1- Ülkelerin de Diğer Tüm Varlıklar Gibi Bir Yaşam Döngüsü Vardır. Ülkelerin Yaşam Döngüsü, Tüm Değerlendirme ve Analizlerle Birlikte GERİLEME AŞAMASINA Ulaştığında, İki Şey Öngörülmektedir:
a) Mevcut tüm güçler karşısında otorite ve hegemonyanın yeniden tesis edilmesi için topyekun çaba,
b) Teslim olmak ve çürümeye yenik düşmek. Bu durumda ülke, uluslararası ve küresel etkileşimlerde yeni bir düzeyde geçmişin ve bugünün çıkarlarından uzaklaşacak ve artık eski ülke olmayacaktır.
Ancak gerileme döneminde ilk işi yapma imkânına sahip olan ve geçmişin, hatta daha yüksek otoritesini temsil etmek ve geri dönmek için elinden geleni yapan ülkelerin, kendi planlarının yanı sıra, dünyanın geri kalanına yönelik planları da vardır.
2- Amerika, dünya olaylarına göre son yirmi yılda yavaş yavaş küresel otorite ve liderliğin gerileme döneminden geçen ülkelerden biridir. Son elli yılın tarihine bakıldığında, Amerikan iktidar organının farklı dönemlerde strateji değiştirerek bu konumdaki (küresel liderlik) düşüşle baş etmeye çalıştığı görülüyor.
3- Soğuk Savaş döneminde ABD, negatif entropileri enjekte ederek dünya yönetim sistemini serbest piyasa ve liberal değerlerin hegemonyasına doğru yönlendirmeye çalışmış ve bu sayede önündeki tüm engellere karşı bir tasarım ve karşı plan - sindirme veya ortadan kaldırma gibi - sahibi olmuştur. Küreselleşme sloganı ve onun yarattığı kurumlar, o yıllarda ABD'nin önderlik ettiği yönetim düzeninin tezahürüdür.
4- 90'lı yıllar, Amerika'nın geri çekilme yılıydı. Oslo Anlaşması'nın imzalanmasının yanı sıra, Siyonist rejim ile Filistin, Sovyetler Birliği ile Yugoslavya ve tüm Doğu bloğu arasındaki çatışmalarda ideolojik gerileme yaşandı. Aynı zamanda toprak güçleri de büyük ölçüde azaldı ve birkaç ülkeye bölündü.
Bu arada, Yugoslavya'yı oluşturan bölgeler neredeyse üçüncü ve dördüncü dünya ülkeleri haline geldi. Sovyetler Birliği ülkelerinden yalnızca Rusya dünyanın birinci liginde -en üst liginde değil- yer aldı.
5- 11 Eylül olayıyla birlikte yeni cephelerin tasarlanması ve ŞER EKSENİ ülkelerinin teşvik edilmesiyle Amerikan hegemonyası emsalsiz hale gelecekti. Aslında Amerika'nın Afganistan ve Irak üzerindeki hâkimiyeti ve İran'a yönelik bir tür kısıtlama ile Amerikan egemenliğinin yayılması en yüksek oranına ulaşmış ancak bazı olaylar bu hegemonyada önemli bir bozulma yaratmıştır:
a) Çin'in makroekonomik politikalarını değiştirerek serbest bir piyasa yaratmak ve ona ayrıcalıklar tanıyıp Afganistan'daki savaş karşılığında DTÖ'ye katılmak.
b) Müslüman ülkelerdeki yeni nesil kurtuluş hareketlerinde halk direniş güçlerinin ortaya çıkışı (Özellikle Lübnan, Irak, Afganistan, Yemen, Pakistan).
c) Putin'in Doğu İmparatorluğu'nu yeniden canlandırma hayaliyle Rusya'da iktidara yükselişi.
d) Mali piyasa istikrarsızlığı (1998'de Singapur, 2008'de Amerika) ve büyük Amerikan şirketlerinin iflası.
