Bir önceki yazımda sizlere Mardin'i anlatırken onu anlamlı ve önemli kılan yemek kültüründen bahsetmiştim. Özellikle annelerimizin o hünerli elleriyle yoğrulan ve çok meşakkatli olan çiğ köftenin yapılışından, yakın komşulara yapılan ikramlardan kıssalar anlatmıştım.
Bugünkü yazımda ise sizlere geçmişte kadim Mardin'de var olan esnaf kültüründen söz etmeye çalışacağım. Bir önceki dönemlerde Mardin'de yaşanan esnaf kültürünü anlatırken, günümüzdeki esnaf ilişkileriyle kıyasladığımızda inanamayacağınız farklılıklarla karşılaşacaksınız.
Mardin'de eskiden bir çarşı kültürü vardı. Yani bir ihtiyacınızı karşılamak için evden çıktığınızda o ihtiyacınızı hangi çarşıdan temin edeceğinizi biliyordunuz. Çünkü eskiden Mardin'de hemen hemen her ürünün her malın bir çarşısı vardı ve tüm çarşılar birbirine bitişikti hatta birbirinin devamıydı. Vatandaşlar bu çarşılarda kafa karışıklığı yaşamadan, yorulmadan rahat bir ortamda alışverişlerini yapabiliyorlardı.
Esnafla müşteri arasında bir güven söz konusuydu. Bir malı satarken asla yemin etmezlerdi. Dükkanlarını erken saatlerde besmele ile açar, şükür ile kapatırlardı. Erken saatlerde açılan iş yerinde bereket olduğuna inanırlardı. Esnafta bir ahilik geleneği vardı. Her zaman alışverişlerinde kul hakkını gözetirlerdi. Ölçü ve tartıda Allah'ın emrine riayet ederlerdi. Müşteriyi velinimet bilip her zaman güler yüzle karşılar ve memnun olacağı şekilde uğurluyorlardı. Çözülemeyen en ağır davaları bile esnaf çözerdi. Çünkü esnaf güvenilirdi, bilir kişiydi, hakkaniyet çerçevesi içerisinde hareket ederdi. Hatta bir çoğu hocalık görevini bile üstlenirlerdi. Kur'an-ı Kerim okumasını bilen esnaf dükkanında çırakları dahil mutlaka birkaç çocuğa Kur'an-ı Kerim dersi veriyordu. Böylelikle çocuk bir yandan Kur'an-ı Kerim öğrenirken diğer yandan ticaret ahlakını da öğreniyordu.
Çarşı esnafı bir aile gibiydi. Neredeyse tüm esnaf birbirini tanırdı. Çarşıda herkesin herkese selamı sabahı vardı. Yardımlaşma had safhadaydı. Çarşı esnafı yardımlaşmada birbirleri ile yarışırlardı. Siftah konusunda çok hassaslardı. Müşteriye karşı mütevazilik ve sabır vardı. Kahvaltı ya da öğle yemeğini birlikte yeme kültürü vardı. Bunların hepsine tüm esnaf riayet ederdi. Her çarşının en yaşlısı o çarşının büyüğü sayılırdı. Ona hürmet ve itaat edilirdi. Çarşının büyüğü ahilik görevini üstlenir, hatta çarşıda yanlış yapanı uyarırdı.
Şimdiki esnafın durumu ortada. Dedim ya eski esnafı ve şimdiki esnafı kıyasladığımızda inanılmayacak farklılıklar göreceksiniz diye... Çarşıda biri bir ürün üzerinden dükkan açsın ve biraz muvaffak olsun hemen yandaki komşuda aynı ürün üzerinden hareket ederek, hem kendi işini hem de komşu işini baltalamaya çalışıyor. Turizm furyası adı altında esnaf birbirleriyle yarışır oldu. Hatta çoğu zaman bu yarış tartışmalara ve kavgalara kadar gidebiliyor. Böylece işlerinde ne samimiyet ne ihlas ne de bereket kalmıyor. Tabii bunları yazarken bazı esnaf kardeşlerimizi tenzih ediyorum. Bu günde eski kültürü yaşatan ve yaşayan esnaf kardeşlerimiz vardır.
Mardin'in geneline baktığımız zaman hiç bir yerde çarşı kültürünün yaşanmadığını görüyoruz. Günümüze kadar eski kültürünü koruyan çarşılarımız olsada son zamanlarda turizm adı altında yavaş yavaş o eski özelliğini yitiriyor. Boş dükkan bulan istediği yerde istediği şekilde işyeri açabiliyor. Çarşılar onarılıyor ama esnaf kültürü yok oluyor. Hiç bir tarihi çarşı bugün aslına göre işlev görmüyor. Mardin'in eski çarşı kültürünü yaşatmak ve o eski kültürü turizme kazandırmak gerekiyor. Mesela bakırcılar çarşısı, marangozlar çarşısı, takunyacılar çarşısı, semerciler çarşısı gibi meslekleri destekleyerek yaşatılması gerekiyor. Hatta bu mesleklerin şehrin turizmine kazandırılması gerekiyor diye düşünüyorum.
Bir dahaki yazıda buluşmak dileğiyle;
Saygılarımla...