Toplumlar dört tür etki ile algılarını genişletme imkanına sahiptir. Bunlar; kültürel etki, ekonomik etki, siyasi ve beşeri etkidir.
Bir toplumun veya şehrin diğer şehir ve toplumlarda uyandırdığı intiba, belli imgelerin algılara oturmasıyla oluşur.
Diyarbakır dendiğinde; karpuz, surlar, son yıllarda keşfedilen Zerzavan kalesi ve konuştuğu lehçe, Ş.Urfa ise Hz. Halil İbrahim makamı ve son yıllarda gündemde olan Göbeklitepe, G.Antep ise lahmuacun ve baklava ile aklımıza gelir. Farklı şehirlerin karşılaşılan imgeleri akılda algılara oturmasıyla oluşur.
Toplumların ve şehirlerin meydana getirdiği somut ve soyut şeylerin tamamına kültür denir. Mimarisi, mutfağı, yaşama şekli, konuştuğu lehçe vs o şehrin süreç içerisinde oluşmuş bir kültürünün ürünüdür.
Marx'ın bahsettiği "Sanayii açıdan ilerlemiş ülkeler, kendisini takip eden ülkelere kendi görünümlerini verir" mantığı tüm dünyada hakimdir. Ve bu ilke şehirleri de etkilemektedir.
İlerlemiş olan bir ekonominin ülkesi kendi giyim ve şehircilik şeklini kendisini takip eden ülkelere veriyor/satıyor. Ülkeler aslında bunu, ona benzemek için kendileri model alıyor.
Ş.Urfa’nın Göbeklitepe ile Diyarbakır’ın Sur içi ve Zerzavan kalesi tarihi yapıtlarıyla turizmde oluşturduğu etkileşim, bütün bölgemizi ve ülkemizi etkilemeye başladı.
Ş. Urfa ve Diyarbakır’ın turizm etkileşim modeli yerel ve yabancı turistleri cezbetmeye başladı ve bu süreç hızla devam etmektedir.
Ş.Urfa ve Diyarbakır’ın yerel otoriteleri, görsel ve yazılı medyaları bu şehirlerin kültürünü yani ürettiği somut ve soyut ne varsa bütün ülkeye, bölgeye; sizlere, bizlere aktarıyor ve bunların bazısını beğenip alıyoruz, bizden sonrakiler de alıyor ve buna mani olamıyoruz. Yani Ş.Urfa ve Diyarbakır kendi kültür kodlarını bütün Güneydoğu adına artık pazarlıyorlar ve turizm pastasının önemli payını bu şehirler almaya başladı.
Kaburga yemeği has Mardin yemeği olmasına rağmen şu an ülke genelinde bilinirliği bunun Diyarbakır mutfağına ait olduğu algısının olduğudur.
Halbuki Mardin’in yurt içi ve yurt dışında oluşturabileceği onlarca etkileşim alanı var. Tarihi yapıları, Mardin kalesi, farklı kültürlerin ve dinlerin bir arada yaşaması, Dara Harabeleri, Midyat tarihi yapıları ve inanç merkezleri, Dargeçitte kazısı devam eden Boncuklu Tepe kalıntıları, Nusaybin tarihi yapıları, Mardin mutfağı ve daha sayamayacağımız nice etkileşim alanları.
Bir diğer etkileşim türü de bölgesel ve küresel etkileşim dediğimiz türdür. Yani insanın dünyada dolaşıp sosyal hayattaki beşeri sirkülasyonu ile meydana getirdiği etkileşimi.
Misal;
“Mardinde bir gece kalacağınıza Urfa’da, D.Bakır’da kalın günü birlik Mardin yapın”
“Mardin’de yemek fiyatları el yakıyor”
“Mardin’i boydan boya bir yürüyüş yapmanız yeterli geri kalan vaktinizi Göbeklitepe’ye harcayın”
“Mardin’deki otellerin kapasiteleri yeterli değil en iyisi Urfada kalın”
gibi diyalogların hepsi bölgesel etkileşimden dolayıdır ve Mardin’i negatif etkilemektedir.
Bir yöreden bir kimse ile karşılaşırsınız negatif tavrı sebebiyle onun bıraktığı algı bilinçaltınıza yer eder. Sonra bir diğerini daha görürsünüz o bölgeden ve o da negatif tavırlı adam nedeniyle bu kez algınız negatife dönüşür.
Algı-İlgi-Etki-Eylem
Algılar ilgiye, ilgi etkiye ve etkileşime, etkileşim de eyleme dönüşür.
Öyleyse;
Kötü algı, kötü örnekleri arattıracak ilgilenmeye, kötü etki bırakacak etkileşime ve kötü etkileşim de kötü kararları aldıracak eyleme dönüşür.
İyi algı da iyi örnekleri arattıracak ilgilenmeye, iyi etki bırakacak etkileşime ve iyi etkileşim de iyi kararları aldıracak eyleme dönüşür.
Özetle, Mardin’imizin gerçekçi ve sağlam temellere dayalı tanıtımı ve imaja ihtiyacı var.