6- 2008'de Obama'nın Amerika seçimlerini kazanmasıyla tarihi bir dönüm noktası yaşandı ve ulusal seçimlerde önce Hillary Clinton'a karşı (parti içi seçimlerde) ardından da McCain adlı otoriter bir savaşçıya karşı kazanan bir siyâhî oldu. Daha da önemlisi Amerikalılar bu süreçte tüm güç ve tahakküme karşı %63'e karşı %37'lik belirleyici bir oyla desteklendi. Yirmi yıl boyunca bu inşa edildi. Aslında Amerikan hegemonyasının önünde egemen bir ulusal güç de ortaya çıktı.
Bu, kısa vadede yaygın bir kriz nedeniyle dış politikanın her şeye karşı çıkabileceği, ancak orta vadede iç politikanın uyumlaştırılıp koordine edilememesi durumunda başarılı görünen dış politikanın hezimetle sonuçlanacağı anlamına geliyordu.
7- Obama, iki dönem başkanlık döneminde, Amerika'nın Irak da dâhil olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerindeki uluslararası varlığının maliyetini azaltarak dış politikada, "Obama Care" planı başta olmak üzere sosyal güvenlik projelerini hayata geçirerek ve tabii ki buna yakalanan mali krizi yöneterek iç politikada bakışlarını daha içe çevirmeye çalıştı (2008).
Ancak bir yandan Arap devrimlerinin yaşanması ve bölgede yeniden Amerikan varlığının gerekliliği, Çin'in çok yüksek ekonomik büyümesi ve yeni Rusya'nın güç gösterisi, ABD başkanlığında Demokratların varlığının devam etmesine izin vermedi.
8- 2016'da "Otoritenin ABD'ye iadesi" sloganıyla gerçekleştirilen "Trump"ın seçilmesi, küresel güç dengesini gerileyen Amerika lehine yeniden kurma girişimiydi. Hem narsist, mükemmeliyetçi ve otoriter kişiliğinde, hem de pazarlama eğitimi ve büyük işlerinde Trump, gücün bu yeniden yapılandırılmasının ilk faydalarını gördü.
Bu nedenle başkanlığının ilk döneminde, Beyaz Saray'a bağlı bürokrasi karşıtı bir gösterge olarak İdari Yenilikler Ofisi merkezli, ABD'nin iç yönetişimine yönelik yeni bir mimarinin yanı sıra uluslararası ve küresel yönetişimde de köklü değişiklikler yaratmaya çalıştı. Fakat bu konuda şu sebeplerden dolayı başarılı olamadı:
BİRİNCİSİ, yeni bir dengeye ulaşmak, iradeyi ve daha yüksek düzeyde güç ve kuvvetin uygulanmasını gerektiriyordu. Bu, her ne sebeple olursa olsun, "Trump" ekibinin o dönemde eksik olduğu bir şeydi.
İKİNCİSİ, yönetim organında gerekli birikmiş deneyim ve bilgi, bunu uygulamak için yeterli değildi.
ÜÇÜNCÜSÜ, "Trump"ın dış politika ekibi dağınık bir ekipti ve bazen Trump'ın ana fikrinden farklı fikirlere sahipti.
DÖRDÜNCÜSÜ, iktidar ilişkilerindeki parçaların birbirine kenetlenmesi Trump'ın yok edip bozmasına imkân tanıdı. Buna rağmen yeni bir düzenin oluşması için iktidar yapısının kaldıramayacağı bir uyum, koordinasyon ve yeniden birleşme ruhuna ihtiyacı vardı.
Dolayısıyla Amerika'nın birçok uluslararası anlaşma ve sözleşmeden çekilerek JCPOA'yı (Joint Comprehensive Plan of Action) iptal ettiği ancak onu yeniden canlandıracak, yeni bir düzen oluşturacak güce sahip olmadığı görüldü.
