ELEKTİRK
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

MARDİNDE SİYASET VE HİZMET YAPMANIN ZORLUKLARI (7)

OTO-GAR PROJE ÇİZİMCİSİ; “UMREYE GİTTİĞİM İÇİN PROJEYİ ÇİZMEDİM” Alt yapı devam ederken “oto-garı olmayan şehir” diye yarışma programlarına konu oluyorsunuz. İstanbul’dan, Ankara’dan arayan hemşerileriniz bunu sorgular. Seçim öncesi vaatlerinizde de oto-gar yapımı var. Bu sefer oto gar yapımı için çalışalım diyorsunuz. Ama heyhat da heyhat. Arsa bulmak mesele. Bulunan arsalarla ilgili spekülasyonlar yapılır. En son idarenize ait arsa buluyorsunuz. Kırıcı ile kazmaya başlıyorsunuz. Burası için özel kırıcı alıyorsunuz, dedikodular yine alıp başını gidiyor. Proje çalışmalarınız 1 yıla yakın devam ediyor. Projeyi çizen arkadaş umre’ye gittim, hac farizamı yerine getirdim derken 1 yıl sonra projelerinizi teslim ediyor. İhaleye çıkacaksınız İller bankasının verdiği kredi “malzeme kredisi” olduğu için bunun “yapım kredisine” dönüştürmeniz gerekiyor. Yine Ankaralara yolunuz düşüyor. İller bankası büyük bürokratları ziyaret ediyorsunuz “olmaz da olmaz” diyorlar. “Veremeyiz” diyorlar. Başlıyorsunuz sağa sola yalvarmaya. Yalvar yakar milletvekilleriniz ile bu krediyi yapım kredisine dönüştürüyorsunuz. İhaleye çıkıyorsunuz ve geçte olsa çalışmalar başlıyor. Bu sefer hak edişleri imzalayacak idarede adam bulamıyorsunuz. Herkesin hesabı bu siyasetçi gittikten sonra başımız belaya girmesin hikâyesi. İhaleler hep şikâyet ediliyor ya ondan. Onu da hallediyorsunuz.   Bu sefer başka dertler başlıyor. Derken turizm şehri olmanızdan dolayı gelen yerli yabancı yatırımcılar size ilk sorusu “çağdaş koşullarda et üretimi yapabiliyor musunuz” sorusudur. Nerden bilsinler ki eski mezbahada berbat ortamlarda et üretildiğini. Bu sefer mezbaha yapımı için koşturuyorsunuz. Arsa problemi başlıyor. Şehir dışında kurmanız gerekiyor. Bulduğunuz arsa hazineye ait ve tahsis kararı almanız gerekiyor. Yine Ankaralara yolunuz düşüyor. Bakan’ın bizzat kendisi sizi sorguya alıyor. “Bu arsaya ne yapılacak” diye. Ve sonuç “2 yıllık tahsis süresi içinde mezbahayı yaparsanız yapın, yapamazsanız arazi hazineye geri dönecek” deniliyor. Bu stres ile alelacele geri dönüyorsunuz ve mezbaha için proje arıyorsunuz. Elinizde proje yok. Arayışlar devam ederken Birecik ilçesinin elinde proje olduğunu duyuyorsunuz oraya adam gönderiyorsunuz rica minnet projeyi aldırıyorsunuz. İhaleye çıkacaksınız paranız yok. Allaha tevekkül edip sağdan soldan borç, harç ile aldığınız malzemelerle işe başlıyorsunuz. Mezbahayı bitirip hizmete açıyorsunuz. Bitti mi hayır.               Eski Mezbaha pislik yuvası oranın temizlenmesi gerekiyor. Orayı temizlerken orada bir park ve nikâh salonu yapma düşüncesi beliriyor kafalarda. Parasız pulsuz nasıl olacak? Yine Allaha tevekkül edip “Ya Allah!” deyip kazmayı vuruyoruz ve oraya güzel bir park ve evlendirme dairesi yapıyoruz. Alanın önemli kısmı özel mülkiyete ait iken onu da alıp belediye mülküne çeviriyoruz. Bir taş ile birden fazla hizmet yapıyoruz.     Bu sefer Mardin’de yeşil alan yok diye eleştiriliyorsunuz. İlk gözünüze kestirdiğiniz karayolları alanına park yapmak için kurumlara valiliğe başvuru yapıyorsunuz. İyi kötü bazı kısımları size devrediliyor ve inşaata başlıyorsunuz. Bu sefer her kafadan bir ses. “Yok, altını oy, yok altını pasaj yap.” “Yok, yanına dükkân yap.” Zar zor bulduğunuz para ile toprak taşımasını yaparken birileri sizin hesabınıza meyhane pilavı yemek istiyor. Parka koyacağınız bank, süslükler, ağaçlar çok yekûn para tutuyor. Bu sefer İstanbul Büyükşehir Belediyesine dilenmeye gidiyorsunuz. Her gidişinizde gıdım gıdım aldığınız park malzemeleri ve ağaçları ile parka bir şekil şemal vermeye çalışıyorsunuz. Yine birileri sizi eleştiriyor. Sanki Mardin’i kurtardı serzenişleri. Karayolları alanının geri kalan kısmını almak için bu sefer uğraşıyorsunuz. Ulaştırma bakanlığının size teklifi “ver 50 trilyonu, al alanı.”   Hoppala 50 trilyonu biz nerde kayıp etikte bulup size verelim. Yolumuz Bakan beye ve Reise düşüyor. Başlıyoruz Reisimizden park alanının geri kalan kısmının bize verilmesi talebimiz. Sağ olasın o dönem milletvekillerimiz de bize destek oluyor. Ve bir sevinçli haber ile Mardin’e dönüyoruz. Reis diğer geri kalan kısmının verilmesi için de talimatı veriyor. Talimatı veriyor da Karayollarının geri kalan garajı ve toplanma merkezine arazi tahsisi yapılıp onları şehir dışına çıkarılması mevzusu kalıyor. Valiliğin belirlediği arazi de Karayollarına istedikleri imar planını yapıp ruhsatlarını veriyoruz. Taşınmaları için rica minnet ediyoruz. Seçimlere beş kala oraları boşaltılıyor ve bütün hızımız ile orayı da ihya edip parka dönüştürüyoruz. Birileri bizden sonra bu parkın başka siyasetçiler tarafından parka dönüştürüldüğü yalanını uydurmaya çalışıyor.   Ama her şeye şahit olan Allah’ın bunu bildiklerinden haberleri yoktur. Ve bu park gibi diğer parklara da kulübe koyalım çocuğunuz iş sahibi olsun tekliflerinin hepsini red ediyoruz. Buraları vatandaşındır bizim veya başkalarının buralar üzerinde hüküm kurma hakkı yok diyoruz. Bir sürü Mardinli hemşerimiz bu yüzden bize kırılıyor, güceniyor. Desteğini bizden geri çekiyor. Ama siz yine de taviz vermiyorsunuz. Yine eleştirilirsiniz. (Devamı var….)
Ekleme Tarihi: 28 Ocak 2023 - Cumartesi

