Yusuf Metin Yardımcı
Köşe Yazarı
Yusuf Metin Yardımcı
 

CENÎN KUŞATMASI VE FİLİSTİN YÖNETİMİ BAŞKANI M. ABBÂS’IN İSRÂİL’E DESTEĞİ

  BATI ŞERİA'da bulunan CENÎN/جنين şehri, her zaman İSRÂİL'e karşı sert direnişiyle tanınır. Burası, el-Cezîre muhabiri ŞÎRÎN EBÛ ÂKİLE/ شيرين أبو عاقلة 'nin gazetecilik görevini yaparken İSRÂİL terör güçleri tarafından vurularak öldürüldüğü şehirdir.   Şîrîn Ebû Âkile de Filistin kökenli bir Amerikan vatandaşıydı. Buna rağmen ABD, İSRÂİL'i eyleminden dolayı sorumlu tutmadı.   Katliâmcı İSRÂİL'in  FİLİSTİNLİLERE yönelik insanlık dışı muamelesi artık o kadar açık ki, bunu tartışmaya hiç gerek kalmıyor. Zira İSRÂİL'in GAZZE'de Uluslararası Hukûku, İnsânî Hukûk ve Etiği Hiçe Sayarak İşlediği Suçlar, Son Bir Buçuk Yıldır Neredeyse Her Gün Tüm Dünyaya İfşa Ediliyor. Nitekim daha az evvel yayınlanan bir habere göre “Son 24 saatte Gazze Şeridi'ndeki hastanelere 35 ŞEHİT getirildi.” (5.03.2025)   Bu suçların Siyonistler tarafından işlenmesi şaşırtıcı değil. Zira İSRÂİL'in kurulduğu ilkeler ışığında Siyonist devletten medenî ve insânî bir davranış beklemek boşunadır. Ancak 'FİLİSTİN YÖNETİMİ'nin benzer suçlarına ilişkin ayrıntılar ortaya çıkmaya başladığında, şaşırmak ve hayrete düşmek de gayet doğaldır.   Filistin Yönetimi'nin CENÎN kentine uyguladığı abluka altında son aylarda, İsrâil'in alametifarikası haline gelen suçların bir benzeri burada da işleniyor.  Geçtiğimiz yılın Aralık 28'inde, 21 yaşındaki bir gazetecilik öğrencisi, annesi ve kız kardeşinin iki küçük çocuğuyla birlikte evinden çıkarken Filistin Yönetimi'ne ait bir keskin nişancı tarafından öldürüldü. Kurşun kafasına isabet etti ve olay yerinde hayatını kaybetti.   Bu öğrenci, el-CEZÎRE muhabiri ŞÎRÎN EBÛ ÂKİLE'nin aynı şehir CENÎN'de bir İsrâil keskin nişancısı tarafından katledildiği şekilde öldürüldü. İsrâil ile Filistin Yönetimi arasındaki bu davranış benzerliği şaşırtıcı olabilir, ancak aslında yeni bir konu değil. İsrâil ile güvenlik ve istihbarat konularında müzakereler ve koordinasyon yıllardır sürüyor. İSRÂİL'in etkisi, FİLİSTİN YÖNETİMİ GÜVENLİK GÜÇLERİ’nin son aylarda sürdürdüğü CENÎN MÜLTECİ KAMPI’ndaki ablukada da açıkça görülüyor.   Mahmûd Abbâs Yönetimi, BATI ŞERİA'nın kuzeyinde İSRÂİL'e karşı devam eden silahlı direnişi bertaraf etmek amacıyla bu çalışmayı İsrâil ile işbirliği içinde yürütüyor. FİLİSTİN İDÂRESİ, BATI ŞERİA'nın birçok yerinde İsrâil karşıtı direnişi zayıflatmak için şiddet ve tehdit kullanmakla defalarca suçlandı. Ancak BATI ŞERİA'nın kuzey kesimi farklı. Filistin Yönetimi'nin Siyonistlere karşı devam eden direnişi ortadan kaldırma veya zayıflatmada hâlâ başarılı olamadığı bazı bölgeler var. Direncin devam ettiği parçalardan biri de CENÎN’dir.   Filistin Yönetimi, bu protestoculara karşı harekete geçerek onları kanunsuzlukla suçlayıp âsi olduklarını iddia ediyor. Fakat yerel düzeyde protestoculara sıradan halk ve kabile Şeyh/Liderleri ​​destek veriyor. Toplam nüfûsu yaklaşık 49,375 olan CENÎN, FİLİSTİN DİRENİŞİNİN güçlü bir sembolü olarak görülüyor.   