Sevdiklerimizi kaybetmemiz, başımıza gelen acı olaylar, haksızlıklar hafızamızda sürekli canlı kalsaydı halimiz ne olurdu? Böyle bir durumu hayal etmek dahi istemeyiz. Bu açıdan özellikle olum-suzlukları hafızadan atmak, unutmak harika bir nimet, şükretmemiz gereken bir nimet.
Eski dilde atalarımızdan kalan meşhur bir söz var: Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Bu sözü güzel ve tatlı anlamından dolayı sık sık kullanırım.
Nisyan Arapçada 'unutma' demektir. İnsan kelimesi de 'nisyan kökünden gelen, çabuk unutan' demektir. İnsanın bu fıtri özelliği kendisinin acziyet içinde ve zayıf bir varlık olduğunu gösterir.
Nisyan, insanın yaşamında sık sık görülen bir illettir. Bazen bir şeyi unuttuğumuz için hayıflanır, üzülürüz. Bazen de “iyi ki unutmuşum” dediğimiz anlar olmuştur. Bu defa da unuttuğumuz için seviniriz.
Hayat bu. Bin bir türlü iniş-çıkışları, tatlı ve acı anıları vardır. Hepsinde de unutmak nimeti, var. İyi ki vardır. Unutmak, aslında haya-tımızın bir gerçeğidir ve hep vardır. Çoğu zaman acıları da, iyi ve güzel şeyleri de unuturuz.
Unutulmaması gereken şeyler de vardır. Bunlar tekrar edilmeli, hafızaya daha iyi kök salmalı, yerleştirilmelidir. Kuran'daki bazı kıssaların ya da ayetlerin tekrarlanmasının hikmeti bu olsa gerek.
Hayatın acı anılarını unutmak aslında büyük bir nimettir. Aksi halde, unutma gerçeği olmasaydı, hayat çekilmez bir hal alırdı. Acı ve üzüntü veren olaylar her zaman hafızamızda tazeliğini koruyacaktı. Bu olayları hafızada canlı tutmak gerçekten dayanılmaz bir şey. Sevdiklerimizi kaybetmemiz, başımıza gelen acı olaylar, haksızlıklar hafızamızda sürekli canlı kalsaydı halimiz ne olurdu? Böyle bir durumu hayal etmek dahi istemeyiz. Bu açıdan özellikle olumsuzlukları hafızadan atmak, unutmak harika bir nimet, şükretmemiz gereken bir nimet.
Unutmak insanın yaratılışında vardır ve fıtridir. Yüce Rabbimiz kitabında, unuttuğumuz şeylerden dolayı bizleri sorumlu tutmayacağını beyan ediyor. (Bakara Suresi:286)
Allah dostlarından biri unutulması gereken iki şeyi tavsiye ediyor: “başkasına yaptığı iyilikler ile kendisine yapılan kötülükler hemen unutulmalıdır” Beklenti içinde olmadan bunların unutulması da bir erdemliktir, fazilettir.
İnsanoğlunun unutmaması gerektiği halde unuttuğu bir şey daha var; ÖLÜM. Her insanın bu gerçeği bilmesine rağmen bir türlü kabullenmiyor oluşu çok tuhaf değil mi? Oysaki hiç kimse ölümsüz değildir. Yüce Rabbimiz kitabında, “Her nefis ölümü tadacaktır, sonra da bize döndürüleceksiniz” (Ankebut Suresi: 57) diye buyurmaktadır. Ölüm olayının yaşanmadığı gün yok. Her gün çevremizden birilerini toprağa veriyoruz, ama hiç ibret almıyoruz. Allah dostlarından İbrahim Ethem şu anlamlı uyarıyı yapıyor: “Ölülerinizi defnedersiniz, ama hiç ibret almazsınız, bu da dualarınızın kabulüne engeldir”
Hoşça kalın, mutlu kalın, sağlıcakla kalın.
Anasayfa
Yazarlar
Faris Erkar
Yazı Detayı
Bu yazı 176+ kez okundu.
