İslâm ümmetinin cihadı Gazze şehri, Küresel Terör Devleti Amerika’ya karşı direniyor. Amerika’nın terör ortağı İngiltere’ye, kötülükleri alkışlama merkezi Fransa’ya, Almanya’ya hatta bütün Batı’ya karşı direniyor, Amerika’nın Terör Karakolu Siyonist İsrail’e karşı dünyaya tarihi bir ders vererek direniyor., İnsanlığını unutmuş, dünyayı kana, katliama câniliğe boğmuş vahşetin temsilcileri bütün ‘terör devletleri’ne karşı Müslümanlara “cihad ruhu”nu gösteriyor. Gazze’de tek başına bu direnişi sürdüren İslâmi Direniş Ordusu Hamas, Ümmet-i Muhammed’in direnen mücahidleridir. Hamas; ümmetin yüz akıdır. Hamas’ı terör örgütü olarak görenler de yüz karası. Gazze’de tek başına Amerika’nın kuduz köpeği İsrail’e karşı dinini, imanını, namusunu ve vatanını savunan Hamas, bir mücahidler topluluğudur. Karşısında yer alanlar Haçlı Ordusu’dur.
İzzetin, onurun, dinin, imanın ve iffetin mücadelesini veren Gazze›deki İslâmi Direniş Hareketi’nin yanında, insanlık suçu işleyen bebek katili İsrail’in de karşısında olmayan insan sayılmaz. Batasıca Batı âlemi karşısında tek başına direnen Gazze halkını yalnız bırakan halkı Müslüman ülkelerdeki Devletler, Hükümetler, etkili ve yetkili muktedirler bebek katili İsrail’in gözünde yok hükmünde oldukları gibi, mü’minlerin gönül dünyalarında da yok hükmündedirler. Onlar da Allah’tan gelecek azapla Allahu Ekber yerine Ekber gördükleri Amerika ve İsrail ile beraber helak olup gideceklerdir.
İslâm âleminin ortasında Haçlı Ordusu tarafından yerle bir edilen Gazze; vicdanın ve insanlığın bittiği yerdir. Gazze’deki mazlumlara siper olup, Gazzelilerden yana olmamız Müslüman olmamızın şartlarındandır. Buna rağmen Müslümanlar Gazze’den yana olmuyorlarsa iman bozulmuş, vicdan da delinmiş demektir. Gazze; izzeti unutmuş, zilleti içselleştirmiş İslâm ümmetinin evladlarının yeniden uyanıp cihadı kuşanmaları hususunda Allahû Teâla’nın bu çağda bu ümmete nasip ettiği bir nimetidir. İnsanlığın uyanışlarına vezile oldular. Çeşitli ülkelerde Siyonizm’in ve haçlı Batı’nın zulmüne karşı, mazlumun yanında durma faaliyetleri gösteriyorlar. Gazze’nin direnişinden rahatsız olanlar, köleliklerinden memnun olan hürriyet düşmanı zillet sevdalılarıdır. Allah Gazze ehlinin izzetinden bize ve bu ümmete izzet nasip eylesin. “Kim, şan ve şeref, kuvvet ve haysiyet istiyorsa, bilsin ki, şan ve şeref, güç ve kuvvet, kudret ve hâkimiyet yalnız Allah’ın mülkünde, tasarrufundadır. İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirme, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlama, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olma, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleme ulaştırır. Sinsice, türlü türlü kötülükler icat edenlere, şeytanca entrika ve dolaplar çevirenlere, İslâm›ın yükselişini önleme, Müslümanların ilerlemesinin önünü kesme planları ve riyakârlık yapanlara dehşetli bir azap vardır. Onların sinsi hileleri, tuzakları, planları da darmadağın edilir.” (35 Fâtır10) Bu ayeti düşünelim.
İsrail’in hak iddia ettiği Arz-ı Mev’ud topraklarını gösteren haritalar yayınlanıyor. Dünya büyük bir dinci terör örgütü tehdidiyle karşı karşıya. Hem de sadece Yahudi dinci terör örgütü değil, aynı zamanda Hristiyan dinci terörüyle karşı karşıyayız. Gazze’de soykırımı Siyonist terör örgütü ile Evanjelist terör örgütü birlikte gerçekleştiriyor. Bu iki terör örgütünün temel hedefi inandıkları Mesih’in yeryüzüne inmesi için gerekli zemini hazırlamak. Bunun için ne kadar çok çocuk öldürürlerse Mesih’in inme ihtimalini o kadar yüksek görüyorlar. 1096-1099 tarihleri arasında gerçekleşen ve Kudüs’te yine binlerce insanın katledildiği Birinci Haçlı Seferi aynı amaçlar için yapılmıştı. 1. Dünya Savaşı da aynı sapkın anlayışın neticesinde meydana gelmişti. İngilizlerin Filistin’i işgal etmesinin ardından bölgede bir İsrail devleti kurmak için gösterdiği gayretin sebebi de aynı sapıklık ve sapkınlıktır. Biden gibi ömrünün son deminde olanlar, İsrail’in zulmünün daha da artması için çaba sarf ediyor. Çünkü İsrail ne kadar çok çocuk-kadın öldürürse İsa Mesih’in gelmesinin o kadar erken olacağına inanıyorlar. İsa Mesih gelince Kudüs’te Cennetin Krallığı’nı kuracak ve bunlar ölmeden direkt cennete gidecekler. Ne yazık ki koca koca adamlar buna inanıyor ve bu sapkın anlayışa göre karar alıyor. ‘Onlara ait her şeyi tümüyle yok et, hiçbir şeyi esirgeme. Kadın, erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür.’ Talimatları bu. Terör devleti İsrail’in hedefi ne Gazze’dir ne de Filistin’dir. İsrail ve arkasındaki Batı’nın hedefi sapkın inançları sebebiyle Arz-ı Mev’ud’dur. Bunun için bütün Müslümanları ve kendileri gibi olmayan herkesi düşman olarak görüyor ve yok etmek istiyorlar. Bu kadar akan kan ve göz yaşı, geride bırakılan yetimler, dullar, masum mahzun günahsız yavrular, yürekleri titretmiyor, yapılanlardan ibret alıp, kendilerine dönmelerini sağlamıyorsa sözün bittiği noktaya gidilmez mi? İnsanlıktan nasibini alamayanlar (Kur’an-ı Kerim’deki ifadesiyle) “bel hüm edal” değiller mi? Gözlerini kan bürümüş bu güruhla hangi derdi, hangi çileyi konuşup paylaşabilirsiniz. Bu kan ve gözyaşında boğulacaksınız.
İnsan suretindeki bu mahluklarla nasıl “huzurlu dünya” mesajı” verebiliriz. Bu cinnet halinden, sapık ve sapkınlıklardan ne zaman kurtulacaklar? Akıttıkları kana doymadılar mı? Direk veya dolaylı destek veren iç ve dış güçler terör devletlerinin başındakiler mutlaka bir gün yaptıklarından yargılanacaklar. Ebedî hayatta cezanın en şiddetlisini görecekler zaten.
Öldürdüğünüz günahsız çocukların sâfiyeti var. Ya sizin?!... Şefkat mi var, merhamet mi var, iz’an mı, insaf mı? Ne var söyleyin!
“Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!
Tükürün onlara alkış dağıtan kahpelere!
Tükürün Ehl-i Salîbin o hayâsız yüzüne!
Tükürün onların asla güvenilmez sözüne!
“Medeniyet” denilen maskara mahlûku görün:
Tükürün maskeli vicdanına asrın, tükürün!”