Cennet kapılarını açan, Cehennem kapılarını kapatan, şeytanları zincire vurduran Ramazan ayı hoş geldin! Günahlarımıza kalkan olan, inanarak ve karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek oruç tutulduğu zaman, geçmiş günahları da bağışlatan Ramazan ayı hoş geldin!
İnsanlığa hayatı dosdoğru ve en güzel kılmanın ölçülerini sunan, kendisine bağlananları, yanlış inançların ve hayat tarzlarının bataklığında çaresiz bırakmayan, gereksiz şeylerle oyalamayan, gerçekle hayali birbirine karıştırmayan, esenlik yurdunun tek rehberi, karanlık dünyaların ışığı, dosdoğru gidişatın yegane tutamağı Kur’an’ın insanlığa verildiği kutlu ay, hoş geldin!
Fitneler, fesatlar, karanlık geceler gibi üzerimize çöktüğü zaman tek sığınağımız olan ve benliğimizde, ailemizde, çevremizde, toplumumuzda, dünyamızda esen fırtınalar sebebiyle “ne olacak bu gidişat? Ne olacak sonumuz?” Diyerek çaresiz ve şaşkın bir halde iken hemen baş ucumuzda bulduğumuz kitabımız Kur’an-ı Kerim’i açtırtan, okutan, amel ettirten mübarek ay Ramazan hoş geldin!
Ölülerin arkasından okunan, duvarlara astırılıp güzel kılıflarla süslenen, hayatın dışında tutulup hayatımıza girdirilmeyen, hazinenin anahtarı cebinde açlıktan öldürülmeye mahkûm edilen, çaresizlerin çaresi, dertlilerin dermanı, hastaların şifası Kur’an’ın hayat tarzımız olduğu ikazını yaparak bizleri kitabımızla buluşturan Ramazan hoş geldin!
Kur’an’ı elimizden alıp hayatın dışına götürmenin, hayatımızdan çıkarmanın, hükümlerini uygulatmamanın adı laikliğe haddini bildirip yerle bir eden, ona kutsallık izafe edenleri dahi kendi mukaddes değerlerinden haberdar edip buluşturan Ramazan hoş geldin!
İçinde bin aydan hayırlı Kadir Gecesi’ni bulunduran Ramazan hoş geldin!
Peygamber Efendimizin yaptığı önemli bir sünneti olan “mukabele”yi yaptırtma ayı Ramazan hoş geldin!
O kitabımız Kur’an-ı Kerim ki; Doğruları gösteren bir “öğüt”, yanlışları açığa vuran bir açıklama, isabetli anlayışlar için “feyiz, korunma, şefkat ve merhametin kaynağı”, yanlışa doğrudan ayırıp, insanları aldanışlardan kurtaran bir uyarıcı olarak geldi. O her şeyi ortaya koyan açıklığı ile hiçbir zaman akılları zorlamaz, zihinleri karıştırmaz.
Çünkü O; herhangi birisinin değil, her şeyi yaratıp her şeye hükmeden ve her şeyi hakkıyla bilen yüce Allah’ın kitabıdır. Peygamber Efendimizin hadisleriyle O; “bizden öncekilerin haberlerini, bizden sonrakilerin durumlarını ve bizim aramızda geçen olayların çözümlerini gösterendir. Hak ile batılı ayırt eder. O’nu terk eden helak olur. O’nun dışında hidayet arayan dalalete düşer. Zira O; Allah Teala’nın sapa sağlam ipidir, dosdoğru gidişatın tek rehberidir.
O; öyle bir kitaptır ki, kendisine bağlanan arzular sapıtmaz, kendisiyle konuşan diller yanılmaz, üstünlüğü hiçbir zaman sona ermez. Onunla hükmeden isabetli ve adil davranır. O’na çağıran dosdoğru bir yola çağırmış olur.
Sabır ve şükür mevsimi; solup sararan gönül bahçemizin bahar yağmuru, kutlu Ramazan hoş geldin!
Zor, sıkıntılı, sabır ve şükür gerektiren, “imtihan/sınav günlerinde olduğumuzdan tam bir hercümerç içerisinde olumsuz durum ve şartlar içerisindeyken, her türlü bozulmaya, yozlaşmaya, tahrifata ve tahribata karşı bilinçlenmeyi/şuurlanmayı ve bilgiyle donanmayı sağlayacak bir aya kavuşmaktır Ramazan’ın gelişi ve girişi. Hoş geldin rahmet ayı!
Kul olduğumuzu ve kulluğumuzun Allah’tan başkasına karşı üstünlük, güç ve kuvvet sağladığını hatırlatan, sorumluluklarımızı düşündüren, dosdoğru gidişatın rehberi olan Kur’an-ı Kerim’i tekrar ellerimize uzatan, işlemez hale gelmiş olması muhtemel akıllarımızı, iş göremez hale gelmiş olabilecek duygu ve düşüncelerimizi sarıp sarmalayan kendine getiren Ramazan ayı hoş geldin!
İç dünyamıza dönerek nefsin hesaba çekildiği, bütün bir hayatın gözden geçirilerek yanlışlardan vaz geçilmeye başlandığı bir arınma ve yenilenme zamanını yaşayacağımız Ramazan ayı hoş geldin!
Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de Peygamberimizin ağzından bir Kıyamet sahnesinde aktardığı “Ya Rabbi! Kavmim bu Kur’an’ı (okumayı ve hükümlerine uymayı bırakıp hatta menedip onu devri geçmiş) terk edilmiş bir kitap bıraktı, muamelesi yaptı.” Sözüne muhatap olmamak için nefsimizle derhal bir hesaplaşma içine girmemiz gerekiyor.
Namaz kılmak, Ramazan orucu tutmak nasıl görevimiz ise, aynı şekilde her gün, her zaman ve zeminde; yalan söylememek, sözünde durmak, dürüst olmak, hak ve hakkaniyetten ayrılmamak, adaletli olmak, vb. da aslî vazifelerimizdendir. Kendi arzu ve isteklerimizi, Allah’ın emirlerinin önüne geçirmemeliyiz.
Uyanışa, dirilişe ve berekete vesile kılınması dualarımızla, karşılayalım Ramazan ayını “Hoş geldin!” diyerek…
Ramazan ve oruç yüzümüzü ağartacak amel ve dostlarımızı çoğaltmaya, yüzümüzü karartacak amellerden, kişilerden, çevreden uzaklaşmaya vesile olsun inşallah.
Rabbim sıhhat ve afiyet içinde Ramazan ayını layığı veçhile değerlendirmeyi, rızasını kazandıracak ameller işlememizi nasip etsin. İki cihanda aziz eylesin.