Hafıza-i Beşer Nisyan ile Maluldür
Sevdiklerimizi kaybetmemiz, başımıza gelen acı olaylar, haksızlıklar hafızamızda sürekli canlı kalsaydı halimiz ne olurdu? Böyle bir durumu hayal etmek dahi istemeyiz. Bu açıdan özellikle olum-suzlukları hafızadan atmak, unutmak harika bir nimet, şükretmemiz gereken bir nimet.
Eski dilde atalarımızdan kalan meşhur bir söz var: Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Bu sözü güzel ve tatlı anlamından dolayı sık sık kullanırım.
Nisyan Arapçada 'unutma' demektir. İnsan kelimesi de 'nisyan kökünden gelen, çabuk unutan' demektir. İnsanın bu fıtri özelliği kendisinin acziyet içinde ve zayıf bir varlık olduğunu gösterir.
Nisyan, insanın yaşamında sık sık görülen bir illettir. Bazen bir şeyi unuttuğumuz için hayıflanır, üzülürüz. Bazen de “iyi ki unutmuşum” dediğimiz anlar olmuştur. Bu defa da unuttuğumuz için seviniriz.
Hayat bu. Bin bir türlü iniş-çıkışları, tatlı ve acı anıları vardır. Hepsinde de unutmak nimeti, var. İyi ki vardır. Unutmak, aslında haya-tımızın bir gerçeğidir ve hep vardır. Çoğu zaman acıları da, iyi ve güzel şeyleri de unuturuz.
Unutulmaması gereken şeyler de vardır. Bunlar tekrar edilmeli, hafızaya daha iyi kök salmalı, yerleştirilmelidir. Kuran'daki bazı kıssaların ya da ayetlerin tekrarlanmasının hikmeti bu olsa gerek.
Hayatın acı anılarını unutmak aslında büyük bir nimettir. Aksi halde, unutma gerçeği olmasaydı, hayat çekilmez bir hal alırdı. Acı ve üzüntü veren olaylar her zaman hafızamızda tazeliğini koruyacaktı. Bu olayları hafızada canlı tutmak gerçekten dayanılmaz bir şey. Sevdiklerimizi kaybetmemiz, başımıza gelen acı olaylar, haksızlıklar hafızamızda sürekli canlı kalsaydı halimiz ne olurdu? Böyle bir durumu hayal etmek dahi istemeyiz. Bu açıdan özellikle olumsuzlukları hafızadan atmak, unutmak harika bir nimet, şükretmemiz gereken bir nimet.
Unutmak insanın yaratılışında vardır ve fıtridir. Yüce Rabbimiz kitabında, unuttuğumuz şeylerden dolayı bizleri sorumlu tutmayacağını beyan ediyor. (Bakara Suresi:286)
Allah dostlarından biri unutulması gereken iki şeyi tavsiye ediyor: “başkasına yaptığı iyilikler ile kendisine yapılan kötülükler hemen unutulmalıdır” Beklenti içinde olmadan bunların unutulması da bir erdemliktir, fazilettir.
İnsanoğlunun unutmaması gerektiği halde unuttuğu bir şey daha var; ÖLÜM. Her insanın bu gerçeği bilmesine rağmen bir türlü kabullenmiyor oluşu çok tuhaf değil mi? Oysaki hiç kimse ölümsüz değildir. Yüce Rabbimiz kitabında, “Her nefis ölümü tadacaktır, sonra da bize döndürüleceksiniz” (Ankebut Suresi: 57) diye buyurmaktadır. Ölüm olayının yaşanmadığı gün yok. Her gün çevremizden birilerini toprağa veriyoruz, ama hiç ibret almıyoruz. Allah dostlarından İbrahim Ethem şu anlamlı uyarıyı yapıyor: “Ölülerinizi defnedersiniz, ama hiç ibret almazsınız, bu da dualarınızın kabulüne engeldir”
Hoşça kalın, mutlu kalın, sağlıcakla kalın.
Ekleme
Tarihi: 25 Ağustos 2022 - Perşembe
Hafıza-i Beşer Nisyan ile Maluldür
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.