9- "Trump"ın ilk dönemi, Amerika'yı yöneten geleneksel görüşün çoğunluğu ve kabul edilen klasik yönetim düzeniyle ciddi bir mesafe içindeydi. Bu nedenle, her iki Amerikan siyasi kesimi de buna ciddi eleştiriler yöneltti ve bir bakıma kendilerini bundan muaf gördüler. Biri daha sesini yükseltti (Demokratlar), diğeri ise daha pasifti (Cumhuriyetçiler).
Dolayısıyla Trump'ın başkanlığının başından itibaren bu dönemi Amerika için istisnai bir dönem olarak değerlendirdiler ve kendilerini bir sonraki seçimleri kazanmaya adadılar. Her ne kadar Cumhuriyetçi Parti'ye "Trump" bir şekilde empoze edilmiş olsa da, bu partinin onun yeniden aday gösterilmesini engellemesi mümkün olmadı. Haliyle Amerika'nın (Demokratlar + bazı Cumhuriyetçiler) tüm gücü, geleneksel Amerika'ya dönüşü sağlamak için Demokrat Parti'de tecelli etti.
Çabaları sonuç verdi ve tartışmalı bir seçimde "Biden" kazandı ancak "Trump" bunu asla kabul etmedi. Gerçi bu seçimin sonucu Amerika'nın gaspçısı "Trump"tan kurtulması oldu! Ancak seçimlerde yaratılan iki kutupluluk son onyılların en sıcak iki kutupluluklarından biriydi. Bu da "Trump"ın çok yakında ve büyük hatalarla geri dönebileceğini gösterdi.
"Joe Biden" döneminin Amerika'sı, Amerika'nın sürekli küresel güç ilişkileri ve uluslararası taahhütler hattından kopuşlarını tersine çevirerek iç politika alanında da olaylara neden oldu. Lakin Amerika'daki geleneksel iktidar hizbi lehine yaratılan iki kutupluluğu kıramadı. Hatta kazanan Biden mağlubiyetin sebebi oldu ve aday değişikliğiyle bir yere varılmadı.
Bu dönemde "Trump" seçim rekabeti alanında oyunu daha önce olduğu gibi aynı sloganla ancak iki özel değişim faktörüyle yönetti. Evvela "Mask"e gitti ve iş sırlarıyla, iktidara ve yönetime ulaşmak için stratejik bir ittifaka vardılar. Ardından isim arayıcısı ve yapıyı bozan "JD Vance"in yanına giderek onunla birinci başkan yardımcılığı için anlaşmaya vardılar.
10- Şimdi "Trump'ın" seçim zaferinden dört ay sonra ve ikinci dönem başkanlığının başlaması ve çalışma ekibinin seçilmesinden yaklaşık iki ay sonra, "Trump"ın ilk dönemdeki tecrübesini kullanarak zihinsel planını hayata geçirmeye ve uygulamaya çalıştığı oldukça dikkat çekici.
Verilere göre, Trump'ın Amerikan gücünü yeniden tesis etmek, ulusal ve uluslararası yönetişim alanındaki gerilemeyi önlemek için yaptığı SİYASİ PAZARLAMA PLANININ ana koordinat ve unsurları şöyle:
10-1) BAŞKAN, Başkomutandır ve Tüm Meslektaşları, Başkanın Zihinsel Planını Uygulayan Aktörler Olarak Kabul Edilir. Bu Çerçevede İşbirlikçi Ekibin Müzakereleri Dinlenir Ancak Nihai Kararı Başkan ve Ana Güç Merkezi Verir.
10-2) Amerika'nın Küresel Maliyet Yönetimi Son Derece Verimsizdir. Sorumluluk ve Hesap Verebilirliği En Az Olan Maliyet Merkezleri, Ya Sonuçsuz Kalan, Neticeleri Belirsiz Olan Ya da Hiçbir Sonuç Beklenmeyen Faaliyetlerle Meşguldür.
Bu Merkezlerin Tanımlanması ve Sorumluluklarının Yeniden Tanımlanması Gerekiyor. Bu Merkezler, Tüm Şirketleri ve Elbette Amerikan Yönetim Organı İçin Çalışma Hakkı Olarak Kabul Edilen Ülkeleri İçerir. Bu Prensipte Geleneksel ve Kabul Edilmiş Hiçbir Maliyet Dikkate Alınmaz.