Güçlü imajı oluşturmamız için eşitler arasında diyaloğunun bilincinde şahsiyet ve kişilerle çalışmaya, profesyonelliği ön plana alan gruplarla çalışmamız lazım. Mardin’imizin sosyal, kültürel, etnik, din, dil faktörlerini bilen; bunları özümsemiş, içselleştirilmiş bir anlayış ve kavrayış ile hareket eden ve bu minvalde politikalar üreten anlayış olmazsa olmazlarımızdandır.
İnsan, en iyi kültür taşıyıcısıdır. İnsan faktörünün etkileşimi gibisi yoktur. Her insan bir kalbe giren anahtardır.
Resmi kurumların açamayacağı kalpleri; kimi zaman bir cafedeki/restauranttaki garsonun sempatik tavır ve gülümseyişi, kimi zaman bir
taksicinin hoşgörülü davranışı, kimi zamanda bir Mardin sevdalısınının katıldığı toplantıda samimi bir konuşması açar.
Bu anahtarlar önemli anahtarlardır. Her insan bir fikrin bir kalbin bir düşüncenin taşıyıcısı veya anahtarıdır.
Resmi kurumlarla temsil yapılmaz. İnsanının alım gücünü ve dolaşımını artırarak yani kültürel etkileşim yöntemlerle Mardin güçlü imaj algısını yaymalıyız.
Taksicisinden, garsonuna, hammalından, berberine, bakkalından, hamamcısına, gazetecisinden, öğrencisine toplumumuzun bütün meslek erbaplarını bu güçlü imaj oluşturma çalışmasına katmalıyız.
Toplum fertlerinin hepsinin Mardin’imizin bir dünya şehri olduğu ve dünyalıların bu şehirden çok şeyler öğrenmesi ve bu sebeple Mardin’imize gelmeleri gerektiği fikrini gönüllerine oturtabilmeliyiz.
Ş.Urfa’nın son yıllarda Göbeklitepe ile yine D.Bakır’ın Sur içi tarihi mimari ve Zerzavan kalesi yapılarıyla oluşturdukları imaj ve etkileşim öykülerinin ünü bütün ülkemize ve dünyaya yayılmıştır.
Mardinimizin kültürel, sosyal ve mimari anlamdaki zenginliğini ve potansiyeli bu iki şehrimizi de dörde katlayacak kapasitededir.
Sadece Dara Harabeleri,Zerzavan’ı Dargeçit’teki Boncuklu Tepe ise Göbeklitepe’yi sollayacak ve geçecek potansiyelde kültürel varlıklarımızdır.
Şehir şehir, ilçe ilçe gezip bu zenginliklerimizi anlatmalıyız. Bu konuda lobi faaliyetlerimiz olmalı. Lobi demişken acaba Mardinimizin kaç STÖ’sü bu konuda lobi faaliyetleri yapabiliyor? Veya STÖ’lerimiz bu yönde lobi yapabilecek kapasiteleri var mı? Bunu da oturup çözüme kavuşturmamız gerekiyor.
Mardinde hiç mi karikatür çizilmiyor? Mutlaka çiziliyordur. Mardin’imizin ülke genelinde ve yurt dışında cazibesini artırmak ve güçlü imajını yaygınlaştırmak için
-Mardin Karikatürleri Haftası,
-Mardin Mimarisi ve Mimarları Haftası yapılabilir.
Bununla birlikte
-Mardin Akademisyenleri Haftası,
-Mardin Bilim İnsanları Haftası,
-Mardin Ressamları Haftası,
-Mardin Mutfağı Haftası,
-Mardin Oyunları Haftası,
-Mardin Kısa Sinema Filmleri Haftası,
-Mardin Müzik Haftası,
-Mardin Şairler Haftası,
-Mardin Romancılar Haftası (Bu konuda bir kaç başlığa ayrılabilir; Mizah Yazarları Haftası, Korku Romanları Haftası, Çocuk Kitapları Haftası)
-Mardin Tiyatro Haftası,
-Mardin Cami ve Medreseleri Haftası,
-Mardin Kiliseleri Haftası,
-Mardin İsimleri Haftası,
Bu haftalarda davet edilecek yerli ve yabancı konuklarla da Mardin’inizin yılın 365 günü cazibe merkezi haline gelmesine vesile olacaktır. Ayrıca bu başlıktaki haftaları farklı şehirlerde tanıtım günleri adı altında yine Mardin’imizin tanıtımı için de yapılabilir. Bu çalışmalar şehrin tanıtımı ve güçlü imajı için önemli basamak olacaktır.
Kültür, insanların önlerine serildiği zaman daha cazip olur.
İnsanlarda hangi şehir veya kültür etki bırakmışsa o etki ona dair fikri ve aidiyeti de belirleyen temel etmen olmuştur.
Algı, ilgi, etki ve eylem. Bu dördünü aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.
Doğru algı için doğru imgelerle gitmeliyiz. Doğru algıyı oluşturmak için yol budur. Algıda doğru ve olumlu bir yere oturduğunuz vakit ilgi kendiliğinden gelecektir ama bunu devam ettirmek için sürekli algıyı olumlu öğelerle ve çeşitlilikle beslemelisiniz. Turizmde Sürdürülebilirlik budur.
Etki ve eylemle de insanları size gelecekte yakın olmaya dair bir kültürel yöne bir ortak aidiyete doğru teşvik edersiniz. Bu da Mardin’imizin kazancı olur.