ELEKTİRK
Mehmet Beşir Ayanoğlu
Köşe Yazarı
Mehmet Beşir Ayanoğlu
 

MARDİNSPOR EFSANE KALECİSİ HALİT ÖNSEN

  1983’lerde askeri darbe günlerinden yeni çıkılmış, siyaset alanı muhasaralı olduğu için  herkes sosyal, kültürel ve spor aktivitelerine yönelmişti. O tarihlerde Mardinli hemşerilerimizin en büyük sosyal faaliyeti Mardinspor maçlarına gitmekti. Vatandaşımızın daha sit alanında ikamet ettiği ve nüfusun 40 binlerde olduğu yıllardı. Tabi gençliğe yeni adım atan bizim gibi çocuk-gençler içinde futbol vazgeçilmezlerimizdendi.  Futbol, futbolcu, stadyum, kale, krampon, galibiyet, mağlubiyet Mardinspor kelimeleri bizim ad soyadımız gibi içselleştirdiğimiz kavramlardı. Bütün futbolcuların isimlerini ezbere bilirdik.  Ortaokulun ilk yıllarındaydı. Kayacan Sitesinde oturuyorduk. Okula yürüyerek gider gelirdik arkadaşlarla. Bir gün öğlen vakitlerinde okula giderken Mardinspor kalecisi Halit’i tam dolmuşa binerken gördük. Arkadaşlarla birbirimize,  “-oğlum bak Halit kaleci” diye söylenmeye başladık. Bir dünya devini görmüş gibiydik.  Sahada göründüğünden daha uzun ve ince yapısı vardı. Kıvırcık sarı saçlarıyla sempatikliğini hemen belli ediyordu. Mardinspor bir hafta kendi sahasında bir hafta deplasmanda maç oynardı o dönemlerde. Maça gittiğimizde açık tribünde maçları izlerdik. Kapalı tribün daha pahalı olduğu için açık tribün tercih sebebimizdi. Ayrıca açık tribünde maçı daha net izleyebiliyorduk. Sanki sahanın içindeymişiz gibi. Futbolculara ve yan hakeme yakındık. Yan hakemin Mardinspor’u mağdur edecek bayrak kaldırma imkanı olmazdı çünkü anında taraftar tepkisi gelirdi. Bu nedenle açık tribün tarafındaki yan hakemin işi kolay değildi.  Maçta en çok santraforlara ve defans oyuncularına iş düşerdi. Tabi Kaleci Halit’e de büyük iş düşüyordu.  Galip olduğumuz maçlarda maçın sonlarına doğru rakip takımın gollük atakları ve vuruşları top kaleci Halit’in ellerinde adeta eriyordu. Kale üst köşelerinden kurtardığı toplarla; hop oturtup, hop kaldırırdı  bizi. Rakip takım gol atacak gibi ataklarda bulunurken biz taraftarlar da Mardinspor gol yiyecek korkusu içerisindeyken, kaleci Halit kurtarışıyla rakip takımla adeta dalga geçer gibi kalede devleşiyordu.  Rahmetli Halit Ösen 1958 İstanbul doğumluydu. Futbol sevdası ikamet ettiği Fatih Karagümrük’te başlamıştı. Babası top oynamasına karşı çıkmasına rağmen onu vazgeçiremedi.  Lise tahsilinden sonra futbolu tercih ederek yoluna devam etti.  1982’de Mardinspor’a transfer olduğunda daha 24 yaşındaydı. 1986 yılına kadar Mardinspor’da oynadı.  Çocuklarından biri Mardin doğumlu olduğu için Mardinle gönül bağları devam ediyor.  1982-1986 Mardinspor futbol yaşantısında çok efsane isimlerle futbol oynadı; Küçük Ayhan, Büyük Ayhan, Eyyüp, Selahattin, Şaban, Hasan, Mehmet Çardak bunlar bazılarıydı.  