10-3) Amerikan İç Politikası Örümcek Ağı Bürokrasilerine Takılmış Durumda ve Yeniden Tasarlanması Gerekiyor. Bu Bakımdan İlk Adımda Eğitim, Göç ve Sağlık Politikaları Dikkatle Gözden Geçirilmeli, Hızlı Onarım Noktaları Bulunarak Düzeltilmelidir.
10-4) Geleneksel Düzenlemeler, Sanal Alan ve Sosyal Ağlar Vb. Tarafından Yönetilmek Yerine, Kendilerini Belirli Amaçlar İçin Amerikan Yönetim Organının Hizmetine Sunmalıdırlar. Bu Bakımdan Piyasanın Tüm Kapasiteleri Kullanılarak Onları Eleştirmek veya Etkisiz Hale Getirmek Amaçlanıyor.
10-5) DÜŞMAN VE DOST ÜLKE TANIMI YENİDEN DÜZENLENDİ. Bu Bakımdan, Varlığı Bir Şekilde (Ekonomik, Kültürel, Coğrafi, Askerî Vb.) ABD'ye Faydalı Olan Her Ülke, Geleneksel Tanımda Düşman Olarak Görülse Bile, Tutarlı Stratejilerle ABD'ye Doğru Çekilmeye Çalışılmalıdır. Bu İncelemede, Temel Amerikan Değerleriyle Çelişmediği Sürece Hiçbir Ülke Asla Düşman Değildir. Bu Nedenle Öncelik Aktif İki Kutupluluk Yaratmak Değildir.
10-6) Yeni Bölünmelerde Herkesin Bir Arada ve Herkesin Gücü Oranında Yaşaması Gerekiyor. Tarih, Teknik Bilgi, İnovasyon Gücü, İnsan Sermayesi Buna Vb. Katkı Sağlayacaktır.
10-7) ABD'nin, Kuzey Amerika'nın Avrupa Ülkeleri Gibi Klasik Müttefik Ülkelerle Olan Mesafesi, Amerika'nın Anavatanıyla Ortak Çıkarlardan, Amerika'nın Yüksek Payı ile Temel Kararları Aldığı Bir Çıkara Dönüşecektir.
10-8) Amerika'nın Küresel Güney Ülkeleriyle Mesafelenmesi, Sıfır Adımda Dostane ve Barışçıl Olmasına Rağmen Çok Çabuk ÇATIŞMACI Hale Gelir. Bu da Sindirilmeye Ya da Yok Edilmeye Yol Açacaktır.
10-9) MEVCUT İKTİDAR YAPISININ ZİHİNSEL PLANININ PERSPEKTİFİ, Dünya Hakimiyeti ve Diğer Ülkelere Mesafeyi Garanti Altına Almaktadır. Bu Açıdan Bakıldığında Uluslararası ve Küresel Kurallardan, Sözleşmelerden, Anlaşmalardan Bu Yönde Hantal Olan Her Şey Yeterince Kullanılmamakta, Hatta Anlamsızlaşmaktadır.
10-10) Bazı Ülkeler, Milli İrade ve Kararlılığın Olmayışı, Taklitçi ve Pasif Politikalar Nedeniyle Küresel Tahakkümün Etkisi Altına Girmiştir. Bu Ülkelerin Ayakta Kalabilmeleri İçin Herhangi Bir Yenilikçi Eyleme Sahip Olmaması ve Tamamen Söz Konusu Dikteden Yola Çıkarak Yazmaları Gerekmektedir. Bugün Bahreyn, Ürdün ve Suriye, Hatta BAE, Katar ve Suudi Arabistan da Böyledir. İlginçtir ki Umman Gibi Ülkelerin Konumu Onlardan Daha İyidir.
Irak Gibi Ülkeler Mevcut Durumda Bahreyn ve Ürdün'e Daha Yakın. Mısır da Aynı Yolda Gidiyor.
