ELEKTİRK
Yaşar Değirmenci
Köşe Yazarı
Yaşar Değirmenci
 

Ramazan ayımız takva yolculuğumuz olsun

Yusuf sûresinde Hz. Yusuf’a kardeşlerinin yaptıkları kötülükler uzun uzun anlatılır. Sonunda her şey ortaya çıkınca kardeşlerinin ona: “Allah'a yemin ederiz, Allah seni bizden üstün kılmıştır. Biz doğrusu (sana yaptıklarımızda) suçlu idik." dedikleri; Hz. Yusuf'un da "Size, bugün kınayıp ayıplama, hiçbir başa kakma yok. Allah sizi affeder, zira O merhametlilerin en merhametlisidir.” Peygamberlerin kardeşlerine olan iyiliklerinin Kur'an'da anlatılması Müslümanlara öğüt ve örnek olması içindir. Kardeşler aralarında şu esaslara göre hareket etmelidir: *Kardeşler karşılıklı sevgi ve saygı beslemeli, küçükler büyüklerine karşı saygısız davranışlardan sakınarak onları anne ve babaları gibi görmeli ve kendilerine itaat etmeli, büyük kardeşler de küçüklerin kabahatlerini af ve hoşgörü ile karşılamalıdır. *Kardeşler, anne ve babalarını üzmeyecek, onlara huzur dolu bir hayat yaşatarak davranışlarla birlik ve beraberlik içinde yaşamalı; para, servet miras gibi maddi çıkarlar düşmanlık sebebi haline getirilmemeli ve birlik ruhu bozulmamalıdır. *Şan, şöhret, makam, servet gibi şeyler kıskançlık sebebi olmamalıdır. Kardeşlerden biri ilim, servet ve makam itibariyle yükselirse bu durum diğerleri için ancak bir iftihar vesilesi sayılmalıdır. Maddî ve manevî bakımdan güçlü olan da diğerlerine hor bakmamalı, onlara her konuda yardım elini uzatmalıdır. *Aralarındaki işleri ve fikir ayrılıklarını zora baş vurmadan, birbirlerinin fikirlerine saygı duyarak ve konuşup anlaşarak tatlılıkla halletmenin yollarını aramalıdırlar. Dünya imtihan sahnesidir. İnsan da ölüm noktasına doğru hızla ilerlemektedir. Bu gidiş esnasında çok değişik etkilerle, olaylarla karşılaşacaktır. Olumlu-olumsuz bütün olaylar karşısında mü’min, “Allah’a kul olma” vasfını korumakla yükümlüdür. Bunun için de önce inanış olarak sonra da bünye olarak güçlü olmak ihtiyacındadır. Müslümanlığı “mutluluk yarışı” diye yorumlayacak olursak, bu yarışta güçlü, kuvvetli, eğitimli, disiplinli, istekli ve şuurlu olmanın gereği kendiliğinden ortaya çıkar. İman ve imana bağlı ibadetler mutlak hayırdır. Böyle olunca da kuvvetlisi ve zayıfıyla her Müslüman hayırlıdır. Ancak inanç, fikir, niyet, âhirete meyil ve fizik olarak kuvvetli mü’min, bu açılardan zayıf olandan elbette daha hayırlıdır. Zira verilecek mücadele ve mücâhede güçlü olmayı gerektirmektedir. Mü’mini güçlü kılacak her işe ve tedbire sarılmak, bu konuda Allah’tan yardım dilemek, yılmamak, acz göstermemek Peygamber Efendimizin hadisinde yer alan tavsiyeleridir. “Keşke şöyle yapsaydım, böyle yapsaydım...” gibi birtakım faydasız ve karamsar hesaplara girilirse gayretler boşa gider. “Allah’ın takdiri böyleymiş” deyip teslimiyet göstermek ve yine mü’min olarak kulluk çizgisinde yapılması gerekenleri yerine getirme “kuvvetli mü’min”in tavrıdır. Hadisten öğrendiklerimiz 1. Gerçek kuvvet ve zaaf nefisle mücâhede noktasında kendisini gösterir. 2. Kadere rızâ ve teslimiyet, olaylar karşısında en büyük güç kaynağıdır. 