ELEKTİRK
Yaşar Değirmenci
Köşe Yazarı
Yaşar Değirmenci
 

Rabbimizin en güzel nimetlerinden biri ailedir

Düzeltilmediği için gündemimizin baş maddesi aile meselemizdir. Ailenin dağılması sonuçtur. Bu sonucu doğuran sebepler üzerinde çok ciddi düşünmek, tahlil etmek gerekir. Bu konuda idarecilerin çok büyük sorumluluğu bulunmaktadır. Özellikle de aileden sorumlu bakanlığın.  Aile fertlerinin mutluluğu cemiyetin mutluluğu demektir.  Modern Batı, insanı dinden kopardığı gibi, insanı insandan da kopardı ve aile parçalandı.  Eğitimde aileye alternatif bir kurum oluşturulamaz. Modern kültür aileyi tehdit etmektedir. Batı’nın ve onun ürettiği modernliğin bozduğu aileyi yine onların ürettiği bilimler ve bu bilimlerin uzmanlarıyla kurtarmanın reçetelerini arıyoruz. Aileyi bu hale getiren sebepleri ortadan kaldırma yerine sonuçlar konuşuluyor, yazılıyor, âdeta hastalığın başka çeşitleriyle devam edilsin isteniyor.  Aileyi kuran ve koruyan temel unsurları düşünen, aileyi dağıtan sebeplere kafa yoranları arar hale geldik. Kim ne derse desin, din unsuru olmadan sağlam bir ailenin kurulamayacağı, kurulsa da uzun süre dayanamayacağı gün gibi aşikâr. Bütün değerleri dağıtan modernizmin oluşturduğu bireysellik, değer tanımayan özgürlük, hazcılık, kısaca modern hayat! Bu hayatı teşvik eden TV’den sosyal medyadan, bilgisayar internet programlarına kadar aileyi batıran Batı kaynaklı magazin kültürü. Batı’nın, olmayan ‘değer yargıları’ normları ve formları ile aileyi dağıtıyoruz, yıkıyoruz.   Kur’an-ı Kerim’in tarifini yaptığı ev esasen bir “şahsiyet okulu” hükmündedir. Aile, bu okulun hem öğrencisi hem öğretmenidir. Böylesi bir ev cennetin dünyadaki şubesi olmayı hak etmiş demektir. Cennetin dünyadaki şubesi olmayı hak etmemiş bir ev, cehennemin dünyadaki şubesi olmaya adaydır. Aile olmak, sevgi ve saygıyla, şefkat ve merhametle, ilgi ve hassasiyetle hayatı paylaşmaktır. Aile olmak, dünyanın türlü meşakkatlerini beraberce göğüslemektir. Sevinci ve kederi, varlığı ve yokluğu birlikte yaşamaktır. Aile olmak, iyi günde, kötü günde vefakârlık ve fedakârlıkla bir bütünü tamamlamaktır.  Rabbimizin en güzel nimetlerinden biri ailedir. Aile, insanı hayata gözlerini açtığı anda sarıp sarmalar. Koruyup kollar ve bağrına basar. Aile, Rabbimizin rahmeti ile desteklediği, çocuklar ve temiz rızıklar ihsan ederek güzelleştirdiği mukaddes bir yuvadır. Aile insan için huzura ermenin ve güven duygusunu derinden hissetmenin adıdır. Aile, muhabbetin, neşenin ve lezzetin paylaşılarak kıymet kazandığı yerdir. Vefanın fedakârlıkla, imanın ihsanla, bilginin hikmetle ve sevginin hürmetle harmanlandığı bir eğitim ocağıdır. Aile bizim en değerli hazinemiz, vazgeçilmez değerimizdir. Sevinç, keder, yorgunluk ve sıkıntılar paylaşılmalıdır. Aile fertleri arasında yardımlaşma ve dayanışma asıldır. Ailede her fert sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir. Alınan kararlarda istişare hâkim olmalıdır. Ailedeki her fert, kendisinden daha çok karşısındakini düşünmelidir. Anne-babalar hem birbirlerine hem de çocuklarına karşı, şefkat/merhamet/sevgi/saygı göstermelidir. Ailenin huzuru, milletin ve ümmetin huzurunun alt yapısıdır.  Devletler bile aile ile yaşar, ailenin yıkılması ile yıkılır. Bu yüzden ebeveynler, sorumluluklarına uygun hareket etmeli ve çocuklarını asla ihmal etmemelidir. Peygamberimizin; “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter” nebevi uyarısına kulak vermelidir. Yüce Rabbimizin emaneti olan ailemizi gözümüz gibi koruyalım. Gün gelip emanetin sahibi olan Allah’a hesap vereceğimizi aklımızdan çıkarmayalım.  