ELEKTİRK
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

MARDİNDE SİYASET VE HİZMET YAPMANIN ZORLUKLARI (3)

 Ak partinin kuruluşundan şu ana kadar “demirbaş liste” gibi 8 yönetim kurulu listesine seçilip (daha doğrusu atanıp) şu ana kadar şehir, siyaset ile ilgili hiçbir öneri sunmayan teşkilat mensubu arkadaşları biliyoruz.  “Metal Yorgunluğu” tanımlaması en çok bu şahıslara uymasına rağmen biat kültürleri güçlü olduğundan her yönetimde yine kendilerine yer bulabiliyorlar. Bu husus hayra alamet değildir.   Evet, aday adaylığa adım attığınız anda hakkınızda ki tezviratlar da bir şekilde başlamaktadır. Parti teşkilatına aday adaylık dosyanızı ibraz etmeniz ile yoğun ve tempolu bir çalışmaya başlıyorsunuz. Şehrin önemli ve büyük STÖ’lerini, yerel seçilmiş muhtarları, parti teşkilat kademelerini ziyaret etmeniz ilk önceliklerinizdendir. Tabi gittiğiniz bazı “ büyük” ve “önemli” STÖ’lerin kendi gönüllerinde aday adayları varsa size nezaketen de olsa tezviratlar’a başlarlar. Suyun akışını yukarı akıtmaya çalışırlar. Destek olmama adına ellerinde ki bütün malzemeleri önünüze koyarlar. Yutkuna yutkuna oradan çıkarsınız. Bazıları da telefonlarınıza da çıkmazlar. Yüz yüze geldiğinizde işlerinin yoğunluğundan bahsederler.  Evet, “büyük” ve “önemli” STÖ’lerimizin mensupları veya yöneticileri sizler gibi aday adayı olsalar belki de toplumda bile hiçbir karşılık bulamayacaklar. Ama “kulis” veya “biat” kültürüne dayanarak geldikleri o makamı işgal etmenin bütün inceliklerini size gösterme azmi içerisine girerler.  Batı dünyasında STÖ’LER hükümet ve devlet dışı kuruluşlar olarak kabul edilmektedirler. Devlet ve hükümet yönetimlerinin aksaklıklarını, eksikliklerini ortaya koyup sağlıklı demokrasi işleyişinin yapılmasının emniyet supabıdır. Fakat bizde “önemli” ve “büyük” STÖ’lerimiz maalesef bu anlayıştan çok uzak bir yol izlemektedirler.  Böylece demokrasinin işleyişine hız katacaklarına demokrasiye yük olmaktadırlar.    Bu aşamayı da geçtikten sonra parti içi “temayül yoklaması ve seçimi” için bu sefer parti teşkilatlarını ve yönetimlerini ziyaret edip destek almanız gerekmektedir. Ve maalesef “münafık kültür” burada da karşımıza çıkmaktadır. Görüştüğünüz birçok kimse sizi destekleyeceğini ifade eder fakat temayül seçimlerinin yapıldığı gün bir bakıyorsunuz teşkilat kendi kendine oy vermekte, aday adayı olanlara oy vermemektedir.  Teşkilatlar, temayül yoklamasında oy parsellemesine gitmektedirler.  Herkes birbirinin adayına oy vermektedir. “Sen benim adayıma ver, ben de senin adayına vereyim” anlaşması.   Sizin kaç oy aldığınız veya temayülde desteklenip desteklenmediğiniz bir soru işareti olarak kalmaktadır.  Genel merkezin sonuçları açıklamaması da ayrı bir dert olarak zihninizde durmaktadır.  Temayül aşamaları bitikten sonra bu sefer teşkilat başkanlarını, milletvekillerini, genel merkez başkan ve yardımcılarını ve ilgili koordinatörleri ziyaret ederek kendinizi anlatma süreci başlar. Uçak ile gittiğiniz Ankara’ya diğer aday adayları ile en güzel takım elbiseler ile meclisin ve parti genel merkezinin yolunu tutarsınız. Milletvekillerinin hazır çay ikramı ve sarılmaları dışında pek anladığınız bir şey olmaz çünkü onlara göre parti genel merkezi buna karar veriyor.  Her bir milletvekili bir aday adayı ile isminin anılması da bir dedikodudan ibarettir! Buradan da eliniz boş çıkıp parti genel merkezine vardığınızda hiç akla hayale gelmeyen tiplerin aday adayı olmamasına rağmen orada sizden daha revaçta olduğunu görünce umutsuzluk kat sayınız daha çok artmaktadır. Nezaketen de olsa 2 veya 5 dk görüşme ile kendinizi ifade ettikten sonra teşekkür edilip yolcu edilirsiniz.  Tabi bazı aday adayları genel merkezin yanında karargâh kurmaktadır. Bunu da ayrı bir inceleme yazısı ile anlatmak gerekir. Çünkü bu karargâh kuranlara göre genel merkez onları çağırmış, toplantı yapmışlar, etmişler vs vs. (Devamı var….)
Ekleme Tarihi: 21 Ocak 2023 - Cumartesi

MARDİNDE SİYASET VE HİZMET YAPMANIN ZORLUKLARI (3)

 Ak partinin kuruluşundan şu ana kadar “demirbaş liste” gibi 8 yönetim kurulu listesine seçilip (daha doğrusu atanıp) şu ana kadar şehir, siyaset ile ilgili hiçbir öneri sunmayan teşkilat mensubu arkadaşları biliyoruz. 