İşte tam da bu yüzden şehir, Mahmûd Abbâs açısından tam bir baş ağrısıdır. FİLİSTİN YÖNETİMİ'NİN TEMEL SORUNU;   “İSRÂİL'in Gözünde Varlığının, Hayali Bir Kontrole Sahip Olduğu Bölgelerde İSRÂİL'e Karşı DİRENİŞ GÜÇLERİNİ ORTADAN KALDIRMAYA DAYANMASIDIR."   Bu nedenle, güvenlikle ilgili her konuda İSRÂİL ordusuyla eşgüdüm halinde hareket ediyor ve terör devleti İSRÂİL'in isyancılara karşı kullandığı bilinen yöntem ve taktiklerin hemen hemen aynısını kullanıyor.   Filistinli Bir Analist; “İSRÂİL ile FİLİSTİN YÖNETİMİ'nin Kullandığı Baskı Araçlarının Çok Benzer Olduğunu, MAHMÛD ABBÂS İDÂRESİ Güvenlik Güçlerinin Siyonist Üniforma Giymemesi Haliyle Bile, Onların Vahşeti ile İSRÂİL Ordusunun Vahşeti Arasında Ayrım Yapmanın İmkânsız Olduğunu” yazmıştı. Bu iddiayı bütünüyle çürütmek mümkün değil. Bunda da gerçekliğin etkisi görülüyor.   Zaten Filistin Yönetimi'nin CENÎN'i kuşatması başka nasıl açıklanabilir ki? Bu durum, İSRÂİL'in son günlerde GAZZE'deki SOYKIRIM ve KATLİAM suçlarını yoğunlaştırdığı ve hızlandırdığı bir dönemde yaşanıyor.   Böyle bir durumda Filistin Yönetimi'nin asıl sorumluluğu, Filistinlilerin haklarının iâdesi için çaba göstermek ve değerli hayatların korunmasını sağlamaktır. O ise tam tersine, CENÎN'i kuşatmayı ve İSRÂİL zulmüne karşı direnen direnişçileri ortadan kaldırmayı gerekli görüyor. FİLİSTİN YÖNETİMİ'nin CENÎN'e Yönelik Ablukasının Şiddeti, “Mülteci Kampında Elektrik ve Su Kesintisi Yaşanması ve Temel İhtiyaçların Dahi Karşılanmasının Yasaklamasından da” Açıkça Anlaşılıyor.   Evlerin üzerinde silahlı keskin nişancılar var. Eylemcilerin hareketini kısıtlamak için yollara kontrol noktaları kuruldu. İnsanların tutuklandığı, dövüldüğü, hattâ işkence gördüğü olaylar yaşanıyor. Filistin Kızılayı ekibi, iki günden fazla gözaltında tutuldukları sırada işkenceye maruz kaldıklarını ifade etti. Tek suçları ise, kuşatma altındaki halka ilaç ulaştırma görevini yerine getirmeleriydi.   Filistin Yönetimi Başkanı Mahmûd Abbâs'ı eleştirenler veya Cenîn kuşatmasına karşı çıkanlar tutuklanıp işkence görüyor. Bazı videolardan da anlaşılacağı üzere, Ebû Mâzen/ أَبُو مَازِن 'in ULVİYETİNİ kabul etmeleri için baskı yapılıyor.   MAHMÛD ABBÂS taraftarlarının, SÛRİYE'de Beşşâr ESED yanlıları ve destekçileri arasında görülen tabiatın aynısını taşıdığı söyleniyor. Tüm bunlar karşısında CENÎN şeyhleri ​​ve halkı ablukaya karşı protesto için sokaklara döküldü ve FİLİSTİN YÖNETİMİ'nden ablukanın kaldırılmasını talep etti, ancak bu çağrı dikkate alınmadı.   FİLİSTİN YÖNETİMİ Güvenlik Güçleri PROTESTOCULARIN, "YA TESLİM OLMALARI YA DA CENÎN’İ TERK ETMELERİ KONUSUNDA” ısrar ediyor. Ancak protestocular her iki talebi de reddederek sonuna kadar direnişlerini sürdürüyor. Her iki tarafın da ortaya koyduğu tutum, meselenin karmaşıklığını artıracak ve sıradan Filistinlilerin hayatlarına mal olacaktır. Aslında Filistin Yönetimi'nin bu çitin ardındaki amacı çok başkadır.   Buna göre GAZZE'de mutlak bir ATEŞKES sağlanması halinde, burayı kontrol etme imkânına sahip olması muhtemeldir. Filistin Yönetimi, CENÎN Kuşatmasıyla İSRÂİL ve AMERİKALI Destekçilerine, İSRÂİL Karşıtı Direnişi Ezmek İçin TAM KAPASİTEYE Sahip Olduklarını Göstermek İstiyor. Karşılığında Filistin Yönetimi, GAZZE'yi yönetmek için ihtiyaç duyduğu desteği alacak.   