Düşünce ve İnanç Özgürlüğünün Etkisi Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerin önemli bir kısmının düşünce ve inanç özgürlüğü noktasında kırıklarla dolu bir karneye sahip olduğunu kabul etmek gerekir. Bu ülkelerde hâkim olanlar koltuklarını koruyabilmek için her türlü zorbalığa başvururlar Yaşadığımız bu asır inanç ve düşünce özgürlüğünün zirve yaptığı bir asırdır. Hemen hemen bütün dünya ülkelerinin anayasalarında inanç ve düşünce özgürlüğü ile ilgili bir yâda birkaç madde vardır.  Tabiidir ki ne kadar uygulanabildiği konusu ayrı bir mesele. Bazı ülke yönetimleri bu maddeleri tamamen uygularken, vatandaşlarına bu evrensel hakkı sonuna kadar tanırken, bazı ülkelerde ise hiç uygulanmamaktadır. Her iki durum da tartışmaya açıktır; tamamen düşünce ve inanç özgürlük kapısının sonuna kadar açık olduğu bir dünya mı, yoksa düşünce ve inanç özgürlüğünün olmadığı, yok sayıldığı, her türlü baskının uygulandığı bir dünya mı? Bana göre her iki durum da sakıncalı. Zaten ikinci şıkkın tamamen yanlış olduğu bir gerçek. Yani inanç ve düşünce özgürlüğünün olmadığı bir ülkede yaşamak çok zor. Diğer şıkka gelince onun da sakıncaları vardır.  Dünyanın hiçbir ülkesinde özgürlükler sınırsız değildir, olamaz. Her şeyde olduğu gibi vasat olmakta fayda var, düşüncesindeyim. İnanç ve Düşünce Özgürlüğünde İslam Dünyası Sınıfta Kalmıştır Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerin önemli bir kısmının düşünce ve inanç özgürlüğü noktasında kırıklarla dolu bir karneye sahip olduğunu kabul etmek gerekir. Bu ülkelerde hâkim olanlar koltuklarını koruyabilmek için her türlü zorbalığa başvururlar. Zorbalığın hâkim olduğu bu ülkelerde inanç ve düşünceler şiddetli baskı altındadır. Rejimin müsaade ettiği kadarıyla düşünce ve inanç özgürlüğü vardır. Özellikle de İslam’ın bireye bırakmış olduğu özgürlük alanının insanların elinden alındığı ve inancın gereklerinin yerine getirirken zorlandığı birçok örnekle karşılaşmak mümkün. Durum böyle olunca her yaş gurubundan insan, dini baskıları gerekçe göstererek, kimisi dini inancı reddetmekte, kimisi de dikkate alınmadığı, dinin önemsenmediği bir yaşam sürmektedir. Haliyle de işlerine daha kolay geldiği için Deizmi de benimseyen bir nesil ortaya çıkar. Uygulanan Baskılar Sonucunda İnsanlar Dine Mesafeli Dururlar Doğaldır ki insan, zorlandığı şeye karşı tepki gösterir. Tepki duyduğu şey ile arasında mesafe koyar. Belki mecburiyette bazı şeyleri yerine getiriyor görünür ancak içten içe yerine getirmeye zorlandığı şeye karşı nefret duyar. Bu durum, bazen kişinin kendisine yapılmıyor olsa da başkasına yapılan üzerinden dahi dine karşı ön yargı sahibi olmasına ya da kötü örneklerden hareketle din ile kendi arasına mesafe koymasına neden olabilir.             Hâsılı Kelam: Çağımızın belası Deizm baskının ve zorbalığın hakim olduğu rejimlerde daha çok boy gösterir. Düşünce ve özgürlükler alanında karnesi zayıf olan İslam Dünyası insanların dine mesafeli durmasını sağlamıştır. Bu da Deizmin gelişmesini sağlayan önemli bir faktöre olmuştur.