İyinin ve Kötünün Bilgisi için Dine İhtiyaç Olmadığı İnancının Etkisi
Deizm gibi inanç ve ideolojileri etkileyen önemli bir faktör de ‘iyilik ve kötülüklerin bilgileri için dini referanslara ihtiyaç olmadığı, buna gerek olmadığı’ inancının da etkisi inkâr olunamaz.
İnsanın Vahiy Olmadan Mutlak Doğruyu Bulması Mümkün Değildir
Her yaştan insan ile ama özellikle gençler ile konuştuğumuzda birçok kişinin muhtemelen üzerine gerektiği kadar düşünmediği için din olmadan da iyinin ve kötünün bilinebileceğini ifade ettiği görülebilir. Bunun yanında tüm inanç ve dinlerin özünün ve en temel mesajının iyi bir insan olmak’ olduğu inancından hareketle de “Ben zaten iyi bir insanım ve kimseye bir zararım yok” demek suretiyle dine gerek olmadığı iddia edilebilmektedir.
Bu ve benzeri iddialar vahyin olmadığı yâda ulaşmadığı bölgeler için inandırıcı olabilir. Tebliğin ulaşmadığı, nebinin gitmediği bölgelerde insanlar yaratılışları (fıtrat) gereği kısmen doğruları bilebilirler. Mesela adam öldürmenin, yalan söylemenin, hırsızlık yapmanın kötü ve zararlı oluğunu herkes fıtratı gereği bilebilir ve ona göre davranabilir. Ancak yaratıcının insanlarla olan ilişkileri konusunda tatmin edici ve ikna edici bir yol bulmak mümkün değildir. Ve özellikle de ibadet şekilleri hususunda vahye şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır. İnsanların bu ilişkileri kendi heva ve heveslerine göre düzenlemeleri mümkün olmadığı gibi, toplumlarda kaos ve kargaşaya da sebebiyet verebilir. Bu durumda herkes farklı bir ibadet şekli ortaya koyarsa birlik ve beraberliğin sağlanması mümkün olmayacaktır.
Gençlerin Kafasını Kurcalayan Sorulara İkna Edici Cevaplar Verilmeli
Bu noktada ahlakın kökenine ve din ahlak ilişkisinin önemine yönelik çalışmalara ihtiyaç olduğu söylenebilir. Bu çalışmaların hem güncel tartışmaları dikkate alan, hem de özellikle gençlerin kafasını kurcalayan sorulara ikna edici cevaplar sunan bir içerikte olması gerekir.
Özetle: İnsanı en güzel şekilde yaratan Allah, nasıl yaşaması ve nasıl ibadet etmesi gerektiğini, kendisi ile ve diğer insanlarla ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini de vahiyle ve peygamberler aracılığıyla bildirmiştir. İnsanının bütün bu bilgi ve düzenlemeleri kendi kafasına göre ortaya koyması, belirlemesi mümkün değildir. Özellikle de fizik ötesi âlem ile ilgili bir bilgi edebilmesinin imkânı yoktur. Burada mutlaka yaratıcının vahiy aracılığı ile insanlara ilettiği bilgilere ihtiyaç vardır. Bu konuda ikna edici ve tatmin edici cevapların verilmesinde zaruret vardır.