ELEKTİRK
Yaşar Değirmenci
Köşe Yazarı
Yaşar Değirmenci
 

15 Temmuzun Sekizinci Yılı Bizleri Düşündürüyor

15 Temmuz’un sekizinci yılında şehitlerimizi unutmadan tam bir devlet/millet kaynaşmasının “Allah devlete millete zeval vermesin” dualarını hatırlatarak kutlandı. Bu görüntülerde, duygusal tarafımızın istismarına, şer odaklarının faaliyetlerine çok dikkat etmemiz gerekiyor. 15 Temmuz’da beynelmilel terörün uygulayıcı devleti ABD’nin emrinde olanlar; ihanetini gerçekleştirmeye çalıştılar. Başındaki FETÖ, inancımızı, ibadetlerimizi, milli ve manevi değerlerimizi istismar etmiş, istiklâlimizi ve istikbalimizi hedef almıştır. Sûret-i haktan görünerek vatanımızın bölünmez bütünlüğüne, devletimizin bekasına, milletimizin canına kastetmiştir. Yüce dinimiz İslam’ın en temel kavramlarını kendi çıkarları için kullanmıştır. Gençlerimizi ailelerinden koparmak; kalplerinden vatan sevgisini, millet olma şuurunu, ümmet olma bilincini söküp atmak için her türlü hile ve tuzağa başvurmuştur. Karanlık, felâket dolu bir gece olarak başladı; ama aydınlık, rahmet yüklü bir yere ulaştırdı bizi. Tanklara karşı göğsünü siper eden bu vatanın evlatları, tarihin akışını değiştirecek taze bir doğuma, yeniden, dimdik bir doğruluşa imza attı; eşi görülmemiş bir destan yazdı. 15 Temmuz, bir milat oldu; umut ışığı sundu. 15 Temmuz gecesi, bu milletin ruh köklerinden fışkıran ruhu şahlandı, yapılacak Batı plan ve projesi olan ihtilali önledi. Ancak 16 Temmuz'dan itibaren bu ruh günbegün boğulmaya, yok edilmeye çalışılıyor. 15 Temmuz gecesi, tankların altına yatanlar, bu ülkenin ruh köklerinden süt emen asil insanlardı. Bu toplumun 15 Temmuz’da oynadığı bu tarihî hadise; aradan geçen zaman içinde maalesef Kemalizm’in, laisizmin yükselmesine sebep oldu. Sekizinci yılında; sosyal medyayı elinde tutanlar, tam bir ‘algı operasyonu’ yaptılar.  deta danışıklı dövüş gibi yutturdular, insanımızın beyinlerine zihinlerine Kemalizmi, Laisizmi yerleştirdiler. 16 Temmuz'dan itibaren bu umut ışığı içimizdeki ve dışımızdaki Türkiye düşmanları tarafından söndürülmeye çalışılıyor. Bu yapılanların mutlaka farkında olmamız, görmemiz, bunu yapan satılmış Batı uşaklarına hadlerini bildirmemiz şarttır.  Bugün 15 Temmuz’u anmada boy gösterenlerin yaptıkları; tam bir Kemalizm yağcılığı ve istismarı. Üzerini kapatmaya çalışırken bile pislikleri ortaya dökülüyor. Samimi, siyaseti millete hizmet olarak gören Lider Tayyip Erdoğan’ın etrafında kenetlenmiş değerli partililer; etrafınızı fanatik, şovmen, riyakâr, eyyamcılar sarmış. 15 Temmuz gibi bu milletin ilk defa “millî bir duruş ve direniş”ini gerçekleştirenler, tarihi bir ders verdikleri günde bile günü bile istismar ettiler. Hiç ilgisi olmadığı halde asılan posterlerden tutun, bayrağımızı bile kullandılar. Mustafa Kemal portresi yerleştirerek bayrağımızdaki Ayyıldız gölgede kaldı kapatıldı âdeta. Bu fırsatçılar, menfaatçiler, Kemalist ve laik tipler, 15 Temmuz'u var eden ruhun kaynağını oluşturan İslâm’ı gölgede bırakıp Kemalizmi, Laisizmi, Paganizmi öne çıkardılar. Kutlamalarda bile şehitlerimizin bıraktığı dünyada ilk “direniş/diriliş/varoluş hareketi” layıkıyla anılma yerine hiç ilgisi olmayan Mustafa Kemal geçişine dönüştü.  