Halit kaleci ilk Mardin’e geldiğinde sit alanında bir ev tutar ve ailesini oraya yerleştirir. Tabi ilk defa tarihi bir evde oturdukları için uyum göstermezler buraya. Çünkü mutfak ve lavabo evin dışında olduğu için eşi ve küçük çocuğu zorluk yaşar. Bu sebeple başka eve taşınırlar. Taşındıkları yeni yere de ev sahipleri onlara ilgi ve alaka gösterirler. Bu nedenle Mardinliler, Halit kaleci ve ailesi için vefa örneğidir. Oturdukları her evde ilgi alaka ve yakınlık görürler. Mardinspor’da oynadığı yıllarda çok ilginç olaylar yaşamıştı.  Mardinspor taraftarları bilir. Bölgede en zorlu ve en sorunlu rakibimiz Diyarbakırspor olmuştur. Diyarbakırspor ile her Mardin stadında oynayışımızda; 1-0 veya 2-1 galip gelmişizdir. Diyarbakır’daki müsabakadaysa  Mardinspor’umuz hep sorunlar yaşamıştır. Diyarbakır’da Diyarbakırspor ile bir futbol maçında, maç sonrası Kaleci Halit ve diğer futbolcularımız çok kötü dayak yerler. Kaleci Halit iyi kurtarışlar yaptı diye bayağı tekmelenir ve hırpalanır. O günleri ailesi ve takım arkadaşları hala tebessümle anlatırlar.  Yine bir kış ayında doğu bölgesinde müsabaka maçına giderlerken, Bayburt ilinde bulunan “Kop Geçidi” taraflarında kar yolu kapatması üzerine, yolda uzun bir süre mahsur kalırlar. Uzun uğraşı sonucu kendilerine ulaşılabilir. O zamanlar futbolculardan Kemal güçlü fiziği ile karlı yolları aşar ve bir bekçi kulübesine ulaşır. Kulübedeki görevliler durumu telsiz ile jandarmaya bildirir ve öylece kurtarılırlar.  Kaleci Halit ve diğer Mardinspor’lu oyuncuların o dönemde ki onurla oynadıkları maç, Trabzonspor ile oynanan kupa maçıydı. Trabzonspor’un efsane oyuncuları kaleci Şenol ve diğer oyuncular karşısında çok şahane bir oyun sergilemişlerdi.  O futbol maçını izlemek için gece yarısından tribün önünde nöbet bekleyip sabahın erken ışıklarıyla stada girmişti Mardinspor taraftarları.  O tarihlerde futbol transfer piyasasında “satışta kalmak” yani kulüp iyi ücret veriyorsa tekrar takımında kalıp başka bir kulübe transfer olmamaya denirdi. İşte kaleci Halit’te bu uygulama ile ve Mardin’i de çok sevdiğinden uzun yıllar Mardinspor’da oynadı. Futbol hayatında hep kaleyi koruduğu için bir çok defa sakatlanır. Sert şutları kurtarırken hemen hemen bütün sağ ve sol el parmakları ve dirsekleri kırılmıştı. Bu kadar el ve dirsek kırığı kendisini  korkutuyordu çünkü hayatını futbol oynayarak idame ettiriyordu.  Kaleci Halit’in dünyaya bakışı ve yorumlayışında da bir felsefik bakış vardı. İnsanın gölgesi, geçmişi ve acıları hep kendisiyle gelir ve gidilen yerde kader insanı bekleyen bir yazgıydı ona göre.  Futbol anlayışında kaleciler; bir gizem oyuncusudur. Son savunma hattı, kalenin bir koruyucusundan daha çok bir rüyanın, hayalin koruyucusudur.  Kalecilik bir sanattır, sahnesi ise sahadır. Sahadaki devasa kurtarışlarla sanat icra etmektedirler.  Futbol müsabakaları’nda teknik adamlar genellikle 3-5-2 veya 4-4-2 şeklinde oyunlarını kurgulayarak rakip takımı yenmeye çalışırlar. Fakat burada kaleciden hiçbir şekilde bahsedilmemektedir. Sanki kaleci yokmuş gibi hareket ederler. Fakat bütün futbol maçlarında futbolcuların ve teknik adamların tek bir hedefi vardır dikdörtgen kaleyi koruyan kaleciyi avlamak ona gol atabilmektir.  