90'larda dünyanın farklı yerlerinde yaşayan entellektüeller modernizmin beraberinde bazı kurallar ve ilkeler dayattığı aynı zamanda dinin içini boşaltığını ve din haline geldiği tespitini yapıyorlardı. Malesef o tespit doğru çıktı.
Modernizm insana bu gezegende cennetti yaşatacağını vaat etti ve dinin yerine geçti. Dinin yerine ikame edilen modernizm maalesef kutsallığı olmayan inanların yetişmesine neden oldu.
Kutsallığı boşaltılmış, ahlakı olmayan inançta insanları vefasız, kural tanımaz hale getirdi. Ve insanlar bu gezegende cenneti yaşayacağız derken modernizm ile kendi cehennem taşlarını döşediler. Önceden kanaat vardı, paylaşım vardı. Komşumuz aç yatmazdı. Bütün din müntesiplerinde bir merhamet, şefkat vardı.
Yerel bir örnek; Mardin ara sokaklarında insanlar birbirlerine daha müşfikçe yaklaşırlardı. Birbirlerine daha “Hânun’du ( merhametli)ydi. Fakat modernizm insana korkunç bir biriktirme hastalığı verdi. Halbuki insan paylaştıkça Mutlu oluyordu. Paylaşım hem dinlerin emriydi hem örfi bir davranıştı. Modernizm bu duygumuzu elimizden aldı. Biriktirdikçe daha çok biriktirme hastalığına düştük ve inanç değerlerimize aykırı tavır nedeniyle kendi içimizde çatışma yaşadık. İşte modernizmin bize dayattığı ahlakın küçük bir yansıması.
O halde yapılabilecek yeğane şey kendi öz değerlerimize dönmek. Merhametli olacağız, yardımlaşacağız,
paylaşacağız, cennetin bu gezegende mümkün olmadığını, bu hayatın bir sonu olduğunu da bileceğiz.......