ELEKTİRK
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

MARDİNDE SİYASET VE HİZMET YAPMANIN ZORLUKLARI (9)

İdareyi devir aldığımızda, Mardin’de sokakta başıboş dolaşan hayvanlar itlaf ediliyordu. Biz göreve başlar başlamaz o itlafı yapan aleti aldık ve bu işte görevlendirilenleri de artık bu işi yapmamalarını istedik. Bununla ilgili yapabileceklerimizi araştırmaya başladık ve hayvan barınağı fikrini ortaya koyduk. Hızlı ve jet bir şekilde bunu hayata geçirdik. Artık itlaf edilmeden bakımları, aşıları ve kısırlaştırılmaları yapılarak, kayıt altına alınıp küpelendirildikten sonra doğal ortamlarına bırakılmaya başlandı. Mardin’i büyük bir ayıptan kurtardık. Buranın arazisi de hazineye aitti ve tahsisi için yine bakanlığa gidildi yine dil döküldü. Yine bir kısım köylü inşaatı bastı yapılmaması için direndi durdu. Bu çalışmayı yapmamızdan dolayı bir vekilimizde bizi alaya aldı. Ne diyelim “Vel hâsıl il kelam” siz hizmet yapmaya çalıştıkça birileri engel olmaya çalışır, alaya alır. Belediyenin borç stokunda vergi borcu da büyük yekûn tutuyordu. Bütün araçlara, belediye arsalarına, taşınmazlarına amme alacakları tahsisi kanuna göre haciz konulmuştu. 1980’lerden hurdaya çıkarılan araçlar üzerinde ki bu haciz nedeniyle terkini yapılıp hurdaya ayrılamıyordu. Yine Ankaralara yolumuz düştü derdimizi anlattık. Bize takas müessesesini teklif ettiler. Var olan bir arsamızı onlara vergi borcumuz karşılığında verecektik. Ama arsa o dönem öyle kıymetlendi öyle kıymetlendi ki!!! 30 trilyon vergi borcumuzu kapatacak hale geldi. Bakan beyin imzası ile bu borç sayfasını da kapattık. Bütün belediye taşınır, taşınmazlar üzerinden hacizler kalktı. Hurdaya gidecek araçlar hurdaya gönderildi. Bizden önce satılan artık parseller hak sahiplerine devri gerçekleşti. Belediyenin ve vatandaşın önü açıldı. Ama birileri yine mutlu olmadı bu çözümden. Neymiş efendim sizde para çok sağa sola savuruyormuşuz. Aslında bizim ürettiğimiz olağanüstü çözümlere teşekkür edeceklerine bu şekli ile çalışma şevkimizi kırmaya çalışıyorlardı.                   Seçim döneminde tapusu olmayan hemşerilerimiz bu sorunlarının çözümü için bizden destek talep etmişlerdi. Derken tapusu olmayanlar belediyeyi basıyor. “Tapularımızı ver!” diye.  Hoppala bu nerden çıktı biz tapu idaresi değiliz ki. Meseleyi tahkik ediyoruz, araştırıyoruz meğer 1987’de yapılan uygulama imar planına kimse uymadığı için inşaatına bitirenler belediyeden gelip yapı kullanım belgesi alamıyormuş. Çünkü vatandaşların aldıkları 5 katlık inşaat ruhsatına 7 veya 10 kat inşaat yapmışlar. Yani yasal prosedüre uymamışlar. Bu ara rektörlükten arıyorlar “üniversite inşaatlarına başladık bize imarımızı ve ruhsatlarımızı verin” diye. Bu sefer bunun çözümü için de koşturuyoruz. Şehir planlamacıları, mimarlar, teknik heyet ile 6 ay çalışıyoruz. Cevapları “hayırlı bir çalışma olacak ama dedikodusu çok olacak” diyorlar, olsun diyoruz. Ama üniversite kampüsünü de çalışmaya alacağımız için İl özel idaresinden geçirmemiz gereken bir imar plan kararı daha var. Orada da çoğunluk başka muhalif partiye mensup üyelerde. Oraya da gidiyoruz derdimizi anlatıyoruz zor bela kararı çıkarıyoruz. Daha sonra bizim meclisten de karar çıkarıyoruz. Askıya çıkarıyoruz kesinleşmesine 1 gün kala valilik idari yargıda dava açıyor. İdare mahkemesi 9 gün gibi jet bir hız ile yürütme durdurma kararı veriyor. Hoppala buradan yak. Derken o süreçte sıkıntılı ve sancılı geçiyor. Davayı açan zat-ı muhterem giderken bizi töhmet altında bırakacak sözler sarf ederek fitnenin ateşini çakıp gidiyor. Davayı açan zat-ı muhterem eski bir-iki siyasetçimiz