Teknik adamlar uzun süren çalışmalarında hep maçı galip bitirmek için çalışırken stoper, orta saha, santrafor, sol açık, sağ açık, sol bek, sağ bek nasıl oynamaları gerektiği ile ilgili çok sıkı kurallar manzumesi ortaya koyarlarken,  kalecinin sadece dikdörtgen kaleyi koruduğunu düşünerek öylece hareket ederler. Fakat işin aslında en önemli oyun mevki kale mevkisidir çünkü maç kaleye atılan gollerle veya kalenin iyi korunmasıyla kazanılır. İşte böyle bir felsefe içerisinde kendini yetiştirmiştir kaleci Halit. Halit kaleci, bütün kalecilerin taşıdığı özellikler gibi o da çok sabırsız bir kişiliğe sahip. Deli dolu, sinirli ve haksızlığa tahammül edemeyen bir yapısı vardı.  Aslında futbolcular; oyun, antrenman, galibiyet, sevinç, başarı, mağlubiyet, hüzün duygularını meslekleri icabı çok yaşadıkları için aynı zamanda çocuksu ruhları ile hayatlarını idame ettirirler.  Ticareti, alışverişi, para kazanmayı pek beceremezler. Tek hedefleri var takımlarını galip getirmek. Bu sebeple alkışlanmaya, sevilmeye, beğenilmeye ve takdir edilmeye alışkındırlar.  Futbol yaşamı sonrası Kaleci Halit ticarete atılır. Ancak birlikte ticaret yaptıkları onu üzer. 99 depremi sonrasında ki ekonomik kriz onun  bir travma yaşamasına sebep olur. Bu dönemde hayata küser. Arkadaşları ve dostlarının girişimiyle antrenörlük eğitimi alır ve  1995 yılında antrenör olur. Antrenörlerin haklarını savunan İstanbul Tüfad derneğini kurar ve başkanlığını yürütür.  Futbol serüveni: 1973 Fenerbahçe Junior 1975-77 İncirlispor 1978-79 Gedikpaşaspor 1979 Konyaspor  1981 Kocaelispor  1982 Mardin (ilk kiralık) 1983-84-85-86 Mardinspor  1987-88 Kayserispor  1989 -90 Sökespor  1992 Yücespor 1993 Zonguldakspor’da devam eder.  Zonguldak’da oynarken bir maçta kafasına gelen bir darbeyle beyin sarsıntısı geçirdi. Şakak kemiği kırılır, kör olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Bu sebeple İstanbul’a dönüp tedavi olmak zorunda kalır. Tedaviden sonra futbol hayatına son vermeye karar verir. Böylece çok sevdiği futbol yaşamına nokta koyar.  2018 yılında amansız bir hastalık yakalanır ve 2019 yılında gözlerini hayata kapar. Arkasında nice başarılar güzellikler bırakarak ayrılır bu dünyadan. Kaleci Halit o dönemde Mardinspor’da futbol oynayan diğer oyuncular gibi Mardinli gençler üzerinde derin izler bırakır. Rol model olur. Futbol oynamak isteyen, futbolcu olan Mardinli gençler o dönemde ki efsane oyuncuları ve kaleci Halit’i örnek alırlar.  Kendisine Allah’tan rahmet ailesine ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Bu yazının hazırlamasında desteği olan eşi Suzan hanımefendiye ve bizi Mardinspor efsaneleriyle tanıştıran bir araya getiren Mardinspor sevdalısı İzmirde ikamet eden Kadir Aktar kardeşimize çok teşekkür ediyorum. 
Ekleme Tarihi: 28 Aralık 2022 - Çarşamba

