Mevlana ve öğrencisi, dostluğun ve arkadaşlığın konu edildiği bir sohbetten çıkıp, yolda birlikte yürürler. Biraz ileride yolun kenarında, iki köpeğin koyun koyuna sokulmuşlar, birlikte uyumakta olduklarını görürler. Öğrencisi, biraz önceki dinledikleri sohbetin de etkisi altında kalarak, bu görüntü karşısında çok duygulanır ve bu duygusunu Mev lana ile paylaşmak ister: "Efendim! Şu manzaraya bakın" der, "Ne kadar ders alınacak yüce bir dostluk örneği, değil mi?" Mevlana, öğrencisinin bu heyecanı karşısında hafifçe gülümser ve kişisel çıkarların, nice dostlukları yakıp kül ettiğini hatırlattıktan sonra, ona, unutamayacağı bir ders verir: "Evlat, sen onların arasına bir kemik ativer de, bak o zaman gör dostluklarını." Mevlana yüce bir kişilik. Bir dostluğun, kişisel çıkar karşısında unutulmayacak kadar sağlam kalırsa, ancak o zaman dostluk olacağını hem de "gerçek dostluk" olacağını bilir.
"Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için dünyadakiler birbirlerini yiyorlar."