Ancak bu hamlenin ne kadar başarılı olacağı konusunda bir garanti yok. Filistin Yönetimi, gelecekte böyle bir ihtimalin ortaya çıkmaması için kendini İSRÂİL'e ispatlama çabasından da geri kalmıyor. Filistin Yönetimi'nin davranışları, kendi çıkarlarını Filistin halkının çıkarlarından daha önemli gördüğünü ve bunları korumak için tüm kırmızı çizgileri aşmaya hazır olduğunu göstermektedir.   Bu tür adımlar Filistin Yönetimi'ne İSRÂİL'in gözünde bir miktar önem kazandırabilir. Ancak Filistin halkının gözünde onur ve güvenilirliğini koruyabilecek mi? Filistin Yönetimi'nin Filistin halkının gözündeki statüsünün büyük ölçüde gerilediği ve ciddi bir kriz içinde olduğu bir gerçek değil midir?   Zaman ve şartlar, MAHMÛD ABBÂS’ın liderlik zaaflarını ele almasını ve bu zor şartlarda Filistinlilerin yaralarını iyileştirmek için çalışmasını gerektiriyordu. O ise tam tersine yaralı Filistinlilere daha fazla zarar vermeye, hatta onları öldürmeye başladı.   Bu iç anlaşmazlık Filistin davasına ciddi zararlar verdiği gibi, gelecekte Filistin Yönetimi için de meşruiyet ve beka sorunu yaratabilir. Filistin halkının birleşik ve güçlü bir lidere ihtiyacı var. Bu bölünmüşlük ve kaos ortamından tek kazançlı çıkan ise, her gün Filistinlilerin kanını akıtan Siyonist devlettir.    Cenîn'deki saldırılara Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan'ın destek verdiğini ise Filistinliler zaten hep söylüyor.
Ekleme Tarihi: 07 Mart 2025 - Cuma

CENÎN KUŞATMASI VE FİLİSTİN YÖNETİMİ BAŞKANI M. ABBÂS’IN İSRÂİL’E DESTEĞİ

  BATI ŞERİA'da bulunan CENÎN/جنين şehri, her zaman İSRÂİL'e karşı sert direnişiyle tanınır. Burası, el-Cezîre muhabiri ŞÎRÎN EBÛ ÂKİLE/ شيرين أبو عاقلة 'nin gazetecilik görevini yaparken İSRÂİL terör güçleri tarafından vurularak öldürüldüğü şehirdir.
  Şîrîn Ebû Âkile de Filistin kökenli bir Amerikan vatandaşıydı. Buna rağmen ABD, İSRÂİL'i eyleminden dolayı sorumlu tutmadı.
  Katliâmcı İSRÂİL'in  FİLİSTİNLİLERE yönelik insanlık dışı muamelesi artık o kadar açık ki, bunu tartışmaya hiç gerek kalmıyor. Zira İSRÂİL'in GAZZE'de Uluslararası Hukûku, İnsânî Hukûk ve Etiği Hiçe Sayarak İşlediği Suçlar, Son Bir Buçuk Yıldır Neredeyse Her Gün Tüm Dünyaya İfşa Ediliyor. Nitekim daha az evvel yayınlanan bir habere göre “Son 24 saatte Gazze Şeridi'ndeki hastanelere 35 ŞEHİT getirildi.” (5.03.2025)
  Bu suçların Siyonistler tarafından işlenmesi şaşırtıcı değil. Zira İSRÂİL'in kurulduğu ilkeler ışığında Siyonist devletten medenî ve insânî bir davranış beklemek boşunadır. Ancak 'FİLİSTİN YÖNETİMİ'nin benzer suçlarına ilişkin ayrıntılar ortaya çıkmaya başladığında, şaşırmak ve hayrete düşmek de gayet doğaldır.
  Filistin Yönetimi'nin CENÎN kentine uyguladığı abluka altında son aylarda, İsrâil'in alametifarikası haline gelen suçların bir benzeri burada da işleniyor.  Geçtiğimiz yılın Aralık 28'inde, 21 yaşındaki bir gazetecilik öğrencisi, annesi ve kız kardeşinin iki küçük çocuğuyla birlikte evinden çıkarken Filistin Yönetimi'ne ait bir keskin nişancı tarafından öldürüldü. Kurşun kafasına isabet etti ve olay yerinde hayatını kaybetti.
