Sofra tuzu (sodyum klorür veya Rafine tuz veya endüstriyel tuz veya sodyum klorür) mu yoksa doğal kristal tuz veya doğal kaya tuzu mu? Elbette, doğal kristal tuz veya doğal kaya tuzu tavsiye edilmekte… Japonya’da yapılan araştırmada tuz kanser yapıp etkisini artırır demişler fakat doğal kaya tuzu ile sofra tuzunu birbirinden ayırt etmeden araştırma yapmışlar. Asıl kaçınılması gereken sofra tuzudur bilememişler mi yoksa bilmek mi istememişler... En son elimizde kalan her ne kadar tuz olarak kabul edilmeyen sofra tuzu olup, o olmazsa idi bütün dünya ölürdü. Çok ilginçtir, Tatlı sularda yasayan balıklar bile, tuz bulmak için denizlerin dibinde kayalara gidiyorlardı. Ama tuzlu sudaki balıklar ise buna ihtiyaç duymuyorlar.
Doğal kaya tuzu veya doğal kristal tuz rafine edilerek yani elementlerine ayrıştırılarak sadece sodyum klorür elde edilir ve sofrada kullanıma hazır olur. Fakat rafine olan yani sofra tuzu (yemek veya endüstriyel tuz da denir) kullanınca vücut bunu atmak için vücut kendi suyunu kullanılır. Yapılan araştırmada sofra tuzu kullanan vücutta tuz olmadığına tespit edilmiştir. Vücut içine aldığı kendisine yararlı olmayan ve zararlı olan sofra tuzunu ancak su ile atabilir. Eğer Sofra tuzu atılmazsa proteinlerle birleşerek ürik asit oluşturur. Eklemlere yerleşerek iğne gibi batma ağrısını oluşturur.
Köylerde peyniri bir kış boyu yiyebilmek için kaya tuzu ile işleme tabi tutulup bidon veya tekeneler de belli bir süre bekletilip sonra sofralara konulur. Ama hiçbir şekilde sofra tuzu kullanılmaz. Neden mi? Sofra tuzu eklendiği takdirde peynir bozulur fakat kaya tuzunda hiçbir bozulma olmaz. Anadolu'da koyunlara doğal kaya tuz yedirilerek hem etin tadı lezzetleşir hem de bağırsağından kaliteli sucuk elde edilmesi için pekleştirilir. Eğer koyun tuz yememişse bağırsağından sucuk elde edilmez. Kırgızların bütün erkekleri kasaptır. Kırgız erkekleri koyunun tuz yiyip yemediğini şu şekilde tespit ederler; eğer derisi kolay yüzülür ve derisinden kürk olursa ve kürek kemiği kolay kırılmazsa koyunun tuz yediği anlaşılır. Çok daha ilginç bir olay ise, yabani dağ keçileri barajların dik duvarlarına tırmanarak duvarda sızan suların kuruduğu yerlerde oluşan tuzları yerler. Peki, Rafine tuz yiyen bir inek üzerinde araştırılma yapılmış. 3 haftada süt vermekten kesilmiş, 3 ay içinde dağa çıkamaz hale gelmiş. 3 yıl içinde ise kemik kanseri olmuş. Anlaşıldığı üzere, tuzumuza göz dikenler ömrümüze göz dikmişler. Bu durumun farkında mıyız acaba?