayında cömertliği doruk noktasına ulaşır, elinde ne varsa yoksullara dağıtırdı.

Peygamberimizin saygı değer eşi Hz. Aişe diyor ki: "Allah'ın Rasûlü üç gün peşpeşe karnını doyurmamıştır. İsteseydi doyururdu. Lâkin o, yoksulları doyurup kendisi aç kalmayı tercih ederdi." Onun ahlâk ve fazilet dolu yaşayışını örnek alan müslümanlarda da aynı davranışları görüyoruz.

Hz. Ömer'in halifeliği zamanında dokuz ay süren bir kıtlık olmuştu. Ömer, "ihtiyaç sahipleri bize gelsin" diye halka duyuru yapmış; kendisi de, müslümanlar bolluğa kavuşuncaya kadar ekmekle beraber zeytin yağından başka katık yemeyeceğine yemin etmişti.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.