“Metal Yorgunluğu” tanımlaması en çok bu şahıslara uymasına rağmen biat kültürleri güçlü olduğundan her yönetimde yine kendilerine yer bulabiliyorlar. Bu husus hayra alamet değildir. 

 Evet, aday adaylığa adım attığınız anda hakkınızda ki tezviratlar da bir şekilde başlamaktadır. Parti teşkilatına aday adaylık dosyanızı ibraz etmeniz ile yoğun ve tempolu bir çalışmaya başlıyorsunuz. Şehrin önemli ve büyük STÖ’lerini, yerel seçilmiş muhtarları, parti teşkilat kademelerini ziyaret etmeniz ilk önceliklerinizdendir. Tabi gittiğiniz bazı “ büyük” ve “önemli” STÖ’lerin kendi gönüllerinde aday adayları varsa size nezaketen de olsa tezviratlar’a başlarlar. Suyun akışını yukarı akıtmaya çalışırlar. Destek olmama adına ellerinde ki bütün malzemeleri önünüze koyarlar. Yutkuna yutkuna oradan çıkarsınız. Bazıları da telefonlarınıza da çıkmazlar. Yüz yüze geldiğinizde işlerinin yoğunluğundan bahsederler. 
Evet, “büyük” ve “önemli” STÖ’lerimizin mensupları veya yöneticileri sizler gibi aday adayı olsalar belki de toplumda bile hiçbir karşılık bulamayacaklar. Ama “kulis” veya “biat” kültürüne dayanarak geldikleri o makamı işgal etmenin bütün inceliklerini size gösterme azmi içerisine girerler. 

Batı dünyasında STÖ’LER hükümet ve devlet dışı kuruluşlar olarak kabul edilmektedirler. Devlet ve hükümet yönetimlerinin aksaklıklarını, eksikliklerini ortaya koyup sağlıklı demokrasi işleyişinin yapılmasının emniyet supabıdır. Fakat bizde “önemli” ve “büyük” STÖ’lerimiz maalesef bu anlayıştan çok uzak bir yol izlemektedirler.  Böylece demokrasinin işleyişine hız katacaklarına demokrasiye yük olmaktadırlar.  
 Bu aşamayı da geçtikten sonra parti içi “temayül yoklaması ve seçimi” için bu sefer parti teşkilatlarını ve yönetimlerini ziyaret edip destek almanız gerekmektedir. Ve maalesef “münafık kültür” burada da karşımıza çıkmaktadır. Görüştüğünüz birçok kimse sizi destekleyeceğini ifade eder fakat temayül seçimlerinin yapıldığı gün bir bakıyorsunuz teşkilat kendi kendine oy vermekte, aday adayı olanlara oy vermemektedir. 
Teşkilatlar, temayül yoklamasında oy parsellemesine gitmektedirler. 
Herkes birbirinin adayına oy vermektedir. “Sen benim adayıma ver, ben de senin adayına vereyim” anlaşması.  
Sizin kaç oy aldığınız veya temayülde desteklenip desteklenmediğiniz bir soru işareti olarak kalmaktadır. 
Genel merkezin sonuçları açıklamaması da ayrı bir dert olarak zihninizde durmaktadır. 
Temayül aşamaları bitikten sonra bu sefer teşkilat başkanlarını, milletvekillerini, genel merkez başkan ve yardımcılarını ve ilgili koordinatörleri ziyaret ederek kendinizi anlatma süreci başlar. Uçak ile gittiğiniz Ankara’ya diğer aday adayları ile en güzel takım elbiseler ile meclisin ve parti genel merkezinin yolunu tutarsınız. Milletvekillerinin hazır çay ikramı ve sarılmaları dışında pek anladığınız bir şey olmaz çünkü onlara göre parti genel merkezi buna karar veriyor. 
Her bir milletvekili bir aday adayı ile isminin anılması da bir dedikodudan ibarettir! Buradan da eliniz boş çıkıp parti genel merkezine vardığınızda hiç akla hayale gelmeyen tiplerin aday adayı olmamasına rağmen orada sizden daha revaçta olduğunu görünce umutsuzluk kat sayınız daha çok artmaktadır. Nezaketen de olsa 2 veya 5 dk görüşme ile kendinizi ifade ettikten sonra teşekkür edilip yolcu edilirsiniz. 
Tabi bazı aday adayları genel merkezin yanında karargâh kurmaktadır. Bunu da ayrı bir inceleme yazısı ile anlatmak gerekir. Çünkü bu karargâh kuranlara göre genel merkez onları çağırmış, toplantı yapmışlar, etmişler vs vs. (Devamı var….)

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.