Mardin kahvecileri arasında Mehmet Esendemir (Beyt Hacı Hamo Begdaş) unutmamak gerekir. 1950’lerde kasaplar çarşısı girişindeki yerde kahvesini buradan ayrılması üzerine kahvit İl éllye ye taşınmıştır. Kahve ve çayı Seylan’dan getirttirdi. Dibekte kahve yapımı için özel tuttuğu eleman ile kahveyi hem dövdürdür hem de kızartırdı. 1950-1960 arasında Sülo Ğaribo ile kahvit İl éllye ‘de “Tek saz restaurantı” şeklinde işletmeye açmışlardı. Mehmet fotoğrafçı da ortaklarıydı. Saz ve şarkıcı ekipleriyle Mardinlilere hizmet etti. Yanında; Nuri il taksi, Hasan Şeybo, Kemal il mavsali, Halil Rıza Özden (il esvet) gibi dostları vardı. Ahmet Akgül gibi usta kahve ustaları yetiştirdi çalıştırdı. Bol kazancı olmasına rağmen kazandığını harcayan bir insandı. Dostlarına , çalışanlarına ikram da bulunurdu. Bütün esnaf kor ateşini ondan alır özellikle terzi esnafı kor ateşi ile çalışan ütülerini böyle ısıtırlardı. Kahvede bulundurduğu büyük su küpleriyle (den) hemen hemen bütün esnafın içecek su ihtiyacını karşılardı. Daha sonra Melek kahvehanesini (cumhuriyet alanı heykel arkası) ve İstiklal kahvesini (sokul bakar) işletti.
O dönemde kahveci esnafı o kadar işine gücüne bağlıydı ki Yavuz&Turgut Abakuş (Beyt Hamdi Salha) kardeşlerden biri cumhuriyet meydanında işi olması nedeniyle üstündeki önlük ile buraya gelir ve dönüşte hayret ile buraya heykel yapıldığını anlatır etrafındakilere. Yani uzun yıllar çalıştığı kahvehanesinden dışarı çıkmayıp ailesinin nafakasını temin için sadece işlerine odaklandıklarını göstermesi açısından bu yaşanmışlıklar önemlidir. Rahmetli Mehmet Esendemir’de sadece bayram sabahları çocuklarıyla kahvaltı yapabiliyormuş.
Sürur garajında oraya yıllarını veren namı değer rahmetli kahveci Imhammet Hammudu da unutmamak gerekir.
Mardinde elektrik olmadığı dönemlerde erkekler erkenden evden çıkar radyo dinlemek için kahvehanelere giderlerdi.
Mardinin en eski kahvehanelerinden; tarih ve nostalji kokan diğer kahvehanesi de “kahvit sokil niccerin’di.” İki bölümden oluşan kahve; giriş bölümü ve burdan sola açılan kapıdan içeri girilen ikinci bölüm ile müşterilerine hizmet verirdi. Makaralı teypte çalan müzik sesi insanın kulağına sonsuzluk hissi verirdi.
1980’lere kadar okey oyunu yaygın olmadığı için kahve ve kıraathanelerde; “Pis yedili”, “Üçlü”, “Bonbir”, “Pişti”, “Pineker” , “Tavla”, “Dama”, “Elli bir”, “Yirmi bir “, “Konken”, “Domino“, “Dombala (tombala)” gibi oyunlar oynanırdı. Tabi bu oyunların kendine has kuralları ve heyecanı da olurdu.
Bab-ı Sur’da Bilalolu Azizo’nun rakibiyle dama oynarken,oyunda kazanmak veya kaybetmekten daha çok oyun sırasında kim konuşursa, veya ağzından laf çıkarsa onun oyunu kayıp edeceği üzerinde şekillenirdi.