MARDİNSPOR EFSANE KALECİSİ HALİT ÖNSEN

 

1983’lerde askeri darbe günlerinden yeni çıkılmış, siyaset alanı muhasaralı olduğu için 
herkes sosyal, kültürel ve spor aktivitelerine yönelmişti. O tarihlerde Mardinli hemşerilerimizin en büyük sosyal faaliyeti Mardinspor maçlarına gitmekti. Vatandaşımızın daha sit alanında ikamet ettiği ve nüfusun 40 binlerde olduğu yıllardı. Tabi gençliğe yeni adım atan bizim gibi çocuk-gençler içinde futbol vazgeçilmezlerimizdendi. 
Futbol, futbolcu, stadyum, kale, krampon, galibiyet, mağlubiyet Mardinspor kelimeleri bizim ad soyadımız gibi içselleştirdiğimiz kavramlardı. Bütün futbolcuların isimlerini ezbere bilirdik. 

Ortaokulun ilk yıllarındaydı. Kayacan Sitesinde oturuyorduk. Okula yürüyerek gider gelirdik arkadaşlarla.
Bir gün öğlen vakitlerinde okula giderken Mardinspor kalecisi Halit’i tam dolmuşa binerken gördük. Arkadaşlarla birbirimize, 
“-oğlum bak Halit kaleci” diye söylenmeye başladık. Bir dünya devini görmüş gibiydik. 
Sahada göründüğünden daha uzun ve ince yapısı vardı. Kıvırcık sarı saçlarıyla sempatikliğini hemen belli ediyordu.

Mardinspor bir hafta kendi sahasında bir hafta deplasmanda maç oynardı o dönemlerde.
Maça gittiğimizde açık tribünde maçları izlerdik. Kapalı tribün daha pahalı olduğu için açık tribün tercih sebebimizdi. Ayrıca açık tribünde maçı daha net izleyebiliyorduk. Sanki sahanın içindeymişiz gibi. Futbolculara ve yan hakeme yakındık. Yan hakemin Mardinspor’u mağdur edecek bayrak kaldırma imkanı olmazdı çünkü anında taraftar tepkisi gelirdi. Bu nedenle açık tribün tarafındaki yan hakemin işi kolay değildi. 

Maçta en çok santraforlara ve defans oyuncularına iş düşerdi. Tabi Kaleci Halit’e de büyük iş düşüyordu. 
Galip olduğumuz maçlarda maçın sonlarına doğru rakip takımın gollük atakları ve vuruşları top kaleci Halit’in ellerinde adeta eriyordu. Kale üst köşelerinden kurtardığı toplarla; hop oturtup, hop kaldırırdı  bizi. Rakip takım gol atacak gibi ataklarda bulunurken biz taraftarlar da Mardinspor gol yiyecek korkusu içerisindeyken, kaleci Halit kurtarışıyla rakip takımla adeta dalga geçer gibi kalede devleşiyordu. 

Rahmetli Halit Ösen 1958 İstanbul doğumluydu. Futbol sevdası ikamet ettiği Fatih Karagümrük’te başlamıştı. Babası top oynamasına karşı çıkmasına rağmen onu vazgeçiremedi.  Lise tahsilinden sonra futbolu tercih ederek yoluna devam etti. 
1982’de Mardinspor’a transfer olduğunda daha 24 yaşındaydı. 1986 yılına kadar Mardinspor’da oynadı. 
Çocuklarından biri Mardin doğumlu olduğu için Mardinle gönül bağları devam ediyor. 

1982-1986 Mardinspor futbol yaşantısında çok efsane isimlerle futbol oynadı;
Küçük Ayhan, Büyük Ayhan, Eyyüp, Selahattin, Şaban, Hasan, Mehmet Çardak bunlar bazılarıydı. 