Anne-babamızla, eşimizle, çocuklarımızla el ele verip hep birlikte ailemizin kıymetini bilelim. Unutmayalım ki ailemizi maddi manevi her türlü tehlikeden ve tehditten korumak hepimizin öncelikli vazifesidir. Çok dertli, üzüntülü, muzdarip vaziyette aile yazısını yazarken çocuklarımız, gençlerimiz, özellikle de muhafazakâr ailelerin eşcinsel sapkın ilişki biçimlerine yakalarını paçalarını kaptıran genç çocukları yüzünden aileler perişan durumlarının şokunu yaşıyorlar. Başta hükümet partisi olmak üzere, bütün partilerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın, okullarımızın ve ailelerimizin bu konuda çocuklarımıza sahip çıkmaları şart!  İnsan türünü yok etme tehlikesi taşıyan bu sapkın yönelimlerin karşısında İslâm dimdik durabilir sadece. İnsanlığın geleceği beden ve ruh sağlığı bakımından İslâm’ın insanı yücelten, haysiyetini koruyan, adaleti sağlayan ilkelerinin hayata geçirilmesinde. Sapkın eşcinsel şebekeler de, ateizm şebekeleri de vazifelerini yapıyorlar. Toplum, özellikle de toplumun muhafazakâr aileleri vazifelerini bu sapkın şebekeler kadar yapmıyorlar! Çocuklarının zihnî, ruhî, ahlâkî gelişimleriyle neredeyse hiç ilgilenmiyorlar! Çocuklarını bu tür şebekelere kaptırdıkları zaman da dünyaları yıkılıyor!  Televizyonlar, cinayet, tecavüz, şiddet haberlerinden geçilmiyor. Zihin işgali, internet magazin, porno işgaliyle de yaşanan esaret! Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı; çocuklarını, ülkelerini, geleceklerini, insanlığı savunan aileleri yalnız bırakmıştır. Üstelik Bakanlığın görevi; çocuklarımızı, kadınları ve aileyi korumaktır. LGBT’lilere sahip çıkarak onlara yapılan protestoları ‘nefret söylemi kabul edilemez’ diyenden aile bakanı olur mu? ‘Otoriteler cinsiyet konusunun biyolojik bir patoloji değil, psikolojik olduğuna dikkat çeker. 3 yaşına kadar cinsel kimlik belli olmaya başlar, 5 yaşında kesinleşir.’ Bu bilgisizlikleri söylemek de cehaletinin ispatı! İslâm’a ve fıtrata aykırı cümle. Cinsiyet biyolojiktir. Cinsel kimlik de yaradılıştan ve doğuştan gelir. Cinsiyet farklılığı daha ana karnında başlar. Ana olmayandan aile bakanı! Kadının kadın, erkeğin erkek, çocuğun çocuk, ailenin aile olarak sürdüğü yaşama tarzı, ‘nefret söylemi’ değil, insanın varoluş hakkıdır. Cinsiyetin biyolojik ve doğal olduğunu kabul etmeden, sadece ‘psikoloji’dir demek fıtratı, yaradılışı bilmemek veya inkârdır. Ak Parti gibi ümmetin, insanlığın ümidi mazlumların umudu olmuş, AK Parti’de bu bakanlar olmamalı. Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın hali bu! Sırada kültürü öğretmemiz gereken bir milletin hayat tarzı olan İslâm’ı kültürümüzde yokmuş gibi hareket eden kültür ve turizm bakanı ile dini hassasiyetlerimizi önemsemeyen, spor adı altında kızlarımızda edep ve hayâ bırakmayıp adeta podyumda vücudunu seyrettirir hale getiren, erkek çalıştırıcılara teslim edenler var. 
Ekleme Tarihi: 29 Eylül 2022 - Perşembe

Rabbimizin en güzel nimetlerinden biri ailedir

Düzeltilmediği için gündemimizin baş maddesi aile meselemizdir. Ailenin dağılması sonuçtur. Bu sonucu doğuran sebepler üzerinde çok ciddi düşünmek, tahlil etmek gerekir. Bu konuda idarecilerin çok büyük sorumluluğu bulunmaktadır. Özellikle de aileden sorumlu bakanlığın. 

