İnsanoğlunun kötü huylarından biri de, kolay ve rahat elde ettiği nimetin kıymetini bilmiyor. Onu kaybettikten sonra anlar, o zaman da iş işten geçer. O nimetlerden biri de sudur.
Yaşadığımız bu coğrafyada nimet israfının bir türlü önü alınamıyor. Özellikle de su israfı.
İsraf, kelime anlamı itibariyle aşırılık demektir. Eşyanın/nimetin kullanımında yâda davranışlarda haddi aşmaktır. Bu anlamıyla israf, sadece maddiyatta değil; zamanda, sağlıkta ve buna benzer birçok yerde olabilir. Ama bugünkü konumuz SU İSRAFI.
Su, medeniyetlerin etrafında kurulduğu, yeryüzünün en büyük zenginliği, insanın da olmazsa olmazıdır. “Su; dünyadaki hayatın devamı için yegâne kaynaktır. Bizim köklü medeniyetimiz ise deyim yerindeyse büyük bir "su medeniyeti" inşa etmiştir.
İsrafın haram olduğu bu dine mensup kişilerin en büyük israfının su olması çok acı verici.
Yüce Kitabımız Kur'an Araf Süresinde “…Yiyiniz, içiniz ancak İsraf etmeyiniz. Çünkü O İsraf edenleri sevmez” diye buyurmaktadır. İsrafın dinimizce haram olduğu bu ayetten açıkça anlaşılmaktadır. Buna rağmen özellikle de Müslümanların suyu insafsızca, israf ederek kullanması etmesi anlaşılır gibi değil. Bu vahim durumu anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum. İnsan hayatında bu kadar önemli olan suyun hoyratça, çarçur edilmesi bir türlü içime sinmiyor.
Suyun yokluğunda insan hayatının ne hale geldiğini hepimiz yakinen biliyoruz. Bir teneke su için insanların nasıl kavga ettiklerini de biliyoruz. Çünkü biz yaş itibariyle yokluğu da bolluğu da gördük. İnsanoğlunun kötü huylarından biri de, kolay ve rahat elde ettiği nimetin kıymetini bilmiyor. Onu kaybettikten sonra anlar, o zaman da iş işten geçer. O nimetlerden biri de sudur. Yeni nesil musluktan suyu hep akarken gördüğü için bir türlü kıymet bilmiyor. Nasıl olsa her evin damında da yedek depo da duruyor. Su kesilince depodan israfa devam! Suyun ne zaman bittiğini de fark etmiyor. Su kalmayınca hemen yöneticiyi arıyor, kıyameti koparıyor. Su gelince de her şeyi unutuyor ve su israfına kaldığı yerden devam ediyor. Maalesef hayatımızın gerçeği bu.
Allahın bize vermiş olduğu binlerce nimetin içinde suyun çok ayrı bir yeri ve önemi vardır. Suyun israf edilmesi elma, portakal israfı gibi değildir. Portakalın yerini başka şeylerle doldurabilirsiniz, yâda portakalsız, elmasız da yaşarsınız. Ama suyun yerini doldurabilecek bir nimet bulunmamaktadır. Ne yazık ki, insanlarımız suyu şuursuzca ve insafsıca kullanmakta, büyük felaketlere davetiye çıkarmaktadır. Yüce kitabımız Kur'an, her şeyde saçıp savurmayı yasaklıyor ve savurganlığı şeytanî bir sıfat olarak anlatıyor. Ancak şunu belirtmek gerekir ki; saçıp-savurmak çok harcamak değildir. Burada önemli olan "ne kadar" değil, “nasıl” harcadığımızdır. Yüce dinimiz her şeyde vasat olmamızı, israftan uzak durmamızı emrettiği halde su israfının önü bir türlü alınamıyor.
Miktarı ne olursa olsun suyu israf etmeyelim, biliriz ki damlaya damlaya göl olur. Allah Kuran'da suyun önemini şöyle anlatır: “Allah gökten su indirir ve ölümünden sonra yeryüzünü diriltir. Kulak veren kimseler için bunda ibret vardır” Nahl:65
İsraftan uzak, sade ve sağlıklı bir yaşam geçirmeniz dileğiyle.