Seküler-laik politikalar sonucu İslam’ı azaltılan ya da tamamen kaldırılan insanlar, kendilerine dinin yerine alternatif olarak sunulan yarı dinleştirilmiş resmi ideolojilere “iman” ettirmişlerdir. Cehalet döneminin putperestliği bu! Kemalizm ve şahısların putlaştırılması ‘ortak değer’ kabulü. Milletin, ümmetin, insanlığın umudu biziz. Aidiyetimizle uzaktan yakından ilgisi, irtibatı olmayan bir yapının meddahlığı bizi putperestliğe götürür. Bizi var kılan değerlerimiz dinamitlenirken bizim sürüleşmemiz, “Mümin Kimliği”ğimizi yaşatmaz öldürür. Lider Türkiye’nin lideri, Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 yıllık iktidarında Kemalizm’in zirveye oturmasını bu millet kolay kolay affetmez. Halkın imanlarının zedelenir hâle gelmesinin vebali çok büyüktür, gayretullaha dokunur. Kuşatılan, yanına doğruları, hakikatleri söyleyerek ‘ikaz görevi’ni yapabilecek, halkın nabzını tutan, yanlışları söyleyebilecek insanların, Allah rızası’nı her şeyin üstünde tutanlardan müteşekkil kaliteli dâvâ adamlarının yerini menfaatçiler almış, merkeze oturmuşlar, oturtulmuşlardır.  Okullarda yapılan törenlere bakın ‘tek adam, tek lider, tek önder’ dedirtilerek zihin dünyaları kirletilmektedir. Dijital işgalin ağından toplumu kurtarmayı bırakın, ağa takılıp kalmış durumdasınız. Ya kendinize, Dâvâ’nıza döneceksiniz ya da yaptıklarınız unutulup gidecek “müflis” durumuna düşeceksiniz.  Tarihi şahsiyetler tarihe mal olmuşlardır. Yaptıklarıyla, yapmadıklarıyla, günahlarıyla, sevaplarıyla. Hakaret etmeden, itham etmeden, samimiyet içinde konuşulması ‘ikaz görevi’nin yapılmasının günlere ne zaman gelecek? Hep hassasiyetlerimiz kaybedilip tepki gösterme tavır koyma unutulup alıştırıla alıştırıla Kemalizmin taşınma vebali sürecek mi? Bu putperestliğe götüren put’çulara “Dur!” denmeyecek mi? 15 Temmuz'dan sonra oluşan o manevi havada yeşeren birliğimiz, bütünlüğümüz, kardeşliğimiz üzerinde titreyelim ama birilerinin bu ülkenin altını oymalarına, ruh köklerimizi kurutmalarına da asla göz yummayalım! Fırsat vermeyelim. Kutsal hâle getirilen laikliği çöpe atalım. Putlaştırmanın yolu Kemalizm’i de bırakalım artık.  Allah’a kulluk’tan başka kulluk, ulu önderimiz Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselam’dan başka rehberimiz yoktur. Kelimeyi şehadetteki “abdühü ve Resulühü” de “önce kul, sonra Resul” Olduğunu unutmayalım. Mahfuz (korunmuş, korunan) ve masum (hiçbir günahı, hiçbir suçu bulunmayan, temiz, saf) olanın da yalnız Peygamberler olduğunu da hatırımızdan çıkarmayalım.
Ekleme Tarihi: 15 Temmuz 2024 - Pazartesi

15 Temmuzun Sekizinci Yılı Bizleri Düşündürüyor

15 Temmuz’un sekizinci yılında şehitlerimizi unutmadan tam bir devlet/millet kaynaşmasının “Allah devlete millete zeval vermesin” dualarını hatırlatarak kutlandı. Bu görüntülerde, duygusal tarafımızın istismarına, şer odaklarının faaliyetlerine çok dikkat etmemiz gerekiyor.
15 Temmuz’da beynelmilel terörün uygulayıcı devleti ABD’nin emrinde olanlar; ihanetini gerçekleştirmeye çalıştılar. Başındaki FETÖ, inancımızı, ibadetlerimizi, milli ve manevi değerlerimizi istismar etmiş, istiklâlimizi ve istikbalimizi hedef almıştır. Sûret-i haktan görünerek vatanımızın bölünmez bütünlüğüne, devletimizin bekasına, milletimizin canına kastetmiştir. Yüce dinimiz İslam’ın en temel kavramlarını kendi çıkarları için kullanmıştır. Gençlerimizi ailelerinden koparmak; kalplerinden vatan sevgisini, millet olma şuurunu, ümmet olma bilincini söküp atmak için her türlü hile ve tuzağa başvurmuştur.
Karanlık, felâket dolu bir gece olarak başladı; ama aydınlık, rahmet yüklü bir yere ulaştırdı bizi. Tanklara karşı göğsünü siper eden bu vatanın evlatları, tarihin akışını değiştirecek taze bir doğuma, yeniden, dimdik bir doğruluşa imza attı; eşi görülmemiş bir destan yazdı. 15 Temmuz, bir milat oldu; umut ışığı sundu. 15 Temmuz gecesi, bu milletin ruh köklerinden fışkıran ruhu şahlandı, yapılacak Batı plan ve projesi olan ihtilali önledi. Ancak 16 Temmuz'dan itibaren bu ruh günbegün boğulmaya, yok edilmeye çalışılıyor. 15 Temmuz gecesi, tankların altına yatanlar, bu ülkenin ruh köklerinden süt emen asil insanlardı.