  Bu öğrenci, el-CEZÎRE muhabiri ŞÎRÎN EBÛ ÂKİLE'nin aynı şehir CENÎN'de bir İsrâil keskin nişancısı tarafından katledildiği şekilde öldürüldü. İsrâil ile Filistin Yönetimi arasındaki bu davranış benzerliği şaşırtıcı olabilir, ancak aslında yeni bir konu değil. İsrâil ile güvenlik ve istihbarat konularında müzakereler ve koordinasyon yıllardır sürüyor. İSRÂİL'in etkisi, FİLİSTİN YÖNETİMİ GÜVENLİK GÜÇLERİ’nin son aylarda sürdürdüğü CENÎN MÜLTECİ KAMPI’ndaki ablukada da açıkça görülüyor.
  Mahmûd Abbâs Yönetimi, BATI ŞERİA'nın kuzeyinde İSRÂİL'e karşı devam eden silahlı direnişi bertaraf etmek amacıyla bu çalışmayı İsrâil ile işbirliği içinde yürütüyor. FİLİSTİN İDÂRESİ, BATI ŞERİA'nın birçok yerinde İsrâil karşıtı direnişi zayıflatmak için şiddet ve tehdit kullanmakla defalarca suçlandı. Ancak BATI ŞERİA'nın kuzey kesimi farklı. Filistin Yönetimi'nin Siyonistlere karşı devam eden direnişi ortadan kaldırma veya zayıflatmada hâlâ başarılı olamadığı bazı bölgeler var. Direncin devam ettiği parçalardan biri de CENÎN’dir.
  Filistin Yönetimi, bu protestoculara karşı harekete geçerek onları kanunsuzlukla suçlayıp âsi olduklarını iddia ediyor. Fakat yerel düzeyde protestoculara sıradan halk ve kabile Şeyh/Liderleri ​​destek veriyor. Toplam nüfûsu yaklaşık 49,375 olan CENÎN, FİLİSTİN DİRENİŞİNİN güçlü bir sembolü olarak görülüyor.
  İşte tam da bu yüzden şehir, Mahmûd Abbâs açısından tam bir baş ağrısıdır. FİLİSTİN YÖNETİMİ'NİN TEMEL SORUNU;
  “İSRÂİL'in Gözünde Varlığının, Hayali Bir Kontrole Sahip Olduğu Bölgelerde İSRÂİL'e Karşı DİRENİŞ GÜÇLERİNİ ORTADAN KALDIRMAYA DAYANMASIDIR."
  Bu nedenle, güvenlikle ilgili her konuda İSRÂİL ordusuyla eşgüdüm halinde hareket ediyor ve terör devleti İSRÂİL'in isyancılara karşı kullandığı bilinen yöntem ve taktiklerin hemen hemen aynısını kullanıyor.
  Filistinli Bir Analist; “İSRÂİL ile FİLİSTİN YÖNETİMİ'nin Kullandığı Baskı Araçlarının Çok Benzer Olduğunu, MAHMÛD ABBÂS İDÂRESİ Güvenlik Güçlerinin Siyonist Üniforma Giymemesi Haliyle Bile, Onların Vahşeti ile İSRÂİL Ordusunun Vahşeti Arasında Ayrım Yapmanın İmkânsız Olduğunu” yazmıştı. Bu iddiayı bütünüyle çürütmek mümkün değil. Bunda da gerçekliğin etkisi görülüyor.
  Zaten Filistin Yönetimi'nin CENÎN'i kuşatması başka nasıl açıklanabilir ki? Bu durum, İSRÂİL'in son günlerde GAZZE'deki SOYKIRIM ve KATLİAM suçlarını yoğunlaştırdığı ve hızlandırdığı bir dönemde yaşanıyor.
  Böyle bir durumda Filistin Yönetimi'nin asıl sorumluluğu, Filistinlilerin haklarının iâdesi için çaba göstermek ve değerli hayatların korunmasını sağlamaktır. O ise tam tersine, CENÎN'i kuşatmayı ve İSRÂİL zulmüne karşı direnen direnişçileri ortadan kaldırmayı gerekli görüyor. FİLİSTİN YÖNETİMİ'nin CENÎN'e Yönelik Ablukasının Şiddeti, “Mülteci Kampında Elektrik ve Su Kesintisi Yaşanması ve Temel İhtiyaçların Dahi Karşılanmasının Yasaklamasından da” Açıkça Anlaşılıyor.