3. Geçmişe hayıflanarak, geleceği gerektiği gibi değerlendirememek zayıf insanların işidir. 4. Din ve dünyaya faydası bulunan işleri başarmak için gayret göstermek gerekmektedir. Diğer ayete gelince “Siz ey iman edenler! Sabrederek mücadeleye devam edin, zorluklara karşı direnin, direnişte birbirinizle dayanışma içinde olun sebat ve kararlılık gösterin. Hazırlıklı ve uyanık olun, sabrederek mücadelede yarışı siz kazanın, gücünüzü, birliğinizi, devletinizi, topraklarınızı, ümmetin menfaatlerini korumak, îlây-ı kelimetullah (Allah'ın düzeninin hakim kılınması) ve tebliğe devam edebilmek için dinî, sosyal, siyasî, ekonomik müesseseler, savunma işbirlikleri kurun, öncü teşekküller, araştırma-geliştirme kurumları oluşturarak münasebetlerinizi ilerletin, ordular, özel savaş birlikleri ve savaş araçları hazırlayın, askerî garnizonlar, karakollar kurarak sınırlarınızı bekleyin, aranızdaki bağları kuvvetlendirerek birbirinize kenetlenin, Allah'ı zikirde daim olun. Allah'a sığının, emirlerine yapışın, (imana) nöbetçi olun ve Allah’a karşı sorumluluk bilincini kuşanın ki ebedî saadete, ebedî nimetlere erebilesiniz” (3 Âli İmran 200) (Râbıtû, “irtibatı kesmeyin” şeklinde de anlaşılabilir. Aslında ribât nöbet tutulan yerdir. Zımnen: imana saray olan yüreğinizin kapısında şeytana ve şeytanlara karşı nöbet bekleyin! İç ve dış saldırganlara karşı tetikte olun! Veya: Cennete ulaşan yolda ulaştığınız son noktadan bir adım geri atmayın!) Bu âyetin diğer meali: Ey iman iddiasında bulunanlar! İddianızı isbat için şu dört şeyi yapın: 1) İmanınıza yönelik saldırılara karşı direnin. 2) Direnişte dayanışın ve yarışın. 3) Bir yangın kulesi nöbetçisi gibi müteyakkız olun. 4) Sorumlu davranın ve mücadeleyi bırakıp terk etmeyin. Elmalı’nın tefsirinde: (Sözlükte “düşmanın geleceği yeri bekleyip korumak” anlamına gelen ribât, terim olarak “Allah yolundan ayrılmamak, düşmana karşı uyanık ve hazırlıklı bulunmak” anlamına gelmektedir. Nöbetlerin biri vatanı düşmandan, diğeri ise nefsi kötü davranışlardan korumaya yöneliktir. Nitekim âyetin, aynı zamanda sûrenin son cümlesinde kurtuluşa ermek için takvânın yani Allah’tan korkmanın emredilmiş olması, âyetin her iki anlamı da içerdiğine işaret eder. Bunların biri yapılıp diğeri yapılmadığı takdirde takvâ gerçekleşmiş olmaz dolayısıyla kurtuluş da olmaz.) Takvâ emri ile ilgili olarak bazı müfessirler özetle şöyle der:  Takvâ senin, Allah’ın gazabından ve azabından kendini korumandır. Bu da ancak Allah’ı tanımak, O’nu razı edecek ve O’nu kızdıracak şeyleri bilmekle mümkün olur. Bunları bilmek ise Allah’ın kitabını anlamaya, Peygamberinin sünnetini ve bu ümmetin “selef-i sâlihîn” denilen geçmişlerinin hayatını bilmeye ve onları örnek almaya bağlıdır. Kim hakkı ve haklıları korumak, hak daveti yaymak uğrunda sabreder, engellere karşı direnir, tehlikelere karşı uyanık olup gerekeni yapar ve Allah’ın emrine saygısızlıktan sakınırsa, diğer işlerinde de bu prensipleri göz önünde bulundurursa kendisini kurtuluşa ve Allah katındaki mutluluğu elde etmeye hazırlamış olur. Sonraki yazılarda takva’yı işleyeceğim İnşallah…
Ekleme Tarihi: 16 Mart 2024 - Cumartesi