Aile fertlerinin mutluluğu cemiyetin mutluluğu demektir. 

Modern Batı, insanı dinden kopardığı gibi, insanı insandan da kopardı ve aile parçalandı. 

Eğitimde aileye alternatif bir kurum oluşturulamaz. Modern kültür aileyi tehdit etmektedir. Batı’nın ve onun ürettiği modernliğin bozduğu aileyi yine onların ürettiği bilimler ve bu bilimlerin uzmanlarıyla kurtarmanın reçetelerini arıyoruz. Aileyi bu hale getiren sebepleri ortadan kaldırma yerine sonuçlar konuşuluyor, yazılıyor, âdeta hastalığın başka çeşitleriyle devam edilsin isteniyor. 

Aileyi kuran ve koruyan temel unsurları düşünen, aileyi dağıtan sebeplere kafa yoranları arar hale geldik. Kim ne derse desin, din unsuru olmadan sağlam bir ailenin kurulamayacağı, kurulsa da uzun süre dayanamayacağı gün gibi aşikâr. Bütün değerleri dağıtan modernizmin oluşturduğu bireysellik, değer tanımayan özgürlük, hazcılık, kısaca modern hayat! Bu hayatı teşvik eden TV’den sosyal medyadan, bilgisayar internet programlarına kadar aileyi batıran Batı kaynaklı magazin kültürü. Batı’nın, olmayan ‘değer yargıları’ normları ve formları ile aileyi dağıtıyoruz, yıkıyoruz.  

Kur’an-ı Kerim’in tarifini yaptığı ev esasen bir “şahsiyet okulu” hükmündedir. Aile, bu okulun hem öğrencisi hem öğretmenidir. Böylesi bir ev cennetin dünyadaki şubesi olmayı hak etmiş demektir. Cennetin dünyadaki şubesi olmayı hak etmemiş bir ev, cehennemin dünyadaki şubesi olmaya adaydır. Aile olmak, sevgi ve saygıyla, şefkat ve merhametle, ilgi ve hassasiyetle hayatı paylaşmaktır. Aile olmak, dünyanın türlü meşakkatlerini beraberce göğüslemektir. Sevinci ve kederi, varlığı ve yokluğu birlikte yaşamaktır. Aile olmak, iyi günde, kötü günde vefakârlık ve fedakârlıkla bir bütünü tamamlamaktır. 

Rabbimizin en güzel nimetlerinden biri ailedir. Aile, insanı hayata gözlerini açtığı anda sarıp sarmalar. Koruyup kollar ve bağrına basar. Aile, Rabbimizin rahmeti ile desteklediği, çocuklar ve temiz rızıklar ihsan ederek güzelleştirdiği mukaddes bir yuvadır. Aile insan için huzura ermenin ve güven duygusunu derinden hissetmenin adıdır. Aile, muhabbetin, neşenin ve lezzetin paylaşılarak kıymet kazandığı yerdir. Vefanın fedakârlıkla, imanın ihsanla, bilginin hikmetle ve sevginin hürmetle harmanlandığı bir eğitim ocağıdır. Aile bizim en değerli hazinemiz, vazgeçilmez değerimizdir. Sevinç, keder, yorgunluk ve sıkıntılar paylaşılmalıdır. Aile fertleri arasında yardımlaşma ve dayanışma asıldır. Ailede her fert sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir. Alınan kararlarda istişare hâkim olmalıdır. Ailedeki her fert, kendisinden daha çok karşısındakini düşünmelidir. Anne-babalar hem birbirlerine hem de çocuklarına karşı, şefkat/merhamet/sevgi/saygı göstermelidir. Ailenin huzuru, milletin ve ümmetin huzurunun alt yapısıdır. 

