Tarihi kadim şehrimizin kültür ve tabiat varlıklarının tanıtımı konusunda yeterli çalışmaların yapılamadığı bilinen bir gerçek. Kısa ve uzun vadede yapılacak projelerle şehrimizin Türkiye’de ve dünyada tanınması uğrunda yapılacak çok işler var. Bu işlere önce şehir içinde yapılacak düzenlemelerle başlamak gerekir. Şehir içine girişte tarihi ve kültürel varlıklarımızı tanıtan objelerin yerleştirilmesinin yapılması ve burada turizm rehberlerinin görevlendirilmeleri sağlanmalıdır. Diyarbakırkapı’da yapılan ucube işyerlerinin inşaatının engellenerek yeşil alana çevrilip burada miniamardin alanı oluşturulması dışardan gelenler için cazibe merkezi oluşturacaktır. Ayrıca tarihi mekanlarımızın girişlerine ayrıntılı tanıtım levhalarının estetik bir şekilde göz zevkine hitap edecek şekilde yerleştrilmesi gerekir. Geçmiş yıllarda başarılı bir şekilde hizmet veren turizm polislerinin yeniden görevlendirilmelerinin yapılması ile hem tarihi mekanların istismarcı ve ehliyetsiz kişilerden kurtarılması hem de güvenliğin sağlanması yönünde önemli bir adım atılmış olacak.
Kadim şehrimizin bir çok tarihi mekanı maalesef geçmişte yapılan tarih ve kültür düşmanlığı yüzünden bazı tarihi yapılar şahıs tapularına geçirilmiş bazıları daişgal edilmiş durumda. İlgili kamu kuruluşları tarafından tarihi ve kültürel vakıflarımızın envanterinin çıkarılarak aile mülkiyetinde olan tarihi eserlerin sahiplerine bedelleri ödenerek restore edilip turizme kazandırılmaları acil bir ihtiyaç halini almıştır. Ayrıca bazı tarihi eserlerimiz maalesef asıl isimleri ile anılmaları gerekirken ilgili kurumların denetlememesi nedeniyle herkes kafasına göre isim kullanmaktadır. Örneğin Kayseriye Bedesteni yerine Kayseriye pasajı, Bağdatlı Sadık Ağa Hanı yerine Antik SurRestaurant, İdadi mektebi yerine Kız meslek lisesi gibi.
Ne zaman Kadim şehrimizin turizmi ile ilgili bir toplantı yapılmışsa ilk akla gelen konaklama tesisleri oluyor. Turizm de konaklama da şüphesiz çok önemli bir unsur ancak diğer ayakları da ihmal etmemek gerekir. Bu konuda fikir verebilecek sivil toplum teşekküllerini ve gönüllü kuruluşları da gözardı etmemek lazım.