Perhizli oruçlarda, hem oruç hem de perhiz uygulanır. Gece yarısı saat 12’den itibaren ertesi gün öğle vakti namazı kılıncaya kadar ya da akşama kadar katı oruç tutulur. Oruç açıldığında perhizli yemeklerle yetinilir.
Oruç bireysel ve toplumsal olmak üzere ikiye ayrılır:
Bireysel Oruç:
Bireyin serbest iradesine bağlı bir gelenek olup genellikle azizlik statüsüne ulaşan kişiler tarafından uygulanmaktadır.
Toplumsal oruç:
Kilisenin topluma farz kıldığı bir emirdir. Bütün Kilise bireyleri tarafından belirli takvimlerde birlikte uygulanır.
Süryanilerde oruç nedir ve nasıl tutulmalı?
Oruç, tövbe anlamında olup günaha ve bedensel şehvetlere karşı yapılan gayretli çabaların başında yer alır. Çünkü bedeni ruhsal bir yapıya değiştirebilmesi için kullanılan tek araç oruçtur. Bundan dolayı Süryani inancına göre kurtarıcı İsa Mesih ruhani yönetmenliğine başlarken 40 gün ve 40 gece hiçbir şey yemeden oruç tutmuştur. Günahsız olduğundan oruç tutmaya ihtiyacı olmamasına rağmen bu inanca bağlı olanları oruç tutmaya alıştırması için tutmuştur.
Süryani inancına göre peygamber Yuel tövbenin ilk ilkesi oruç olduğunu açıklar. “Şimdi Rab diyor ki; oruç tutarak, ağlayıp yas tutarak bütün yüreğinizle bana dönün. Giysilerinizi değil, yüreklerinizi paralayın ve Allah’ınız Rab’be dönün. Çünkü rab lütfeder, acır, tez öfkelenmez, sevgisi engindir, cezalandırmaktan vazgeçer (Yuel: 2:12)” hükmü ile onlara oruç tutmayı öğütler.
Bu sebepten olsa gerek Süryanilerin de ilk ataları olarak kabul ettikleri Adem’e de oruç şart konulduğu inancı içerisindedirler.
Süryani inancına göre Âdem’in İyilik ve kötü ağaca dokunmamasını tavsiyesine uymadığından, O yasaklı ağaca dokunduğunda onu sert bir şekilde cezalandırıldığını kabul ederler. Onu Firdevs bahçesinden kovmuş ve dünyaya gönderdiği kabul edilir. Süryaniler de Âdem’in onun evlatları olarak aynı cezaya çarptırıldıklarına inanırlar.
Eski vatan olarak kabul ettikleri Aden bahçesi/cenneti tekrar dönebilmek için ve kaybedilen Tanrısal nimete kavuşabilmek için en etken aracın oruç olduğuna inanırlar.
Oruç, insanı Allah’la barıştırmaktan ziyade onu Allah’ın dostu ve sevdiği kişi yapar felsefesindedirler.