Türkiye bulunduğu coğrafya itibariyle geçiş noktasında bulunuyor.
Türkiye 1. Dünya savaşından sonra ve farklı tarihlerde de göç akınına uğradığı.
Kırım Türkleri, Kafkasya’dan kopup gelen topluluklar, Balkanlar’dan gelen Türkler ve diğer etnisiteye bağlı topluluklar hepsi göç İle Türkiye ye geldi.
Türkiye’yi ve ve Türkleri yurt olarak gördü. Bütün bu gelenler bu topraklar içinde güzellikle mecz edildi.
1950 sonrası bu sefer Türkiye den Avrupa’ya göç başladı. 2. Dünya savaşı sonrası Almanya’nın yeniden inşası, ihyası ve hayata dönmesi için insanımız oralara akın etti. Sadece Almanyada bugün itibariyle resmî veya gayriresmi 7 milyona yakın insanımız olduğu ifade ediliyor. Başka Avrupa ülkelerinde de insanımız yaşıyor.
İsveç Stokhlom ‘da Midyattan Mardin’den göç edip giden 300 bin insanımız var ve sadece Süryani hemşerilerimizin orada kendi imkanlarıyla yaptırdığı 22 kiliseleri var.
Bütün bu bahsettiğim ülkelerde zamanında aynı endişe ve aynı itirazlar yükselmiş ve bazen ırkçı söyleme/eyleme dönüşen bir durumda ortaya çıkmıştır. Fakat bütün bunlara rağmen göç ile giden toplulukların oraya entegrasyonu ile ilgili bir anlayış gelişmiş ve mesele suhuletle çözülmeye çalışılmıştır.
Bütün bunlar bize dünya demografik yapısının sürekli bir değişim içerisinde olduğunu göstermektedir. Irkçı, ayrıştırıcı, ötekileştirici üslup yerine sağlam uygulanabilirliği olan herkese eşit ve sonuç alıcı kurallara, ilkeler, hukuk sistemine ihtiyaç olduğunu bunu ortaya koyabilirsek, sorunun olmayacağı açıktır.
Amerika farklı etnisitelerin, milletlerin ülkesidir. Ama ortaya koydukları ve uyguladıkları kurallarla herkesi ülkenin refahı ve birliği için çalışmaya itmiştir.
Herşey tartışılmalı fakat ırkçı yaklaşımlara tevessül edilmemelidir. Hele hele şiddet hiç bir şekilde uygulanmamalıdır.
Fakir, hasta ve kendi derdini bile anlatamayacak bir kadına şiddet uygulamak insanlık onurunun yok sayılmasıdır. Antep’te bunu yapan şahıs veya şahısları protesto ediyorum.
Mülteciler, çocukları sevdikleri öldürülmesin diye savaştan kaçtılar. Ölmedikleri için onları suçlayanlar var.
Ölmediler ama öldürmediler de...
Göçmenler insanlığın onurudur.