Yine bir seçim sürecine giriyoruz. Aday adayların durumu, mevcutların icraatları, yaptıkları yapamadıkları ve eleştirdikleri konular hepsi kamuoyunun gündemine gelecek.
Yüzyıllık cumhuriyet döneminde sayısız seçim yapıldı ve sayısız aday adayı siyasette kendilerine yer bulmaya çalıştı.
Bütün bunlar demokratik hayatın gereğidir.
Ülke sınırları içerisinde seçme ve seçilme hakkı olan her vatandaş kuşkusuz aday olma ve seçilme hakkına sahiptir.
Bütün bu anlatılanlar çerçevesinde aday olmak isteyenlere ve siyasetle iştigal edenlere şunu sormak gerekir.
Aday olursanız Mardin için ne yapacaksınız….?
Uygulanabilirliği olan projeleriniz nelerdir?
İstihdamı artıran, işsizlik belasını ortadan kaldıran, teşebbüs ruhunu canlandıran projeleriniz neler…?
İcraatlarınızı gerçekleştirecek kaynağı nasıl ve nerden bulacaksınız…?
Kuşkusuz her aday adayının bu konuda anlatacağı bir sürü öyküsü vardır. Ama burada önemli olan realist ve halkın beklediği hizmetler için bir plan ve programın yapılmasıdır.
“Kervan Yolda Düzülür” söylemine veyahut sonra bakarız anlayışına artık kimse ikna ve tatmin olmaz….!
Seçildikten sonra Ankara’da hangi konular için hangi bakanlığın hangi bürokrasinin kapısını çalacağınızı şimdiden alenileştirmeniz gerekiyor ki, seçmen ona göre size oy versin. Ayrıca oraya gittikten sonra patinaj yapılmaması için bu gereklidir.
Bütün bunlar yazmamın sebebi; Mardinli hemşerilerimizin siyasette vaat edilenlerle ilgili artık tahammülü kalmadığını ve boş vaatlere karının tok olduğunu ifade etmek içindir.
Son yıllarda siyasette boy gösteren ve halen siyasette aktif olan bir kısım siyasetçilere de toplumda çok ciddi itirazların bulunduğu ve toplum nezdinde itibarlarının olmadığını ifade etmek gerekir.
Siyaset hizmet üretme alanıdır, iyilik yapma sanatıdır. İnsanların gönlünü kazanma mecrasıdır. Ama son yıllarda Mardin siyasetinde özellikle
bir tıkanmaya şahitlik etmekteyiz.
Mardin’de ki bir kısım STK’lar, bir kısım siyasi aktörlerin adaylıklarında ısrar çabası, bazı siyasetçilerin “para faktörünü” kullanması, vaat edilenlerle ilgili geri dönüşümünün olmaması maalesef siyaseti kilitlemiştir.
Hemşerilerimizin siyasete ve siyasilere umutlarının kalmadığını görmekteyiz.
Siyasetteki bu kilitlenmeyi yine
Mardinli hemşerilerimizin cesaretli,
ferasetli ve basiretli tutumu açacaktır.
Burada şunu ifade etmek gerekir; mevcut siyasi aktörlerden vatandaşın bir bıkkınlığı ve kızgınlığı olduğu açıktır.
Siyasetin kendini yenilemesinin önünü yine mevcut siyasi aktörler engel olmaktadır.
Bir kısım siyasetçiler kendilerini bulunmaz hint kumaşı zannetmektedir. Bu minvalden hareket ettiklerinden tabandan gelen değişim talebini anlayamamakta ve yetişen yeni siyasi aktörlerin iş başına gelmelerinin önüne set ve bariyer çekmektedir.
“Biz olmazsak olmaz” felsefesinden hareket ediyorlar. Bu yazdıklarım teşkilat dahil bazı siyasetçiler için dahildir.
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi siyasette icraat; farzdır. Çünkü vatandaş sorunlarına çözüm üretilmesi için sandık başına gider ve seçimini yapar.
Seçilen siyasi aktör, seçilme gayesi çerçevesinde icraatını ortaya koyar. Bu icraatan memnun olmayanlar eleştiri hakkını kullanır, tenkitte bulunur. İcraat sahibi de bu eleştiri ve tenkide reddiye ve cevap hakkını kullanacaktır.
Ama son yıllarda ki Mardin siyasetinde bu ilkelerin hiç birinin işlemediğini görmekteyiz.
Mardin demokrasisi iyi yolda değildir……!
Bu yazdıklarımdan hareketle herkes iktidar cenahına yüklenmesin. İktidar mutlak eleştirilir ama muhalefette durum daha iç karartıcı.
Muhalefetteki milletvekili isimlerini bilmeyen yüzbinlerce Mardinli hemşerimiz var. Muhalefete mensup siyasetçiler de sadece ideolojiye dayalı siyaset yapmaktadır.
Halkın günlük sıkıntılarını ifade eden, eksiklikleri gündeme taşıyan, çözüm odaklı öneriler ortaya koyan bir siyasi çizgi takip edemediler.
Bunu yapamadılar ve Mardin siyasetinin tıkanmasına onların da katkısı oldu. Çünkü icraattan kaynaklanan meşru eleştiri ve tenkit hakkını demokratik çerçevede kullanmadılar/kullanamadılar……
Sadece “idari özerklik”, “tutsaklara özgürlük”, “tecrit kalksın” “İmralı’ya özgürlük” söylemleriyle gün geçirdiler. Halbuki yeni bir üslup ile Mardin siyasetine bir canlılık katabilirlerdi. Ama o cenah halen kendini Türkiye siyasetinin bir parçası olarak görmediği gibi buna ilişkin de bir endişelerinin de olmadığını görüyoruz. Bu nedenle tıkanmanın ana ekseni kendi siyasi anlayışları olduğunun farkında bile değildirler. Acı ama gerçek bu……!
Yeni bir siyasetin arefesinde olduğumuz bu günlerde biz Mardinli vatandaşlar olarak; icraatın farz, eleştirinin hak, tenkidin vacip olduğu bir anlayıştan hareket edersek, siyasete yeni bir tarz kazandıracağımızı ifade etmek isterim.
Böyle bir anlayış kilitli siyasetin kilidinin açılmasına da vesile olacaktır. Ayrıca yeni siyasi aktörlerin de önünü açacağı gibi siyasetin aynı zamanda bir hüner, yetenek ve beceri işi olduğu da ortaya çıkacaktır.
Toplumun sürdürülebilir kalkınma noktasında kendini geliştirmesi ve gelecek kuşaklara daha güzel bir Mardin için şimdi değişim zamanı.
Saidi Nursi’nin deyimiyle; Eski hal muhal ya yeni hal ya izmihlal…..