Yaşlı kaptanın gidişi ile genç kaptan otobüsün ön çekmecesinden çıkardığı Maltepe sigarasını yakardı. Bu ara mevsimin yaz, aylardan temmuz olması hasebiyle, güneş ışınları direk otobüsün ön camını vurarak genç kaptana ulaşıyor ve onun terlemesine de neden oluyordu. Genç kaptan, otobüsün ön cam perdesini biraz indirerek güneş ışınlarından korunmaya çalışırdı.
Bu ara genç kaptanın eli radyoya giderdi. Öğlen saati olduğundan öğlen haberleri için radyoyu açar ve sesini bütün otobüstekilerin duyabileceği şekilde açardı. Haberlerden sonra "Yurttan Sesler" şarkıları ile radyo müziği ile devam ederdi.
1-2 numaralı koltuktaki yolcular acıkmış olacak ki evde yaptırdıkları ırok'ları (kızartılmış içli köfte) açarlardı. Birden otobüsün içini Irok (içli köfte) kokusu kaplardı.
Şehrimizin insanı kendisi yiyecek de kaptana ve yan koltukta ki yolculara ikram etmeyecek mi? Bu mümkün değildi.
Genç kaptana hitaben;
-Ağuy haci valla yengitik kilsevetin filbeyt kilik ırk ırkaynşi ( Yengen evde yapmış içli köfteleri bir iki tane ye)
Kaptan utangaçlığından alırdı o ıkrokları ama annesinin ıkrokları dışında kimsenin ikroklarını yemediğinden azda olsa tadına bakardı.
Yol uzun hava sıcak olunca yolculara bir rehavet çökerdi. Kimileri uyur, kimileri de yolu seyrederdi.
Derken Urfa'ya girilirdi. Urfa Cesur, Urfa Seyahat Otobüsleri de peş peşe Urfa'dan çıkış yaptıkları görülürdü.
Urfa çıkışında genç kaptan radyodaki "Yurttan Sesler" programını kapatır bu sefer teybi açardı.
İbrahim Tatlıses'in acıklı
"Belkide dilinden bu şarkı düşmez
Dilin söylesede gönlün hissetmez
Bilsen bile benim için farketmez
Bir tek dileğim var mutlu ol yeter."
Şarkısı çalardı.
Akabinde,
"Bırakıp gitme dedim
Beni terk etme dedim
Sabuha çok bekledim
Haber bile etmedin
Vicdansız sabuha
Sabuha sabuha"
Şarkısı ile Urfa çıkışında bulunan rampa aşılırdı.
Bu ara vakit ikindiyi geçmiş güneş ışınları olabildiğince genç kaptanın tam yüzüne vurmaya başlamıştı. DEVAM EDECEK