ile olan takışmasından dolayı bu davayı açtığını öğreniyoruz. Ve biz bu eski siyasetçilerimizi ezdirmeme adına, zat-ı muhtereme direndikçe direniyoruz. Ama ne bu siyasetçilerimize ne de giden zat-ı muhtereme kendimizi kabul ettiremiyoruz. Eski siyasetçilerimiz ilerleyen aşamalarda bize karşı besledikleri duyguları yıllar sonra geçte olsa öğreniyoruz. Bizim siyasette bir daha olmamamız için ellerinden gelen gayreti sarf ediyorlar. Fakat biz yine de erdemli davranıyoruz onların binalarının tapularını almalarını sağlıyoruz. Artık dostlarımız, en yakınlarımızın ilerleyen aşamalarda ve tarihlerde, zat-ı muhteremin; bizi vurduğu, eleştirdiği yerden, onlarda oradan vuracağı bir malzeme oluyor. Biz milletin tapularını verelim, üniversitenin imar ve ruhsatını verelim diye çırpınırken birileri de bunun rant kavgasını bizim üzerimizden veriyordu. Yani birileri kazanırken, bize bedel ödemek düşüyordu. Biz yine de vatandaş tapusunu alsın diye uğraştık ve bu çalışmamızdan mütevellit beş bine yakın vatandaşta tapusunu aldı. Bizim bu çalışmamızın haklılığı, 5 yıl sonra ortaya çıktı. Çünkü hükümette bütün ülkede imar barışı projesini uygulamaya geçirdi. Demek ki yapılan yanlış bir iş yokmuş. Yapılan işi sekteye uğratıp buradan bizi vurmak isteyenler varmış. Muhalefet işte. Siyasetin doğasında olan bir şey. Kâr hanemizde kalan ise zat- muhteremin atfı cürmü mukabilinde ki sözleri kalıyor.  Ayrıca kendileri için zat-ı muhterem ile kavga ettiğimiz, bedel ödediğimiz siyasetçi dostlarımızın, arkadaşlarımızın bize karşı vefasız duyguları kaldı. (Devamı var…..)  
Ekleme Tarihi: 04 Şubat 2023 - Cumartesi

MARDİNDE SİYASET VE HİZMET YAPMANIN ZORLUKLARI (9)

İdareyi devir aldığımızda, Mardin’de sokakta başıboş dolaşan hayvanlar itlaf ediliyordu. Biz göreve başlar başlamaz o itlafı yapan aleti aldık ve bu işte görevlendirilenleri de artık bu işi yapmamalarını istedik. Bununla ilgili yapabileceklerimizi araştırmaya başladık ve hayvan barınağı fikrini ortaya koyduk. Hızlı ve jet bir şekilde bunu hayata geçirdik. Artık itlaf edilmeden bakımları, aşıları ve kısırlaştırılmaları yapılarak, kayıt altına alınıp küpelendirildikten sonra doğal ortamlarına bırakılmaya başlandı. Mardin’i büyük bir ayıptan kurtardık. Buranın arazisi de hazineye aitti ve tahsisi için yine bakanlığa gidildi yine dil döküldü. Yine bir kısım köylü inşaatı bastı yapılmaması için direndi durdu. Bu çalışmayı yapmamızdan dolayı bir vekilimizde bizi alaya aldı. Ne diyelim “Vel hâsıl il kelam” siz hizmet yapmaya çalıştıkça birileri engel olmaya çalışır, alaya alır.
Belediyenin borç stokunda vergi borcu da büyük yekûn tutuyordu. Bütün araçlara, belediye arsalarına, taşınmazlarına amme alacakları tahsisi kanuna göre haciz konulmuştu. 1980’lerden hurdaya çıkarılan araçlar üzerinde ki bu haciz nedeniyle terkini yapılıp hurdaya ayrılamıyordu. Yine Ankaralara yolumuz düştü derdimizi anlattık. Bize takas müessesesini teklif ettiler. Var olan bir arsamızı onlara vergi borcumuz karşılığında verecektik. Ama arsa o dönem öyle kıymetlendi öyle kıymetlendi ki!!! 30 trilyon vergi borcumuzu kapatacak hale geldi. Bakan beyin imzası ile bu borç sayfasını da kapattık. Bütün belediye taşınır, taşınmazlar üzerinden hacizler kalktı. Hurdaya gidecek araçlar hurdaya gönderildi. Bizden önce satılan artık parseller hak sahiplerine devri gerçekleşti. Belediyenin ve vatandaşın önü açıldı. Ama birileri yine mutlu olmadı bu çözümden. Neymiş efendim sizde para çok sağa sola savuruyormuşuz. Aslında bizim ürettiğimiz olağanüstü çözümlere teşekkür edeceklerine bu şekli ile çalışma şevkimizi kırmaya çalışıyorlardı.
