“Annesi, küçük bebeğinin dışında eline bir şey almasına izin vermeden sadece yedek çamaşırları olduğu poşeti alarak evden çıktılar.
Yattıkları yatak, yastıkları, başuçlarında ki fotoğrafı bile alamadılar. Ailenin, aile albümündeki hatıra fotoğraflar olduğu gibi gardıropta kalmıştı. Anneniz ve diğer kardeşinizle birlikte evi terk ediyorsunuz. Artık yattığınız yatağa bir daha yatamayacağınızı düşünüyorsunuz. Gözleriniz buğulanıyor. Ağlıyorsunuz. Boynu bükük bir şekilde dönüp evinize tekrar tekrar bakıyorsunuz.
“Neden Anne gidiyoruz? “ sorusuna Anneniz buğulu gözlerle bir bakışla cevaplandırılıyor. Babanız üç aydır zaten cephede. Ne olduğu meçhul.
“Anne! Babamda gelecek mi?” sorusuna sadece “Evet yavrum arkamızdan o da gelecek” şeklinde kaçamak cevap ile teselli edilmeye çalışılıyorsunuz.
Bir elinizde bebek, diğer eliniz annenizin sıcak eline yapışmış bir şekilde yürüyorsunuz. Belirsizliğe, dertlere, kederlere ve imkânsızlıklara yol alıyorsunuz.
Yürürken aklınız evinizde. Acaba tekrar avluda eski arkadaşlarımla oyun oynayabilecek miyim? Komşu kızımız Âmine o’ da oyuna bebeğini alıp gelebilecek mi? Ya da kardeşim Ali, komşu oğlu ile top oynarken yine topu patladığında arkadaşı ile kavga edecek mi? Akşam annem humuslu yemek yaptığında onu sıcak yiyebilecek miyim? Yatağıma uzanırken babam yine saçlarımı okşayarak bana yarıda kalan öykümü anlatacak mı?
Bütün bunları düşünürken yıllar sonra bu soruları boşuna düşündüğünüzü ve artık o eve, mahalleye ve şehre dönemeyeceğinizi çok sonra anlayacaksınız.
Geride kalan ve anlatılmayan yarım öykü bir daha hiç anlatılmayacağını onun bir hayal olarak, bir anı olarak çok sonraları anlayacaktı.
Yattığı yerde babasının saçlarının okşamasını bir anı olarak acı bir şekilde anlayacaktı.
Yattığı yatak, yanı başındaki fotoğraf, gardıroptaki aile albümü bir daha hiçbir şekilde eline geçmeyecekti. Belki de o aile albümünü almak için çok uğraşmıştı fakat annesi geri döneriz diye almaya izin vermemişti.
Evlerinin mahalle savaşlarında mevzi olacağını ve yıkılıp, yakılacağını nerden bilebilirdi ki?
Evin yıkılması ile birlikte küçük kızın bütün anıları, evde yaşanan bütün hislerin de yıkıldığını çok yıllar sonra anlayacaktı ve savaşlara hep isyan edecekti…..
Geride bıraktıkları eşyaları için az mı kardeşi Ali ile kavga etmişti. Ama işte hiç birini almadan hattın üst tarafına Mardin’e doğru bütün mahalleli komşuları ile yürüyorlardı. Sanki kıyamet kopmuştu ’da bütün mahalle sakinleri yola çıkmıştı. “
Evet, savaşın sadece ufak bir kesitindeki küçük kızın bir parça yaşadığı acılar bile ne kadar tahripkar ve yıkıcı olduğu gerçeği önümüzdedir. Ve maalesef Suriye’de yıllarca bu dram devam ediyor.
Bu savaşın sona ermesi ve kardeş kanının akmasının bitmesini temenni ediyoruz.
Kimse ölmesin artık. İnsanlar evine yurduna dönsün artık. Acıları bitsin artık…