Bu toplumun 15 Temmuz’da oynadığı bu tarihî hadise; aradan geçen zaman içinde maalesef Kemalizm’in, laisizmin yükselmesine sebep oldu. Sekizinci yılında; sosyal medyayı elinde tutanlar, tam bir ‘algı operasyonu’ yaptılar.  deta danışıklı dövüş gibi yutturdular, insanımızın beyinlerine zihinlerine Kemalizmi, Laisizmi yerleştirdiler. 16 Temmuz'dan itibaren bu umut ışığı içimizdeki ve dışımızdaki Türkiye düşmanları tarafından söndürülmeye çalışılıyor. Bu yapılanların mutlaka farkında olmamız, görmemiz, bunu yapan satılmış Batı uşaklarına hadlerini bildirmemiz şarttır. 
Bugün 15 Temmuz’u anmada boy gösterenlerin yaptıkları; tam bir Kemalizm yağcılığı ve istismarı. Üzerini kapatmaya çalışırken bile pislikleri ortaya dökülüyor. Samimi, siyaseti millete hizmet olarak gören Lider Tayyip Erdoğan’ın etrafında kenetlenmiş değerli partililer; etrafınızı fanatik, şovmen, riyakâr, eyyamcılar sarmış. 15 Temmuz gibi bu milletin ilk defa “millî bir duruş ve direniş”ini gerçekleştirenler, tarihi bir ders verdikleri günde bile günü bile istismar ettiler. Hiç ilgisi olmadığı halde asılan posterlerden tutun, bayrağımızı bile kullandılar. Mustafa Kemal portresi yerleştirerek bayrağımızdaki Ayyıldız gölgede kaldı kapatıldı âdeta. Bu fırsatçılar, menfaatçiler, Kemalist ve laik tipler, 15 Temmuz'u var eden ruhun kaynağını oluşturan İslâm’ı gölgede bırakıp Kemalizmi, Laisizmi, Paganizmi öne çıkardılar. Kutlamalarda bile şehitlerimizin bıraktığı dünyada ilk “direniş/diriliş/varoluş hareketi” layıkıyla anılma yerine hiç ilgisi olmayan Mustafa Kemal geçişine dönüştü. 
Seküler-laik politikalar sonucu İslam’ı azaltılan ya da tamamen kaldırılan insanlar, kendilerine dinin yerine alternatif olarak sunulan yarı dinleştirilmiş resmi ideolojilere “iman” ettirmişlerdir. Cehalet döneminin putperestliği bu! Kemalizm ve şahısların putlaştırılması ‘ortak değer’ kabulü. Milletin, ümmetin, insanlığın umudu biziz. Aidiyetimizle uzaktan yakından ilgisi, irtibatı olmayan bir yapının meddahlığı bizi putperestliğe götürür. Bizi var kılan değerlerimiz dinamitlenirken bizim sürüleşmemiz, “Mümin Kimliği”ğimizi yaşatmaz öldürür.
Lider Türkiye’nin lideri, Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 yıllık iktidarında Kemalizm’in zirveye oturmasını bu millet kolay kolay affetmez. Halkın imanlarının zedelenir hâle gelmesinin vebali çok büyüktür, gayretullaha dokunur. Kuşatılan, yanına doğruları, hakikatleri söyleyerek ‘ikaz görevi’ni yapabilecek, halkın nabzını tutan, yanlışları söyleyebilecek insanların, Allah rızası’nı her şeyin üstünde tutanlardan müteşekkil kaliteli dâvâ adamlarının yerini menfaatçiler almış, merkeze oturmuşlar, oturtulmuşlardır. 
Okullarda yapılan törenlere bakın ‘tek adam, tek lider, tek önder’ dedirtilerek zihin dünyaları kirletilmektedir. Dijital işgalin ağından toplumu kurtarmayı bırakın, ağa takılıp kalmış durumdasınız. Ya kendinize, Dâvâ’nıza döneceksiniz ya da yaptıklarınız unutulup gidecek “müflis” durumuna düşeceksiniz. 
Tarihi şahsiyetler tarihe mal olmuşlardır. Yaptıklarıyla, yapmadıklarıyla, günahlarıyla, sevaplarıyla. Hakaret etmeden, itham etmeden, samimiyet içinde konuşulması ‘ikaz görevi’nin yapılmasının günlere ne zaman gelecek? Hep hassasiyetlerimiz kaybedilip tepki gösterme tavır koyma unutulup alıştırıla alıştırıla Kemalizmin taşınma vebali sürecek mi? Bu putperestliğe götüren put’çulara “Dur!” denmeyecek mi?
15 Temmuz'dan sonra oluşan o manevi havada yeşeren birliğimiz, bütünlüğümüz, kardeşliğimiz üzerinde titreyelim ama birilerinin bu ülkenin altını oymalarına, ruh köklerimizi kurutmalarına da asla göz yummayalım! Fırsat vermeyelim. Kutsal hâle getirilen laikliği çöpe atalım. Putlaştırmanın yolu Kemalizm’i de bırakalım artık. 
Allah’a kulluk’tan başka kulluk, ulu önderimiz Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselam’dan başka rehberimiz yoktur. Kelimeyi şehadetteki “abdühü ve Resulühü” de “önce kul, sonra Resul” Olduğunu unutmayalım. Mahfuz (korunmuş, korunan) ve masum (hiçbir günahı, hiçbir suçu bulunmayan, temiz, saf) olanın da yalnız Peygamberler olduğunu da hatırımızdan çıkarmayalım.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.