Yıllarca belediyede su montörü olarak çalışmıştı Ertan amca. Elinde demir çubuğu ile yıllarca yaz kış demeden mahalle mahalle gezmiş su hatlarındaki vanaları açmış veya kapamış, suyun diğer mahalle, sokağa akmasını sağlamıştı.
Kışın çetin geçtiği günlerde giydiği botları ile kara bata çıka mahalle sularının vanasını açarak suyun evlere ulaşımını sağlamıştı.
25 sene bu işte çalışmış tekaüt hülyaları kurmuştu. 80’lerdeki çalkantı ve anarşi ortamı bu hayalini daha çok kurmasına vesile olmuştu.
Dönemin kudretlisi Evren’in askeri darbesi bütün sosyal yaşamı alabora ettiği gibi bürokrasi ve siyasi yaşamı da felç etmişti.
Ülkede yaşanan baskı rejimi insanlarında çalışma hayatından uzaklaştırıyordu.
Belediye başkanın görevden alınması ve yerine askeri darbe personelinin atanması şehirde ki hoş görü ve siyasi katılımcılık iklimini de bozmuştu.
Mütekaitlik artık düşünülen bir durumdu. Çünkü sabah mesaiye başlama serencamı askeriye deki sabah içtimasına benzemeye başlamıştı.
Bazı görevlilerin saç sakal traş olması adına zorla bıyıklarının da kestirilmesi büsbütün tekaütlük dışında bir alternatif bırakmıyordu.
Ertan amca bir sabah geldiği belediyeye tekaüt istidasını ilgililere vermiş ve hülyasını kurduğu mütekait hayaline kavuşmuştu.
Artık o bir mütekaid’di.
Mütekaid’lik diğer deyişle emekli
“bir işle ilgilenmemek, çalışmamak” demekti. Tekaüd ise emeklilik olarak adlandırılmıştı.
Mütekait maaşını alıp yaşamın geri kalan kısmını artık sesiz sakin geçirmek daha huzurluydu.
Emeklilik (mütekaid’lik) kuşaklar arası bir sosyal dayanışmadı. Yani nesiller arası dayanışma. Daha önce çalışıp emek harcayanlar emekli olduktan sonra şu an çalışan nesil tarafından emeklilik maaşlarının ve sağlık giderlerinin karşılanmasıydı. Şimdi ki neslin emeklilik giderlerinin de gelecek kuşak tarafından karşılanmasıdır.
Mütekaitlik sosyal güvenlik sistemin önemini bir daha ortaya koymuştu Ertan amca için.