ZAMANIN DÜZENLENMESİ
Ömrün Düzenlenmesi
İslâm, insan ömrünü belli başlı bazı ana safhalara ayırır. Çocukluk (0-15), gençlik (15-30), olgunluk (30-51), ihtiyarlık (51-80), düşkünlük (80)
İslâm, buluğ çağına eren bir çocuğun hayati meşguliyetlerini idrak edip onu cemiyete faydalı hâle getirebilecek ameli tedbirler getirmiştir. Erken tedris (öğretim), faydalı bilgi, bilgiyi pratiğe dökme bunlardan bazılarıdır. Erken tedris hususunda Peygamberimiz aleyhisselam, "Küçüklükte öğrenilenler taş üzerine yazılan yazı, büyüklükte öğrenilenler buz üzerine yazılan yazı." buyurarak erken öğretimin önemine dikkat çekmişlerdir.
İmam-ı Azam Hazretleri dört yaşında Kur'an-ı Kerimi ezberleyip hafız olmuş, binlerce hadis-i şerif ezberlemiş ve aynı zamanda da çocuk yaşta İslâmî ilimleri öğrenmiştir.
İmam-ı Şafii Hazretlerinin Muvatta'yı beş yaşında ezber- lediği, devrinin bütün ilimlerini küçük yaşta öğrenerek on beş yaşında fetva vermeye başladığı bildirilir.
Süfyan bin Uyeyne (ra) da dört yaşında Kur'an-ı Kerim'i ezberleyenlerdendir.
İmam-ı Buhari Hazretleri'nin sibyan mektebinde ezberlediği hadis-i şerif sayısı on beş bindir.
Ayrıca İslâm büyüklerinden Said El Cevheri, erken öğretim hususunda gördüğü bir hadiseyi şöyle anlatıyor: "Beş-altı yaşında bir çocuk halifenin huzuruna çıkmış, Kur'an-ı Kerim okuyor ve bazen de âyetlerin tefsirini yapıyor; ancak küçük çocuk olduğu için acıktığı zaman da ağlıyordu."
İbni Sina'nın on yaşında Kur'an-ı Kerim ve edebiyat ilimlerini öğrendiği, müspet ilimlerle de iştigal ettiği bilinmektedir.
İşlerin Düzenlenmesi
İslâm, boş zamanların düzenlenmesi ilkesiyle, işlerin düzenlenmesi prensibini getirerek Müslümana bütün zamanlarının değerli olduğunu, ve her anının faydalı meşguliyetlerle dolu olması gerektiğini ihsas etmiştir.
Meşgale tanzimini de ibadet, rızkın kazanılması, hayatımızın murakabe tefekkürü ve terbiye faaliyetleri olarak ortaya koymuştur. Bu bâpta olmak üzere boş vakitleri iyi faaliyetlerle doldurmak veya boş vakit bırakmamak, eğitimin en müessir vasıtası olarak beyan edilmiştir. Çünkü insanın nefsi iyi ve faydalı işlere yöneltilmezse kötülüğe meyleder. Hatta boş zaman, bütün kötülüklerin anası olarak görülmüş, talebeleri boş bırakmayıp onların daima faydalı işlerle meşgul olmaları temin edilerek yapmaları muhtemel kötülüklere mâni olunması düşünülmüştür.