10-11) Yeni Ekonomik İttifaklar ve Koalisyonlar Bu Hegemonyaya Karşıdır. Dolayısıyla Sarsılmaları Gerekir. Aksi Takdirde Çapraz İşbirlikleriyle Etkisiz ve Anlamsız Hale Getirilmeleri Lüzumludur.
10-12) Yeni Haritadaki DİRENİŞ CEPHESİ Diyalogsuz Bir ŞEKİLDE YOK EDİLMELİDİR. Bu Cepheyi Zayıflatmak ve Yıpratmak İçin Her Fırsat Azami Yetkiyle Kullanılmalıdır.
10-13) Amerika, Küresel Liderliğin Tüm Bedelini Ödediğini İddia Ediyor, Ancak Hediyelerinden Yararlanamıyor.
Uluslararası ve Küresel Kuruluşlardan, Dengeli Uluslararası İlişkilere Kadar, Herkesin Pozisyonunun Bedelini Ödemesi Gerektiğini Artık Kesin Olarak Anlaması Gerekir. Yok Öyle, “Beş Köfte BEŞ Kuruşa!”
Yeni düzende ortaya çıkan işaret ve unsurlar, ABD'nin küresel liderliğini yeniden tesis etmek için tüm oyunu olabildiğince bozmaya, zaman ve zemini baştan hazırlamaya çalıştığını gösteriyor.
Bu amaçla mutlak ve göreceli güçlerine, fırsatlarına ve avantajlarına odaklanır. Zihinsel planını hem onlara hem de başkalarına empoze eder. Bu sayede her türlü yeni deneyim yapılıp uygulanabilir. Ayrıca önceki bağlantı ve kapasiteler oyun senaryolarını sınırlamayacaktır.
Özetle YENİ AMERİKAN HEGEMONYASI;
"Karşı Tarafın Zihin Düzenini Bozan, Yüksek Müzakere Gücüne, Askerî ve Güvenlik Otoritesinin Desteğine, Küresel Liderlik İddiasına, Üstün Ekonomiye, Güncel ve İleri Teknolojiye, Bilgili ve Yetenekli İnsan Sermayesine Dayanan Son Derece SALDIRGAN, Pragmatik, Sonuç Odaklı ve Zikzak Bir Görünüme Sahiptir."
Anasayfa
Yazarlar
Yusuf Metin Yardımcı
Yazı Detayı
Bu yazı 206+ kez okundu.
EMPERYALİST ZORBALARIN POLİTİK PAZARLAMALARI
1- Ülkelerin de Diğer Tüm Varlıklar Gibi Bir Yaşam Döngüsü Vardır. Ülkelerin Yaşam Döngüsü, Tüm Değerlendirme ve Analizlerle Birlikte GERİLEME AŞAMASINA Ulaştığında, İki Şey Öngörülmektedir:
a) Mevcut tüm güçler karşısında otorite ve hegemonyanın yeniden tesis edilmesi için topyekun çaba,
b) Teslim olmak ve çürümeye yenik düşmek. Bu durumda ülke, uluslararası ve küresel etkileşimlerde yeni bir düzeyde geçmişin ve bugünün çıkarlarından uzaklaşacak ve artık eski ülke olmayacaktır.
Ancak gerileme döneminde ilk işi yapma imkânına sahip olan ve geçmişin, hatta daha yüksek otoritesini temsil etmek ve geri dönmek için elinden geleni yapan ülkelerin, kendi planlarının yanı sıra, dünyanın geri kalanına yönelik planları da vardır.
2- Amerika, dünya olaylarına göre son yirmi yılda yavaş yavaş küresel otorite ve liderliğin gerileme döneminden geçen ülkelerden biridir. Son elli yılın tarihine bakıldığında, Amerikan iktidar organının farklı dönemlerde strateji değiştirerek bu konumdaki (küresel liderlik) düşüşle baş etmeye çalıştığı görülüyor.