Devletler bile aile ile yaşar, ailenin yıkılması ile yıkılır. Bu yüzden ebeveynler, sorumluluklarına uygun hareket etmeli ve çocuklarını asla ihmal etmemelidir. Peygamberimizin; “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter” nebevi uyarısına kulak vermelidir. Yüce Rabbimizin emaneti olan ailemizi gözümüz gibi koruyalım. Gün gelip emanetin sahibi olan Allah’a hesap vereceğimizi aklımızdan çıkarmayalım. 

Anne-babamızla, eşimizle, çocuklarımızla el ele verip hep birlikte ailemizin kıymetini bilelim. Unutmayalım ki ailemizi maddi manevi her türlü tehlikeden ve tehditten korumak hepimizin öncelikli vazifesidir. Çok dertli, üzüntülü, muzdarip vaziyette aile yazısını yazarken çocuklarımız, gençlerimiz, özellikle de muhafazakâr ailelerin eşcinsel sapkın ilişki biçimlerine yakalarını paçalarını kaptıran genç çocukları yüzünden aileler perişan durumlarının şokunu yaşıyorlar. Başta hükümet partisi olmak üzere, bütün partilerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın, okullarımızın ve ailelerimizin bu konuda çocuklarımıza sahip çıkmaları şart! 

İnsan türünü yok etme tehlikesi taşıyan bu sapkın yönelimlerin karşısında İslâm dimdik durabilir sadece. İnsanlığın geleceği beden ve ruh sağlığı bakımından İslâm’ın insanı yücelten, haysiyetini koruyan, adaleti sağlayan ilkelerinin hayata geçirilmesinde. Sapkın eşcinsel şebekeler de, ateizm şebekeleri de vazifelerini yapıyorlar. Toplum, özellikle de toplumun muhafazakâr aileleri vazifelerini bu sapkın şebekeler kadar yapmıyorlar! Çocuklarının zihnî, ruhî, ahlâkî gelişimleriyle neredeyse hiç ilgilenmiyorlar! Çocuklarını bu tür şebekelere kaptırdıkları zaman da dünyaları yıkılıyor! 

Televizyonlar, cinayet, tecavüz, şiddet haberlerinden geçilmiyor. Zihin işgali, internet magazin, porno işgaliyle de yaşanan esaret! Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı; çocuklarını, ülkelerini, geleceklerini, insanlığı savunan aileleri yalnız bırakmıştır. Üstelik Bakanlığın görevi; çocuklarımızı, kadınları ve aileyi korumaktır. LGBT’lilere sahip çıkarak onlara yapılan protestoları ‘nefret söylemi kabul edilemez’ diyenden aile bakanı olur mu? ‘Otoriteler cinsiyet konusunun biyolojik bir patoloji değil, psikolojik olduğuna dikkat çeker. 3 yaşına kadar cinsel kimlik belli olmaya başlar, 5 yaşında kesinleşir.’ Bu bilgisizlikleri söylemek de cehaletinin ispatı! İslâm’a ve fıtrata aykırı cümle. Cinsiyet biyolojiktir. Cinsel kimlik de yaradılıştan ve doğuştan gelir. Cinsiyet farklılığı daha ana karnında başlar. Ana olmayandan aile bakanı! Kadının kadın, erkeğin erkek, çocuğun çocuk, ailenin aile olarak sürdüğü yaşama tarzı, ‘nefret söylemi’ değil, insanın varoluş hakkıdır. Cinsiyetin biyolojik ve doğal olduğunu kabul etmeden, sadece ‘psikoloji’dir demek fıtratı, yaradılışı bilmemek veya inkârdır. Ak Parti gibi ümmetin, insanlığın ümidi mazlumların umudu olmuş, AK Parti’de bu bakanlar olmamalı. Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın hali bu! Sırada kültürü öğretmemiz gereken bir milletin hayat tarzı olan İslâm’ı kültürümüzde yokmuş gibi hareket eden kültür ve turizm bakanı ile dini hassasiyetlerimizi önemsemeyen, spor adı altında kızlarımızda edep ve hayâ bırakmayıp adeta podyumda vücudunu seyrettirir hale getiren, erkek çalıştırıcılara teslim edenler var. 
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.