Hadis-i Şeriflerde Zaman
Sevgili Peygamberimiz "Yarıncılar, işini tehir edenler helak oldu." buyurmuşlardır. Bütün ilim adamları da günlük işlerin yarına bırakılmamasını tavsiye etmiş, yarınların tembellerin günü olduğunu ifade etmişlerdir.
Peygamber Efendimiz "Kendisine faydalı olmayan şeyi terk etmesi insanın iyi Müslüman oluşundandır.” buyurmuşlardır. Bu dünya için ne diyoruz: Üç günlük dünya... Dün, bugün, yarın... "Bütün gelecekler yakındır." hadis-i şerifi mucibince dün nasıl geçtiyse kaderdeki yarınlar da bugünleşip bitecek. Kimler geldi, kimler geçti. Zahir plana bakınca bu dünya hiçbir şeye değmez.
Peygamberimiz aleyhisselam hadis-i şeriflerinde "Hz. Allah kullarına mühlet verir; ancak asla ihmal etmez." buyuruyor.
Dinimiz boş geçirilecek vakit tanımaz. Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şerifler zamanın hiçbir surette boş geçirilmemesini emreder. Peygamberimiz ashabıyla beraber giderken yol kenarında boş oturan bir şahsın önünden selam vermeden geçerler. Dönüşlerinde aynı şahsa, aynı yerde rastlarlar. Bu defa Peygamberimiz selam verir.
Ashab "Ya Resulallah! Giderken selam vermediniz, şimdi selam verdiniz. Bunun hikmeti nedir?" diye sorar. Peygam- berimiz "Giderken bomboş oturuyordu. Dönüşümüzde ise elinde bir çöple yere çizgiler çiziyordu. Bir meşguliyeti vardı. Onun için selam verdim." diye cevap verir.
Hz. Ömer (r.a.) boş olarak oturan bir topluluk görmüş ve kendilerine neden bir işle meşgul olmadıklarını sormuştu.
'Bizler mütevekkilleriz Allah'a tevekkül ediyoruz. Dediklerinde şöyle konuştu:
'Hayır hayır, sizler mütevekkil değil müteekkillersiniz, hazır yiyicilersiniz. Tevekkül eden bir kimse, yeri nadas edip tohumu atan ve gerisini Allah'tan bekleyendir. Siz, başkasının sırtından geçinmeye hevesli tufeyli güruhusunuz. Boş durana selam bile vermeyen bir peygamberin ümmeti; meşguliyeti olmadan oturana müteekkil (hazır yiyici) diyen bir sahabenin takipçisi, boş kaldığın vakit tekrar çalış ve yorul, (Boş durma!) emrine muhatap kılan bir dinin mensubu olan bizlerin, bütün zamanlarımızı onların istediği gibi değerlendirmesi icap etmez mi?
İnşirah suresinde "Kolaylığın zorluktan sonra elde edileceği..." bildirilir. Akabinde de "İşlerinde boşaldığın vakit tekrar çalış ve yorul, boş durma, birisi bitince diğerine giriş. Ve her işinde ancak Rabb'ine sarıl (ondan iste)." emri bizi uyarıp durmaktadır. Ayet-i kerimede meşguliyetin değiştirilmesi ile dinlenme elde edileceğine işaretle "çalışarak dinlenme" tavsiye edilmektedir.
Dinimiz "öğrenerek dinlenme, çalışarak istirahat" prensibini vaz etmiştir, "meşguliyeti değiştirmek" tavsiyesiyle de ortaya koyduğu prensibin nasıl tatbik edileceğini göstermiştir.
Abdullah bin Mes'ud "Resulullah Efendimiz bizi bıktırmamak için öğüt vermekte en uygun zamanı kollardı." buyuruyor. Abdullah Bin Mes'ud radıyallahu anh zamanda aynı Peygamber Efendimiz'in bu tavsiyesini kendisi de uygulamış- tır. Her perşembe günü halka öğüt verir, bazı nasihatte bulunurdu. Biri ona "Ey Abdullah, bize her gün nasihatte bulunmanızı ne kadar isterdim, bir bilsen?" dediğinde o da şu karşılığı verdi: “Size bıkkınlık vermek istemeyişim beni bundan alıkoyuyor. Peygamber Efendimiz bize bıkkınlık vereceği endişesiyle nasihat hususunda nasıl bizi kolluyor idiyse ben de sizin uygun zamanınızı gözetiyorum."
Dünyayı değerli kılan "ahiretin tarlası" olmak vasfıdır. Böyle görüp böyle inandığımız zaman, bir "ebediyet yolcusu" hâline geliriz. O zaman dünyaya başka türlü bakar, Sevgili Peygamberimizin "zamanı değerlendirme" tavsiyelerini yerine getirmeye gayret göstermiş oluruz.
Topluma yönelik her türlü faaliyette başarı için zamanlamanın fevkalade önemli olduğu bugün herkes tarafından kabul edilmektedir. Kimse "zamansız öten horoz”un akıbetine düşmek istememektedir. Sırf hayır ve iyilik olan işlerde bile zamanlama, bazen yapılacak hayır ve iyiliğin kendisi kadar, hatta daha da büyük bir hayır ve iyilik olabilmektedir.