Ramazan ayımız takva yolculuğumuz olsun

Yusuf sûresinde Hz. Yusuf’a kardeşlerinin yaptıkları kötülükler uzun uzun anlatılır. Sonunda her şey ortaya çıkınca kardeşlerinin ona:

“Allah'a yemin ederiz, Allah seni bizden üstün kılmıştır. Biz doğrusu (sana yaptıklarımızda) suçlu idik." dedikleri; Hz. Yusuf'un da "Size, bugün kınayıp ayıplama, hiçbir başa kakma yok. Allah sizi affeder, zira O merhametlilerin en merhametlisidir.”

Peygamberlerin kardeşlerine olan iyiliklerinin Kur'an'da anlatılması Müslümanlara öğüt ve örnek olması içindir. Kardeşler aralarında şu esaslara göre hareket etmelidir:

*Kardeşler karşılıklı sevgi ve saygı beslemeli, küçükler büyüklerine karşı saygısız davranışlardan sakınarak onları anne ve babaları gibi görmeli ve kendilerine itaat etmeli, büyük kardeşler de küçüklerin kabahatlerini af ve hoşgörü ile karşılamalıdır.

*Kardeşler, anne ve babalarını üzmeyecek, onlara huzur dolu bir hayat yaşatarak davranışlarla birlik ve beraberlik içinde yaşamalı; para, servet miras gibi maddi çıkarlar düşmanlık sebebi haline getirilmemeli ve birlik ruhu bozulmamalıdır.

*Şan, şöhret, makam, servet gibi şeyler kıskançlık sebebi olmamalıdır. Kardeşlerden biri ilim, servet ve makam itibariyle yükselirse bu durum diğerleri için ancak bir iftihar vesilesi sayılmalıdır. Maddî ve manevî bakımdan güçlü olan da diğerlerine hor bakmamalı, onlara her konuda yardım elini uzatmalıdır.

*Aralarındaki işleri ve fikir ayrılıklarını zora baş vurmadan, birbirlerinin fikirlerine saygı duyarak ve konuşup anlaşarak tatlılıkla halletmenin yollarını aramalıdırlar.

Dünya imtihan sahnesidir. İnsan da ölüm noktasına doğru hızla ilerlemektedir. Bu gidiş esnasında çok değişik etkilerle, olaylarla karşılaşacaktır. Olumlu-olumsuz bütün olaylar karşısında mü’min, “Allah’a kul olma” vasfını korumakla yükümlüdür. Bunun için de önce inanış olarak sonra da bünye olarak güçlü olmak ihtiyacındadır. Müslümanlığı “mutluluk yarışı” diye yorumlayacak olursak, bu yarışta güçlü, kuvvetli, eğitimli, disiplinli, istekli ve şuurlu olmanın gereği kendiliğinden ortaya çıkar. İman ve imana bağlı ibadetler mutlak hayırdır. Böyle olunca da kuvvetlisi ve zayıfıyla her Müslüman hayırlıdır. Ancak inanç, fikir, niyet, âhirete meyil ve fizik olarak kuvvetli mü’min, bu açılardan zayıf olandan elbette daha hayırlıdır. Zira verilecek mücadele ve mücâhede güçlü olmayı gerektirmektedir. Mü’mini güçlü kılacak her işe ve tedbire sarılmak, bu konuda Allah’tan yardım dilemek, yılmamak, acz göstermemek Peygamber Efendimizin hadisinde yer alan tavsiyeleridir. “Keşke şöyle yapsaydım, böyle yapsaydım...” gibi birtakım faydasız ve karamsar hesaplara girilirse gayretler boşa gider. “Allah’ın takdiri böyleymiş” deyip teslimiyet göstermek ve yine mü’min olarak kulluk çizgisinde yapılması gerekenleri yerine getirme “kuvvetli mü’min”in tavrıdır. Hadisten öğrendiklerimiz

