“Kim emanete riayet edip yerine getirir, insanların şeref ve haysiyeti hakkında konuşmaktan uzak durursa, işte gerçek adam odur.” Hz. Ömer (r.a.)
Gıybet, mutlak olarak çirkindir ve günahtır ancak bu yasağın birkaç istisnası vardır:
Zulme maruz kalmış bir kimsenin uğradığı zulmü ortadan kaldıracak kudrette bulunan bir makama gidip “Falan bana şöyle şöyle haksızlık etti.” Kabilinden şikayette bulunması gıybet değildir. Aksine burada bir adaletsizliğin ve haksızlığın ortadan kaldırılması söz konusudur. Bu gibi durumlarda şikayet konusu olan husus yetkili mercie aktarılmalı ve söz konusu problemi çözmesi istenmelidir. Cenab-ı Hak “ Allah, ağır ve inciten sözlerin açıktan söylenmesini hiç sevmez, ancak söyleyen zulme uğramışsa o başka ( Nisa suresi, 4/148 ) buyurmakta ve zulme uğrama durumunda insanın şikayetini dile getirebileceğini ifade etmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta şikayet konusu ile alakalı olmayan sahalara girilmemeli sadece şikayet konusu olan husus aktarılarak çözüm için yardım talebinde bulunulmalıdır.
Mesela bir kimseden alacaklı olduğu halde parasını alamayan kişi mahkemeye gidip o şahsı şikayet edebilir. Çünkü ödeme gücü olduğu halde bir kimsenin borcunu ödememesini Peygamberimiz zulüm olarak niteler. (Buhari ) Bu durum onun hem cezalandırılmasını hem de gıybetinin yapılmasını yani şikayet edilmesini netice verir. Çünkü alacaklı kişinin hakkını isteme ve bunu dile getirme yetkisi vardır. Binaenaleyh alacaklının mahkemeye gidip borçluyu hakime şikayet etmesi veya problemi çözebilecek bir başka makama başvurup şikayette bulunması gıybet olarak değerlendirilemez. Ancak burada müracaat edilebilecek makamın problemi çözebilecek kudrette bir merci olması gerekir. Bu gücü haiz olmayan kişilere veya makamlara gidip meselenin gıybetini yapmak doğru değildir.