                  Seçim döneminde tapusu olmayan hemşerilerimiz bu sorunlarının çözümü için bizden destek talep etmişlerdi. Derken tapusu olmayanlar belediyeyi basıyor. “Tapularımızı ver!” diye.  Hoppala bu nerden çıktı biz tapu idaresi değiliz ki. Meseleyi tahkik ediyoruz, araştırıyoruz meğer 1987’de yapılan uygulama imar planına kimse uymadığı için inşaatına bitirenler belediyeden gelip yapı kullanım belgesi alamıyormuş. Çünkü vatandaşların aldıkları 5 katlık inşaat ruhsatına 7 veya 10 kat inşaat yapmışlar. Yani yasal prosedüre uymamışlar. Bu ara rektörlükten arıyorlar “üniversite inşaatlarına başladık bize imarımızı ve ruhsatlarımızı verin” diye. Bu sefer bunun çözümü için de koşturuyoruz. Şehir planlamacıları, mimarlar, teknik heyet ile 6 ay çalışıyoruz. Cevapları “hayırlı bir çalışma olacak ama dedikodusu çok olacak” diyorlar, olsun diyoruz. Ama üniversite kampüsünü de çalışmaya alacağımız için İl özel idaresinden geçirmemiz gereken bir imar plan kararı daha var. Orada da çoğunluk başka muhalif partiye mensup üyelerde. Oraya da gidiyoruz derdimizi anlatıyoruz zor bela kararı çıkarıyoruz. Daha sonra bizim meclisten de karar çıkarıyoruz. Askıya çıkarıyoruz kesinleşmesine 1 gün kala valilik idari yargıda dava açıyor. İdare mahkemesi 9 gün gibi jet bir hız ile yürütme durdurma kararı veriyor. Hoppala buradan yak. Derken o süreçte sıkıntılı ve sancılı geçiyor. Davayı açan zat-ı muhterem giderken bizi töhmet altında bırakacak sözler sarf ederek fitnenin ateşini çakıp gidiyor. Davayı açan zat-ı muhterem eski bir-iki siyasetçimiz ile olan takışmasından dolayı bu davayı açtığını öğreniyoruz. Ve biz bu eski siyasetçilerimizi ezdirmeme adına, zat-ı muhtereme direndikçe direniyoruz. Ama ne bu siyasetçilerimize ne de giden zat-ı muhtereme kendimizi kabul ettiremiyoruz. Eski siyasetçilerimiz ilerleyen aşamalarda bize karşı besledikleri duyguları yıllar sonra geçte olsa öğreniyoruz. Bizim siyasette bir daha olmamamız için ellerinden gelen gayreti sarf ediyorlar. Fakat biz yine de erdemli davranıyoruz onların binalarının tapularını almalarını sağlıyoruz. Artık dostlarımız, en yakınlarımızın ilerleyen aşamalarda ve tarihlerde, zat-ı muhteremin; bizi vurduğu, eleştirdiği yerden, onlarda oradan vuracağı bir malzeme oluyor. Biz milletin tapularını verelim, üniversitenin imar ve ruhsatını verelim diye çırpınırken birileri de bunun rant kavgasını bizim üzerimizden veriyordu. Yani birileri kazanırken, bize bedel ödemek düşüyordu. Biz yine de vatandaş tapusunu alsın diye uğraştık ve bu çalışmamızdan mütevellit beş bine yakın vatandaşta tapusunu aldı. Bizim bu çalışmamızın haklılığı, 5 yıl sonra ortaya çıktı. Çünkü hükümette bütün ülkede imar barışı projesini uygulamaya geçirdi. Demek ki yapılan yanlış bir iş yokmuş. Yapılan işi sekteye uğratıp buradan bizi vurmak isteyenler varmış. Muhalefet işte. Siyasetin doğasında olan bir şey. Kâr hanemizde kalan ise zat- muhteremin atfı cürmü mukabilinde ki sözleri kalıyor.  Ayrıca kendileri için zat-ı muhterem ile kavga ettiğimiz, bedel ödediğimiz siyasetçi dostlarımızın, arkadaşlarımızın bize karşı vefasız duyguları kaldı. (Devamı var…..)
 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.