1. Gerçek kuvvet ve zaaf nefisle mücâhede noktasında kendisini gösterir.

2. Kadere rızâ ve teslimiyet, olaylar karşısında en büyük güç kaynağıdır.

3. Geçmişe hayıflanarak, geleceği gerektiği gibi değerlendirememek zayıf insanların işidir.

4. Din ve dünyaya faydası bulunan işleri başarmak için gayret göstermek gerekmektedir.

Diğer ayete gelince

“Siz ey iman edenler! Sabrederek mücadeleye devam edin, zorluklara karşı direnin, direnişte birbirinizle dayanışma içinde olun sebat ve kararlılık gösterin. Hazırlıklı ve uyanık olun, sabrederek mücadelede yarışı siz kazanın, gücünüzü, birliğinizi, devletinizi, topraklarınızı, ümmetin menfaatlerini korumak, îlây-ı kelimetullah (Allah'ın düzeninin hakim kılınması) ve tebliğe devam edebilmek için dinî, sosyal, siyasî, ekonomik müesseseler, savunma işbirlikleri kurun, öncü teşekküller, araştırma-geliştirme kurumları oluşturarak münasebetlerinizi ilerletin, ordular, özel savaş birlikleri ve savaş araçları hazırlayın, askerî garnizonlar, karakollar kurarak sınırlarınızı bekleyin, aranızdaki bağları kuvvetlendirerek birbirinize kenetlenin, Allah'ı zikirde daim olun. Allah'a sığının, emirlerine yapışın, (imana) nöbetçi olun ve Allah’a karşı sorumluluk bilincini kuşanın ki ebedî saadete, ebedî nimetlere erebilesiniz” (3 Âli İmran 200)

(Râbıtû, “irtibatı kesmeyin” şeklinde de anlaşılabilir. Aslında ribât nöbet tutulan yerdir. Zımnen: imana saray olan yüreğinizin kapısında şeytana ve şeytanlara karşı nöbet bekleyin! İç ve dış saldırganlara karşı tetikte olun! Veya: Cennete ulaşan yolda ulaştığınız son noktadan bir adım geri atmayın!) Bu âyetin diğer meali: Ey iman iddiasında bulunanlar! İddianızı isbat için şu dört şeyi yapın: 1) İmanınıza yönelik saldırılara karşı direnin. 2) Direnişte dayanışın ve yarışın. 3) Bir yangın kulesi nöbetçisi gibi müteyakkız olun. 4) Sorumlu davranın ve mücadeleyi bırakıp terk etmeyin. Elmalı’nın tefsirinde: (Sözlükte “düşmanın geleceği yeri bekleyip korumak” anlamına gelen ribât, terim olarak “Allah yolundan ayrılmamak, düşmana karşı uyanık ve hazırlıklı bulunmak” anlamına gelmektedir. Nöbetlerin biri vatanı düşmandan, diğeri ise nefsi kötü davranışlardan korumaya yöneliktir. Nitekim âyetin, aynı zamanda sûrenin son cümlesinde kurtuluşa ermek için takvânın yani Allah’tan korkmanın emredilmiş olması, âyetin her iki anlamı da içerdiğine işaret eder. Bunların biri yapılıp diğeri yapılmadığı takdirde takvâ gerçekleşmiş olmaz dolayısıyla kurtuluş da olmaz.) Takvâ emri ile ilgili olarak bazı müfessirler özetle şöyle der:

 Takvâ senin, Allah’ın gazabından ve azabından kendini korumandır. Bu da ancak Allah’ı tanımak, O’nu razı edecek ve O’nu kızdıracak şeyleri bilmekle mümkün olur. Bunları bilmek ise Allah’ın kitabını anlamaya, Peygamberinin sünnetini ve bu ümmetin “selef-i sâlihîn” denilen geçmişlerinin hayatını bilmeye ve onları örnek almaya bağlıdır. Kim hakkı ve haklıları korumak, hak daveti yaymak uğrunda sabreder, engellere karşı direnir, tehlikelere karşı uyanık olup gerekeni yapar ve Allah’ın emrine saygısızlıktan sakınırsa, diğer işlerinde de bu prensipleri göz önünde bulundurursa kendisini kurtuluşa ve Allah katındaki mutluluğu elde etmeye hazırlamış olur. Sonraki yazılarda takva’yı işleyeceğim İnşallah…

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.