3- Soğuk Savaş döneminde ABD, negatif entropileri enjekte ederek dünya yönetim sistemini serbest piyasa ve liberal değerlerin hegemonyasına doğru yönlendirmeye çalışmış ve bu sayede önündeki tüm engellere karşı bir tasarım ve karşı plan - sindirme veya ortadan kaldırma gibi - sahibi olmuştur. Küreselleşme sloganı ve onun yarattığı kurumlar, o yıllarda ABD'nin önderlik ettiği yönetim düzeninin tezahürüdür.
4- 90'lı yıllar, Amerika'nın geri çekilme yılıydı. Oslo Anlaşması'nın imzalanmasının yanı sıra, Siyonist rejim ile Filistin, Sovyetler Birliği ile Yugoslavya ve tüm Doğu bloğu arasındaki çatışmalarda ideolojik gerileme yaşandı. Aynı zamanda toprak güçleri de büyük ölçüde azaldı ve birkaç ülkeye bölündü.
Bu arada, Yugoslavya'yı oluşturan bölgeler neredeyse üçüncü ve dördüncü dünya ülkeleri haline geldi. Sovyetler Birliği ülkelerinden yalnızca Rusya dünyanın birinci liginde -en üst liginde değil- yer aldı.
5- 11 Eylül olayıyla birlikte yeni cephelerin tasarlanması ve ŞER EKSENİ ülkelerinin teşvik edilmesiyle Amerikan hegemonyası emsalsiz hale gelecekti. Aslında Amerika'nın Afganistan ve Irak üzerindeki hâkimiyeti ve İran'a yönelik bir tür kısıtlama ile Amerikan egemenliğinin yayılması en yüksek oranına ulaşmış ancak bazı olaylar bu hegemonyada önemli bir bozulma yaratmıştır:
a) Çin'in makroekonomik politikalarını değiştirerek serbest bir piyasa yaratmak ve ona ayrıcalıklar tanıyıp Afganistan'daki savaş karşılığında DTÖ'ye katılmak.
b) Müslüman ülkelerdeki yeni nesil kurtuluş hareketlerinde halk direniş güçlerinin ortaya çıkışı (Özellikle Lübnan, Irak, Afganistan, Yemen, Pakistan).
c) Putin'in Doğu İmparatorluğu'nu yeniden canlandırma hayaliyle Rusya'da iktidara yükselişi.
d) Mali piyasa istikrarsızlığı (1998'de Singapur, 2008'de Amerika) ve büyük Amerikan şirketlerinin iflası.
6- 2008'de Obama'nın Amerika seçimlerini kazanmasıyla tarihi bir dönüm noktası yaşandı ve ulusal seçimlerde önce Hillary Clinton'a karşı (parti içi seçimlerde) ardından da McCain adlı otoriter bir savaşçıya karşı kazanan bir siyâhî oldu. Daha da önemlisi Amerikalılar bu süreçte tüm güç ve tahakküme karşı %63'e karşı %37'lik belirleyici bir oyla desteklendi. Yirmi yıl boyunca bu inşa edildi. Aslında Amerikan hegemonyasının önünde egemen bir ulusal güç de ortaya çıktı.
Bu, kısa vadede yaygın bir kriz nedeniyle dış politikanın her şeye karşı çıkabileceği, ancak orta vadede iç politikanın uyumlaştırılıp koordine edilememesi durumunda başarılı görünen dış politikanın hezimetle sonuçlanacağı anlamına geliyordu.
7- Obama, iki dönem başkanlık döneminde, Amerika'nın Irak da dâhil olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerindeki uluslararası varlığının maliyetini azaltarak dış politikada, "Obama Care" planı başta olmak üzere sosyal güvenlik projelerini hayata geçirerek ve tabii ki buna yakalanan mali krizi yöneterek iç politikada bakışlarını daha içe çevirmeye çalıştı (2008).
