Ben küçüken, annem giysilerini Süryani cemaatine mensup bir terzi ablamıza diktirirdi. Bazen annemle terzi ablamıza gider, bazen terzi ablamız bize gelirdi. Ailece ihtiram çerçevesinde karşılıklı dostluk ve muhabbet diyaloğumuz vardı. Karşılıklı bu ihtiram ve saygı, farklı kültür ve inançlarımızın bir arada huzur içinde yaşanmasını sağlıyordu.
İnanç özgürlüğü, farklılıklara saygı, herkesin inanç değerlerinin kendisini bağladığı kabulü; bizi biz yapıyor ve ehli tasavvufun söyleyişiyle;
“Kesrette Vahdet (çoklukta birlik)” felsefesinin bir yansıması olarak yaşamımızda önemli bir şekilde tecelli ediyordu. Farklılıklar içerisinde yaşamımız devam ediyor ve bu şehrimize bir zenginlik katıyordu.
Kuran’ı Kerim’de;
“Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız ve tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.”
(Hucurat/13) Ayeti ile farklılıkların Allah’ın bir sünneti olduğu gerçeği önümüze çıkarıyor ve bunu yaşıyorduk.
Yine Kuran’ı Kerim’de;
“Ehl-i kitap’tan öyleleri vardır ki hem Allah’a hem size indirilene hem de kendilerine indirilmiş olana inanırlar, Allah’a karşı saygı duyup Allah’ın âyetlerini az bir pahaya değişmezler. İşte onların rableri katında mükâfatları vardır. şüphesiz Allah hesap görmekte çok çabuktur.”
(Âl-i İmrân Suresi/199) Ayeti ile Kuranı Kerim inmeden ve peygamberlik görevi Hz.Muhammed'e(as) verilmeden önce tahrif edilmemiş tevrat ve incil gereği iman eden ve amel edenlerin cennete gireceğini bildirmiş böylece yüce Mevla bize ehli kitap ve Süryani hemşerilerimiz ile ilgili bir yol daha göstermekte ve çizmektedir.
Mardin böyle bir sosyal gerçekliği ve yaşam tarzı olan bir şehir. Mardin’de yaşayan Süryani hemşerilerimiz kendilerine has kültürleri ve yaşam tarzlarıyla; Mardin isminin tecellisinde önemli sosyolojik bir gerçek olarak şehrimizde yaşamaktadır.
Tabi Süryani kültürünün inanç ve ibadet kısmı ile ilgili de kendilerine has tarzları vardır.
Mardin’in farklı mahallelerinde bulunan kilise ve mabetleri ile günlük ve haftalık ibadetlerini de devam ettirmektedirler.
Antakya Süryani Kadim Ortodoks Patriklik Merkezinin Mardin’e Gelişi
İğnatiyos Yusuf bar Vahip 1293 yılında patrikliğe yükselince, Patriklik Merkezini Malatya’dan Mardin’e yerleştirilir. Bu vesileyle Mardin Süryani Episkoposluk Merkezi Patriklik Merkezliğine dönüştü ve 1932 yılına kadar patrikler Mardin Deyrulzafarn Manastırında ve Kırklar Kilisesi’nde ikamet ettiler.