Halit kaleci ilk Mardin’e geldiğinde sit alanında bir ev tutar ve ailesini oraya yerleştirir. Tabi ilk defa tarihi bir evde oturdukları için uyum göstermezler buraya. Çünkü mutfak ve lavabo evin dışında olduğu için eşi ve küçük çocuğu zorluk yaşar. Bu sebeple başka eve taşınırlar. Taşındıkları yeni yere de ev sahipleri onlara ilgi ve alaka gösterirler. Bu nedenle Mardinliler, Halit kaleci ve ailesi için vefa örneğidir. Oturdukları her evde ilgi alaka ve yakınlık görürler.

Mardinspor’da oynadığı yıllarda çok ilginç olaylar yaşamıştı. 
Mardinspor taraftarları bilir. Bölgede en zorlu ve en sorunlu rakibimiz Diyarbakırspor olmuştur.
Diyarbakırspor ile her Mardin stadında oynayışımızda; 1-0 veya 2-1 galip gelmişizdir. Diyarbakır’daki müsabakadaysa  Mardinspor’umuz hep sorunlar yaşamıştır.
Diyarbakır’da Diyarbakırspor ile bir futbol maçında, maç sonrası Kaleci Halit ve diğer futbolcularımız çok kötü dayak yerler. Kaleci Halit iyi kurtarışlar yaptı diye bayağı tekmelenir ve hırpalanır. O günleri ailesi ve takım arkadaşları hala tebessümle anlatırlar. 
Yine bir kış ayında doğu bölgesinde müsabaka maçına giderlerken, Bayburt ilinde bulunan “Kop Geçidi” taraflarında kar yolu kapatması üzerine, yolda uzun bir süre mahsur kalırlar. Uzun uğraşı sonucu kendilerine ulaşılabilir. O zamanlar futbolculardan Kemal güçlü fiziği ile karlı yolları aşar ve bir bekçi kulübesine ulaşır. Kulübedeki görevliler durumu telsiz ile jandarmaya bildirir ve öylece kurtarılırlar. 

Kaleci Halit ve diğer Mardinspor’lu oyuncuların o dönemde ki onurla oynadıkları maç, Trabzonspor ile oynanan kupa maçıydı. Trabzonspor’un efsane oyuncuları kaleci Şenol ve diğer oyuncular karşısında çok şahane bir oyun sergilemişlerdi. 
O futbol maçını izlemek için gece yarısından tribün önünde nöbet bekleyip sabahın erken ışıklarıyla stada girmişti Mardinspor taraftarları. 
O tarihlerde futbol transfer piyasasında “satışta kalmak” yani kulüp iyi ücret veriyorsa tekrar takımında kalıp başka bir kulübe transfer olmamaya denirdi. İşte kaleci Halit’te bu uygulama ile ve Mardin’i de çok sevdiğinden uzun yıllar Mardinspor’da oynadı.

Futbol hayatında hep kaleyi koruduğu için bir çok defa sakatlanır. Sert şutları kurtarırken hemen hemen bütün sağ ve sol el parmakları ve dirsekleri kırılmıştı. Bu kadar el ve dirsek kırığı kendisini  korkutuyordu çünkü hayatını futbol oynayarak idame ettiriyordu. 

Kaleci Halit’in dünyaya bakışı ve yorumlayışında da bir felsefik bakış vardı. İnsanın gölgesi, geçmişi ve acıları hep kendisiyle gelir ve gidilen yerde kader insanı bekleyen bir yazgıydı ona göre. 
Futbol anlayışında kaleciler; bir gizem oyuncusudur. Son savunma hattı, kalenin bir koruyucusundan daha çok bir rüyanın, hayalin koruyucusudur. 
Kalecilik bir sanattır, sahnesi ise sahadır. Sahadaki devasa kurtarışlarla sanat icra etmektedirler. 