Ancak bir yandan Arap devrimlerinin yaşanması ve bölgede yeniden Amerikan varlığının gerekliliği, Çin'in çok yüksek ekonomik büyümesi ve yeni Rusya'nın güç gösterisi, ABD başkanlığında Demokratların varlığının devam etmesine izin vermedi.
8- 2016'da "Otoritenin ABD'ye iadesi" sloganıyla gerçekleştirilen "Trump"ın seçilmesi, küresel güç dengesini gerileyen Amerika lehine yeniden kurma girişimiydi. Hem narsist, mükemmeliyetçi ve otoriter kişiliğinde, hem de pazarlama eğitimi ve büyük işlerinde Trump, gücün bu yeniden yapılandırılmasının ilk faydalarını gördü.
Bu nedenle başkanlığının ilk döneminde, Beyaz Saray'a bağlı bürokrasi karşıtı bir gösterge olarak İdari Yenilikler Ofisi merkezli, ABD'nin iç yönetişimine yönelik yeni bir mimarinin yanı sıra uluslararası ve küresel yönetişimde de köklü değişiklikler yaratmaya çalıştı. Fakat bu konuda şu sebeplerden dolayı başarılı olamadı:
BİRİNCİSİ, yeni bir dengeye ulaşmak, iradeyi ve daha yüksek düzeyde güç ve kuvvetin uygulanmasını gerektiriyordu. Bu, her ne sebeple olursa olsun, "Trump" ekibinin o dönemde eksik olduğu bir şeydi.
İKİNCİSİ, yönetim organında gerekli birikmiş deneyim ve bilgi, bunu uygulamak için yeterli değildi.
ÜÇÜNCÜSÜ, "Trump"ın dış politika ekibi dağınık bir ekipti ve bazen Trump'ın ana fikrinden farklı fikirlere sahipti.
DÖRDÜNCÜSÜ, iktidar ilişkilerindeki parçaların birbirine kenetlenmesi Trump'ın yok edip bozmasına imkân tanıdı. Buna rağmen yeni bir düzenin oluşması için iktidar yapısının kaldıramayacağı bir uyum, koordinasyon ve yeniden birleşme ruhuna ihtiyacı vardı.
Dolayısıyla Amerika'nın birçok uluslararası anlaşma ve sözleşmeden çekilerek JCPOA'yı (Joint Comprehensive Plan of Action) iptal ettiği ancak onu yeniden canlandıracak, yeni bir düzen oluşturacak güce sahip olmadığı görüldü.
9- "Trump"ın ilk dönemi, Amerika'yı yöneten geleneksel görüşün çoğunluğu ve kabul edilen klasik yönetim düzeniyle ciddi bir mesafe içindeydi. Bu nedenle, her iki Amerikan siyasi kesimi de buna ciddi eleştiriler yöneltti ve bir bakıma kendilerini bundan muaf gördüler. Biri daha sesini yükseltti (Demokratlar), diğeri ise daha pasifti (Cumhuriyetçiler).
Dolayısıyla Trump'ın başkanlığının başından itibaren bu dönemi Amerika için istisnai bir dönem olarak değerlendirdiler ve kendilerini bir sonraki seçimleri kazanmaya adadılar. Her ne kadar Cumhuriyetçi Parti'ye "Trump" bir şekilde empoze edilmiş olsa da, bu partinin onun yeniden aday gösterilmesini engellemesi mümkün olmadı. Haliyle Amerika'nın (Demokratlar + bazı Cumhuriyetçiler) tüm gücü, geleneksel Amerika'ya dönüşü sağlamak için Demokrat Parti'de tecelli etti.
Çabaları sonuç verdi ve tartışmalı bir seçimde "Biden" kazandı ancak "Trump" bunu asla kabul etmedi. Gerçi bu seçimin sonucu Amerika'nın gaspçısı "Trump"tan kurtulması oldu! Ancak seçimlerde yaratılan iki kutupluluk son onyılların en sıcak iki kutupluluklarından biriydi. Bu da "Trump"ın çok yakında ve büyük hatalarla geri dönebileceğini gösterdi.
