Gazzeli, Filistinli kardeşlerimize dua etmek ve onların yalnız olmadıklarını hatırlatmak için Elazığ'da 12 ilin katılımıyla Büyük Gazze Yürüyüşü ve Mitingi düzenlendi.
Mardin olarak bu mitinge en üst düzeyde katılmak için bir ay süren heyecanlı bir çalışmanın içine girmiştik. Bu önemli ve anlamlı etkinliği halka duyurmak ve büyük katılım sağlamak için sosyal medya hesaplarımızda, yerel basında, billboardlarda, radyolarda ve hatta cuma hutbesinde Elazığ'da yapılacak olan miting için duyurular yaptık. Bu kutlu yolculuğa çıkmak için büyük efor sarf ettik.
Nihayet o gün gelip çatmıştı. Sabahın erken saatlerinden itibaren konvoyun hareket edeceği 15 Temmuz Demokrasi ve Şehitler Parkındaydık. Araçlarımız yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. İnsanlarda hakeza. Meydanda tatlı bir telaş ve heyecan vardı. Telefonlar durmuyor, herkes bir şeyler için arıyordu. Büyük bir çalışmanın ardından nihayet araçlarımız Elazığ'a doğru yola çıkmıştı. Tâbii ki Sefer Duamızıda unutmamıştık.
İlk molada tüm araçları tek tek dolaşarak, insanların ruh halini görmek istemiştim. Herkeste bir heyecan vardı. Sanki Elazığ'a değilde Gazze'ye doğru yol alıyorduk. Bu heyecandan olacak ki Elazığ'a kadar konvoy düzenini sağlayamadık. Araçlarımız sanki yerde değil havada uçuyordu. Her araçtan dalgalanan Filistin bayrağı bize ayrı bir maneviyat ve huzur katıyordu.
Ve nihayet Elazığ'a giriş yapılıyor. Elazığ Asri Mezarlıktan sonra siren sesleri ile tekbir sesleri birbirine karışıyor, cadde kenarındaki gençler ellerinde ki Filistin bayraklarıyla bizleri araçları park edeceğimiz yere doğru yönlendiriyordu. Araçlardan iniyoruz. Herkeste ayrı bir heyecan. Önde tevhid bayrağı ve tekbirler getirerek tüm illerin buluşacağı alana doğru ilerliyoruz.
Sanki yer gök Filistin bayrağının renkleriyle boyanmıştı. O gün 30 bin insan alanda Filistinliydi, Gazzeliydi. Elazığ'da nefesler tutulmuş, kalpler Gazze ve Filistin için atıyordu. Her taraf tekbir sesleriyle yankılanıyordu. İnsanlar adeta sel olmuş, Elazığ caddelerinde akıp gidiyordu. Her tarafta insan seli akıyorken, Elazığ caddeleri, sokakları belki de ilk defa böyle bir kalabalığa şahitlik ediyordu.
İnsanlar sanki Gazze'de, Filistin'de yürüyor gibiydi. Heyecanları gözlerinden okunuyordu. Herkes bir cihat şuuruyla hareket ediyordu. Atılan her adımda, alınan her nefeste dualar ediliyor, o ana melekler sanki tanıklık ediyordu. Toprağı atsan yere düşmez derler ya işte Elazığ meydanları adeta o anı yaşıyordu.
Bu kadar kalabalık alandayken gökten bardaktan boşalırcasına yağan yağmur yine insanları Gazze sevdasından yıldırmadı. Herkesin dilinde şu cümleler dökülüyordu;
- "Kardeşlerimiz bombalar altındayken üzerimize biraz yağmur yağmış da ne olmuş." demeleri insanlar Gazze için Filistin için nasıl da dertli olduğunu gösteriyordu. Yağmurla birlikte adeta insan seli, yağmur seli ve gözyaşı birbirine karışıyordu. İliklerine kadar ıslanan insanların hiçbir şey yokmuş gibi hareket etmeleri, belki de bugüne kadar Gazze'de, Filistin'de yanan ateşin bir nebze olsun sönmesinin bir ifadesiydi.
O meydanı terk etmek gerçekten çok zor oldu. Programda yapılan konuşmaların, edilen duaların ve yükselen tekbirlerin yerine meydan adeta bir sessizliğe bürünmüştü. Dönüşler, ayrılıklar hüzünlüdür. Elazığ yalnızlaşmıştı. Ama Filistin ve Gazze kadar yalnız değildi.
‘’Allah’ım! Bizlere hür ve özgür Filistin'de Mescid-i Aksa’da iki rekat şükür namazı kılmayı nasip eyle.’’