MARDİNDE SİYASET VE HİZMET YAPMANIN ZORLUKLARI (7)

OTO-GAR PROJE ÇİZİMCİSİ; “UMREYE GİTTİĞİM İÇİN PROJEYİ ÇİZMEDİM”
Alt yapı devam ederken “oto-garı olmayan şehir” diye yarışma programlarına konu oluyorsunuz. İstanbul’dan, Ankara’dan arayan hemşerileriniz bunu sorgular. Seçim öncesi vaatlerinizde de oto-gar yapımı var. Bu sefer oto gar yapımı için çalışalım diyorsunuz. Ama heyhat da heyhat. Arsa bulmak mesele. Bulunan arsalarla ilgili spekülasyonlar yapılır. En son idarenize ait arsa buluyorsunuz. Kırıcı ile kazmaya başlıyorsunuz. Burası için özel kırıcı alıyorsunuz, dedikodular yine alıp başını gidiyor. Proje çalışmalarınız 1 yıla yakın devam ediyor. Projeyi çizen arkadaş umre’ye gittim, hac farizamı yerine getirdim derken 1 yıl sonra projelerinizi teslim ediyor. İhaleye çıkacaksınız İller bankasının verdiği kredi “malzeme kredisi” olduğu için bunun “yapım kredisine” dönüştürmeniz gerekiyor. Yine Ankaralara yolunuz düşüyor. İller bankası büyük bürokratları ziyaret ediyorsunuz “olmaz da olmaz” diyorlar. “Veremeyiz” diyorlar. Başlıyorsunuz sağa sola yalvarmaya. Yalvar yakar milletvekilleriniz ile bu krediyi yapım kredisine dönüştürüyorsunuz. İhaleye çıkıyorsunuz ve geçte olsa çalışmalar başlıyor. Bu sefer hak edişleri imzalayacak idarede adam bulamıyorsunuz. Herkesin hesabı bu siyasetçi gittikten sonra başımız belaya girmesin hikâyesi. İhaleler hep şikâyet ediliyor ya ondan. Onu da hallediyorsunuz.
 
