Vicdan nedir? El-cevap; Kişiyi kendi davranışlarıyla ilgili olarak bir yargıda bulunmaya yönelten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerinde dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan, kişiye doğruyu ve iyiyi yapma yükümlülüğünü de yükleyen içsel güç demektir. Nefis muhasebesi yapma vicdanını hesaba çekme dediğimiz şey; iyi ve kötü arasında yargılama yapma ve en doğru olan şeyi seçip eyleme dökme değil midir. Bu yüzden hiçbir ceza müeyyidesi hiçbir ahlaksal yargı hatta dinsel emirler bile bazen, vicdan muhasebesinin insan üzerinde yarattığı etkiyi yaratamamaktadır. Her gün dilimizde vicdanla alakalı bir çok deyim atasözü ve veciz sözler dolanmakta. "Vicdan azabı çekmek, vicdanı sızlamak-sızlamamak, vicdansızlaşmak", elini vicdanına koymak gibi. Yıllardır vicdanlarımızı rahatsız eden şeyler ola gelmiştir. Ama son birkaç aydır hemen yanı başımızda Suriye'nin İdlib şehrinde daha da rahatsız edici olaylar cereyan etmekte. Savaşın yıllardır sürmesinden kaynaklı mı yoksa her gün orada yaşanan trajedileri ölümleri sakatlanmaları açlık ve sefaleti, bombaların altında parçalanmış minik cesetlerin haber ve görüntülerini izlemekten mi kaynaklı olduğu bilinmez, hayatımızda sıradan bir olaymış gibi bir hal almaya başladı.
Hatta bombalar altında Beş yaşındaki bir çocuğun en ağır acılar içinde can verirken söylediği “Bana yaptığınız her şeyi Allah'a söyleyeceğim! Her şeyi diyeceğim Allah'a!” sözü vicdanlarımızda fazla bir karşılık bulamaz oldu. Yine 5-6 yaşlarındaki bir çocuğun '' amca sana bir şey demek istiyorum ama utanıyorum. Üç gündür acım küçük kardeşlerime getirmek için biraz yiyeceğin var mı'' sözleri bizleri rahatsız etmez oldu. Biri bize vicdansız dediği anda nasıl da sinirlenip küplere bineriz hatta kendimizi savunma adına tüm enerjimizi harcama gayreti içinde oluruz değil mi. Peki bunca yaşanan olay karşısında duyarsız kalmak sizce vicdansızlık değil mi? Yoksa vicdanlarımız mı köreldi ? Yada bizler vicdanlarımızın üzerimize düşen görevleri yapmama adına bahaneler mi üretiyoruz? Bu iyice bilinsin ki; Vicdanlarımızı bahanelerle rahatlatmaya ne kadar çalışsakta nafile. Çünkü Görevini tam yerine getirmemiş olanın vicdan yarasına, ne mazeretin çaresi, ne ilacın şifası çare getirmez. ''Komşusu açken tok yatan bizden değildir.'' ve ''Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar" diyen bir peygamberin ümmeti olan bizler asla bu yaşanan olaylara karşı duyarsız kalamayız ve kalmamalıyız. Şu an ellerimiz ayaklarımız kesilirken bir acı hissetmiyorsak vicdanımızı kaybetmekle beraber imanımızı da tehlikeye atmış olmuyor muyuz. Diyeceğim şu ki; bugün tüm dünyanın İdlib'te olup bitene seyirci kaldığı, büyük trajedilerin yaşandığı, akan kan ve gözyaşlarının birbirine karıştığı, yoğun bombardıman sonrasında hayatta kalan ve göçe zorlanan bir buçuk milyon insanın, soğuk ve açlıktan ölen çocukların, kadınların, yaşlı ve kimsesizlerin düşmüş olduğu bu büyük bir ateş yakılmış . Belki bu ateşi söndürme gücüne sahip değiliz lakin Hazreti İbrahim'in ateşini söndürmek için gagasıyla su taşıyan o minik serçe kadar olabiliriz. Şuan Türkiye'nin bir çok ilinde olduğu gibi ilimizde de bu kardeşlerimiz için başlatılmış olan yardım kampanyaları mevcut. Başlatılan yardım kampanyaları ile soğuk kış koşullarında başlarını sokacak damı bırakın çadırları bile olmayan binlerce aile, yüz binlerce insan, her şeyden habersiz masum çocuklara yardım elimizi uzatabiliriz.
Her zaman hafızamızda yer edinmesi ve yol göstermesi adına yazımızı Kanuni'nin şu özlü sözü ile bitirelim; ''Vicdanın senin kıblendir, kaybetme Süleyman.'' Bizde diyoruz ki; Vicdanlar diriyse insanlık ölmez, insanlık ölmezse insanlar ölmez.