  Evlerin üzerinde silahlı keskin nişancılar var. Eylemcilerin hareketini kısıtlamak için yollara kontrol noktaları kuruldu. İnsanların tutuklandığı, dövüldüğü, hattâ işkence gördüğü olaylar yaşanıyor. Filistin Kızılayı ekibi, iki günden fazla gözaltında tutuldukları sırada işkenceye maruz kaldıklarını ifade etti. Tek suçları ise, kuşatma altındaki halka ilaç ulaştırma görevini yerine getirmeleriydi.
  Filistin Yönetimi Başkanı Mahmûd Abbâs'ı eleştirenler veya Cenîn kuşatmasına karşı çıkanlar tutuklanıp işkence görüyor. Bazı videolardan da anlaşılacağı üzere, Ebû Mâzen/ أَبُو مَازِن 'in ULVİYETİNİ kabul etmeleri için baskı yapılıyor.
  MAHMÛD ABBÂS taraftarlarının, SÛRİYE'de Beşşâr ESED yanlıları ve destekçileri arasında görülen tabiatın aynısını taşıdığı söyleniyor. Tüm bunlar karşısında CENÎN şeyhleri ​​ve halkı ablukaya karşı protesto için sokaklara döküldü ve FİLİSTİN YÖNETİMİ'nden ablukanın kaldırılmasını talep etti, ancak bu çağrı dikkate alınmadı.
  FİLİSTİN YÖNETİMİ Güvenlik Güçleri PROTESTOCULARIN, "YA TESLİM OLMALARI YA DA CENÎN’İ TERK ETMELERİ KONUSUNDA” ısrar ediyor. Ancak protestocular her iki talebi de reddederek sonuna kadar direnişlerini sürdürüyor. Her iki tarafın da ortaya koyduğu tutum, meselenin karmaşıklığını artıracak ve sıradan Filistinlilerin hayatlarına mal olacaktır. Aslında Filistin Yönetimi'nin bu çitin ardındaki amacı çok başkadır.
  Buna göre GAZZE'de mutlak bir ATEŞKES sağlanması halinde, burayı kontrol etme imkânına sahip olması muhtemeldir. Filistin Yönetimi, CENÎN Kuşatmasıyla İSRÂİL ve AMERİKALI Destekçilerine, İSRÂİL Karşıtı Direnişi Ezmek İçin TAM KAPASİTEYE Sahip Olduklarını Göstermek İstiyor. Karşılığında Filistin Yönetimi, GAZZE'yi yönetmek için ihtiyaç duyduğu desteği alacak.
  Ancak bu hamlenin ne kadar başarılı olacağı konusunda bir garanti yok. Filistin Yönetimi, gelecekte böyle bir ihtimalin ortaya çıkmaması için kendini İSRÂİL'e ispatlama çabasından da geri kalmıyor. Filistin Yönetimi'nin davranışları, kendi çıkarlarını Filistin halkının çıkarlarından daha önemli gördüğünü ve bunları korumak için tüm kırmızı çizgileri aşmaya hazır olduğunu göstermektedir.
  Bu tür adımlar Filistin Yönetimi'ne İSRÂİL'in gözünde bir miktar önem kazandırabilir. Ancak Filistin halkının gözünde onur ve güvenilirliğini koruyabilecek mi? Filistin Yönetimi'nin Filistin halkının gözündeki statüsünün büyük ölçüde gerilediği ve ciddi bir kriz içinde olduğu bir gerçek değil midir?
  Zaman ve şartlar, MAHMÛD ABBÂS’ın liderlik zaaflarını ele almasını ve bu zor şartlarda Filistinlilerin yaralarını iyileştirmek için çalışmasını gerektiriyordu. O ise tam tersine yaralı Filistinlilere daha fazla zarar vermeye, hatta onları öldürmeye başladı.
  Bu iç anlaşmazlık Filistin davasına ciddi zararlar verdiği gibi, gelecekte Filistin Yönetimi için de meşruiyet ve beka sorunu yaratabilir. Filistin halkının birleşik ve güçlü bir lidere ihtiyacı var. Bu bölünmüşlük ve kaos ortamından tek kazançlı çıkan ise, her gün Filistinlilerin kanını akıtan Siyonist devlettir.
   Cenîn'deki saldırılara Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan'ın destek verdiğini ise Filistinliler zaten hep söylüyor.
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.