Bu sefer başka dertler başlıyor.
Derken turizm şehri olmanızdan dolayı gelen yerli yabancı yatırımcılar size ilk sorusu “çağdaş koşullarda et üretimi yapabiliyor musunuz” sorusudur. Nerden bilsinler ki eski mezbahada berbat ortamlarda et üretildiğini. Bu sefer mezbaha yapımı için koşturuyorsunuz. Arsa problemi başlıyor. Şehir dışında kurmanız gerekiyor. Bulduğunuz arsa hazineye ait ve tahsis kararı almanız gerekiyor. Yine Ankaralara yolunuz düşüyor. Bakan’ın bizzat kendisi sizi sorguya alıyor. “Bu arsaya ne yapılacak” diye. Ve sonuç “2 yıllık tahsis süresi içinde mezbahayı yaparsanız yapın, yapamazsanız arazi hazineye geri dönecek” deniliyor. Bu stres ile alelacele geri dönüyorsunuz ve mezbaha için proje arıyorsunuz. Elinizde proje yok. Arayışlar devam ederken Birecik ilçesinin elinde proje olduğunu duyuyorsunuz oraya adam gönderiyorsunuz rica minnet projeyi aldırıyorsunuz. İhaleye çıkacaksınız paranız yok. Allaha tevekkül edip sağdan soldan borç, harç ile aldığınız malzemelerle işe başlıyorsunuz. Mezbahayı bitirip hizmete açıyorsunuz.
Bitti mi hayır.
             
Eski Mezbaha pislik yuvası oranın temizlenmesi gerekiyor. Orayı temizlerken orada bir park ve nikâh salonu yapma düşüncesi beliriyor kafalarda. Parasız pulsuz nasıl olacak? Yine Allaha tevekkül edip “Ya Allah!” deyip kazmayı vuruyoruz ve oraya güzel bir park ve evlendirme dairesi yapıyoruz. Alanın önemli kısmı özel mülkiyete ait iken onu da alıp belediye mülküne çeviriyoruz. Bir taş ile birden fazla hizmet yapıyoruz.  
 
Bu sefer Mardin’de yeşil alan yok diye eleştiriliyorsunuz. İlk gözünüze kestirdiğiniz karayolları alanına park yapmak için kurumlara valiliğe başvuru yapıyorsunuz. İyi kötü bazı kısımları size devrediliyor ve inşaata başlıyorsunuz. Bu sefer her kafadan bir ses. “Yok, altını oy, yok altını pasaj yap.” “Yok, yanına dükkân yap.” Zar zor bulduğunuz para ile toprak taşımasını yaparken birileri sizin hesabınıza meyhane pilavı yemek istiyor. Parka koyacağınız bank, süslükler, ağaçlar çok yekûn para tutuyor. Bu sefer İstanbul Büyükşehir Belediyesine dilenmeye gidiyorsunuz. Her gidişinizde gıdım gıdım aldığınız park malzemeleri ve ağaçları ile parka bir şekil şemal vermeye çalışıyorsunuz. Yine birileri sizi eleştiriyor. Sanki Mardin’i kurtardı serzenişleri. Karayolları alanının geri kalan kısmını almak için bu sefer uğraşıyorsunuz. Ulaştırma bakanlığının size teklifi “ver 50 trilyonu, al alanı.”
 
Hoppala 50 trilyonu biz nerde kayıp etikte bulup size verelim. Yolumuz Bakan beye ve Reise düşüyor. Başlıyoruz Reisimizden park alanının geri kalan kısmının bize verilmesi talebimiz. Sağ olasın o dönem milletvekillerimiz de bize destek oluyor. Ve bir sevinçli haber ile Mardin’e dönüyoruz. Reis diğer geri kalan kısmının verilmesi için de talimatı veriyor. Talimatı veriyor da Karayollarının geri kalan garajı ve toplanma merkezine arazi tahsisi yapılıp onları şehir dışına çıkarılması mevzusu kalıyor. Valiliğin belirlediği arazi de Karayollarına istedikleri imar planını yapıp ruhsatlarını veriyoruz. Taşınmaları için rica minnet ediyoruz. Seçimlere beş kala oraları boşaltılıyor ve bütün hızımız ile orayı da ihya edip parka dönüştürüyoruz. Birileri bizden sonra bu parkın başka siyasetçiler tarafından parka dönüştürüldüğü yalanını uydurmaya çalışıyor.
 
Ama her şeye şahit olan Allah’ın bunu bildiklerinden haberleri yoktur. Ve bu park gibi diğer parklara da kulübe koyalım çocuğunuz iş sahibi olsun tekliflerinin hepsini red ediyoruz. Buraları vatandaşındır bizim veya başkalarının buralar üzerinde hüküm kurma hakkı yok diyoruz. Bir sürü Mardinli hemşerimiz bu yüzden bize kırılıyor, güceniyor. Desteğini bizden geri çekiyor. Ama siz yine de taviz vermiyorsunuz. Yine eleştirilirsiniz. (Devamı var….)
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.