Aslında son günlerde herkesin sorduğu ve içinden çıkamadığı soru.
Hayat sıkıcı!
Günümüz dünyasında yaygınlaşan iletişim ağları dünyayı küçük bir mahalleye dönüştürdü. Herkes herkesin ne yaptığını görüyor, okuyor ve izliyor. Herkes herkese benziyor. Herkesin düşüncesi, hayali diğerininki ile aynı.
Meksika’da ki bir mafya babasının yaptıkları ile dünyanın diğer farklı ülkesinde veya ülkemizdeki bir babanın yaptıkları birbirine benzemektedir. Tiktok’lu gençler daha çok dikkat çekmek için her ne kadar farklı halüsinasyonlu videolar çekse de ve yeni “akımlar” başlatsalar da bir bakıyorsunuz onun bir benzerini bir başka ülke vatandaşı daha çekip yayınlamıştır. Akla hayale gelmeyecek bir sürü çekim, paylaşım, yaşam örnekleri hepsi sanal alemde ve sosyal medyada yerini almaktadır.
Ve hepsi birbirinin benzeri.
O halde şu sonuca varıyoruz. Dünyanın farklı yerlerinde de olsak, farklı kültürlerde de olsak insanlık alemi içinde yaşam tarzlarımız, hayata bakış açımız, kibirimiz, nefsi arzularımız, duygularımız benzeşmektedir. Aslında bütün dünya insanları birbirlerine benzeştiği, herkes yaşadığı coğrafyayı, etnisiteyi ve inancı kutsadığı ve bunun etrafında bir yaşam şekli şekillendirdiği de oraya çıkmaktadır.
8 milyar dünya vatandaşı temel özellikleri ile benzerdir. Tutumlarıyla benzerdir. Bakış açılarıyla benzerdir.
Doğuştan gelen fıtri özellikler sebebiyle bünyemizde var olan benzerlikte buradan kaynaklanmaktadır.
Bunu değiştirmenin veya yok etmenin imkanı yoktur.
İnsanlık alemi dünya hayatı içerisinde fetret dönemi dediğimiz kriz anlarında yaşadığı da bir gerçektir.
Tarihçiler son iki yüz yıllık yaşam diliminde yüzlerce insanlık krizinden bahsetmektedir. Yaşadığımız bu çağda da bir fetret dönemi yaşadığımız açıktır.
Bunu aşmanın ve herkesin kendi dünyasına dönüp kendi gerçekliğini yaşamasının formülü bulmalıyız. Hayatın sıkıcılığını ve fetretinin bitirilmesi için yaşama dair bir öneri sunmalıyız.
Kanaatimce dünya insanları birbirini gözetlemekten (tecessüs) vaz geçmelidir. Farklı coğrafyalardaki farklı yaşam modellerinin bütün dünya insanlığı için örnek model olmayacağının; yaşanılan coğrafya, kültür ve inançlar sebebiyle de insanlar arasında farklılıkların olabileceği kabul edilmelidir.
Ve en önemlisi erdemli, ahlaklı ve haddini bilen bir insan profili ile yaşamaya devam edilmesi hayatın normal akışında ilerlemesi için olmazsa olmazlarındandır.
Fetreti aşmanın yolu herkes kendi ahlak ilkelerine ve erdemine sahip çıkarak aşılabileceğini düşünüyorum.