Futbol müsabakaları’nda teknik adamlar genellikle 3-5-2 veya 4-4-2 şeklinde oyunlarını kurgulayarak rakip takımı yenmeye çalışırlar. Fakat burada kaleciden hiçbir şekilde bahsedilmemektedir. Sanki kaleci yokmuş gibi hareket ederler. Fakat bütün futbol maçlarında futbolcuların ve teknik adamların tek bir hedefi vardır dikdörtgen kaleyi koruyan kaleciyi avlamak ona gol atabilmektir. 
Teknik adamlar uzun süren çalışmalarında hep maçı galip bitirmek için çalışırken stoper, orta saha, santrafor, sol açık, sağ açık, sol bek, sağ bek nasıl oynamaları gerektiği ile ilgili çok sıkı kurallar manzumesi ortaya koyarlarken,  kalecinin sadece dikdörtgen kaleyi koruduğunu düşünerek öylece hareket ederler. Fakat işin aslında en önemli oyun mevki kale mevkisidir çünkü maç kaleye atılan gollerle veya kalenin iyi korunmasıyla kazanılır. İşte böyle bir felsefe içerisinde kendini yetiştirmiştir kaleci Halit.

Halit kaleci, bütün kalecilerin taşıdığı özellikler gibi o da çok sabırsız bir kişiliğe sahip. Deli dolu, sinirli ve haksızlığa tahammül edemeyen bir yapısı vardı. 
Aslında futbolcular; oyun, antrenman, galibiyet, sevinç, başarı, mağlubiyet, hüzün duygularını meslekleri icabı çok yaşadıkları için aynı zamanda çocuksu ruhları ile hayatlarını idame ettirirler. 
Ticareti, alışverişi, para kazanmayı pek beceremezler. Tek hedefleri var takımlarını galip getirmek. Bu sebeple alkışlanmaya, sevilmeye, beğenilmeye ve takdir edilmeye alışkındırlar. 
Futbol yaşamı sonrası Kaleci Halit ticarete atılır. Ancak birlikte ticaret yaptıkları onu üzer. 99 depremi sonrasında ki ekonomik kriz onun 
bir travma yaşamasına sebep olur. Bu dönemde hayata küser. Arkadaşları ve dostlarının girişimiyle antrenörlük eğitimi alır ve  1995 yılında antrenör olur. Antrenörlerin haklarını savunan İstanbul Tüfad derneğini kurar ve başkanlığını yürütür. 

Futbol serüveni:
1973 Fenerbahçe Junior
1975-77 İncirlispor
1978-79 Gedikpaşaspor
1979 Konyaspor 
1981 Kocaelispor 
1982 Mardin (ilk kiralık)
1983-84-85-86 Mardinspor 
1987-88 Kayserispor 
1989 -90 Sökespor 
1992 Yücespor
1993 Zonguldakspor’da devam eder. 
Zonguldak’da oynarken bir maçta kafasına gelen bir darbeyle beyin sarsıntısı geçirdi. Şakak kemiği kırılır, kör olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Bu sebeple İstanbul’a dönüp tedavi olmak zorunda kalır. Tedaviden sonra futbol hayatına son vermeye karar verir. Böylece çok sevdiği futbol yaşamına nokta koyar. 
2018 yılında amansız bir hastalık yakalanır ve 2019 yılında gözlerini hayata kapar. Arkasında nice başarılar güzellikler bırakarak ayrılır bu dünyadan.
Kaleci Halit o dönemde Mardinspor’da futbol oynayan diğer oyuncular gibi Mardinli gençler üzerinde derin izler bırakır. Rol model olur. Futbol oynamak isteyen, futbolcu olan Mardinli gençler o dönemde ki efsane oyuncuları ve kaleci Halit’i örnek alırlar. 
Kendisine Allah’tan rahmet ailesine ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum.
Bu yazının hazırlamasında desteği olan eşi Suzan hanımefendiye ve bizi Mardinspor efsaneleriyle tanıştıran bir araya getiren Mardinspor sevdalısı İzmirde ikamet eden Kadir Aktar kardeşimize çok teşekkür ediyorum. 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.