"Joe Biden" döneminin Amerika'sı, Amerika'nın sürekli küresel güç ilişkileri ve uluslararası taahhütler hattından kopuşlarını tersine çevirerek iç politika alanında da olaylara neden oldu. Lakin Amerika'daki geleneksel iktidar hizbi lehine yaratılan iki kutupluluğu kıramadı. Hatta kazanan Biden mağlubiyetin sebebi oldu ve aday değişikliğiyle bir yere varılmadı.
Bu dönemde "Trump" seçim rekabeti alanında oyunu daha önce olduğu gibi aynı sloganla ancak iki özel değişim faktörüyle yönetti. Evvela "Mask"e gitti ve iş sırlarıyla, iktidara ve yönetime ulaşmak için stratejik bir ittifaka vardılar. Ardından isim arayıcısı ve yapıyı bozan "JD Vance"in yanına giderek onunla birinci başkan yardımcılığı için anlaşmaya vardılar.
10- Şimdi "Trump'ın" seçim zaferinden dört ay sonra ve ikinci dönem başkanlığının başlaması ve çalışma ekibinin seçilmesinden yaklaşık iki ay sonra, "Trump"ın ilk dönemdeki tecrübesini kullanarak zihinsel planını hayata geçirmeye ve uygulamaya çalıştığı oldukça dikkat çekici.
Verilere göre, Trump'ın Amerikan gücünü yeniden tesis etmek, ulusal ve uluslararası yönetişim alanındaki gerilemeyi önlemek için yaptığı SİYASİ PAZARLAMA PLANININ ana koordinat ve unsurları şöyle:
10-1) BAŞKAN, Başkomutandır ve Tüm Meslektaşları, Başkanın Zihinsel Planını Uygulayan Aktörler Olarak Kabul Edilir. Bu Çerçevede İşbirlikçi Ekibin Müzakereleri Dinlenir Ancak Nihai Kararı Başkan ve Ana Güç Merkezi Verir.
10-2) Amerika'nın Küresel Maliyet Yönetimi Son Derece Verimsizdir. Sorumluluk ve Hesap Verebilirliği En Az Olan Maliyet Merkezleri, Ya Sonuçsuz Kalan, Neticeleri Belirsiz Olan Ya da Hiçbir Sonuç Beklenmeyen Faaliyetlerle Meşguldür.
Bu Merkezlerin Tanımlanması ve Sorumluluklarının Yeniden Tanımlanması Gerekiyor. Bu Merkezler, Tüm Şirketleri ve Elbette Amerikan Yönetim Organı İçin Çalışma Hakkı Olarak Kabul Edilen Ülkeleri İçerir. Bu Prensipte Geleneksel ve Kabul Edilmiş Hiçbir Maliyet Dikkate Alınmaz.
10-3) Amerikan İç Politikası Örümcek Ağı Bürokrasilerine Takılmış Durumda ve Yeniden Tasarlanması Gerekiyor. Bu Bakımdan İlk Adımda Eğitim, Göç ve Sağlık Politikaları Dikkatle Gözden Geçirilmeli, Hızlı Onarım Noktaları Bulunarak Düzeltilmelidir.
10-4) Geleneksel Düzenlemeler, Sanal Alan ve Sosyal Ağlar Vb. Tarafından Yönetilmek Yerine, Kendilerini Belirli Amaçlar İçin Amerikan Yönetim Organının Hizmetine Sunmalıdırlar. Bu Bakımdan Piyasanın Tüm Kapasiteleri Kullanılarak Onları Eleştirmek veya Etkisiz Hale Getirmek Amaçlanıyor.
10-5) DÜŞMAN VE DOST ÜLKE TANIMI YENİDEN DÜZENLENDİ. Bu Bakımdan, Varlığı Bir Şekilde (Ekonomik, Kültürel, Coğrafi, Askerî Vb.) ABD'ye Faydalı Olan Her Ülke, Geleneksel Tanımda Düşman Olarak Görülse Bile, Tutarlı Stratejilerle ABD'ye Doğru Çekilmeye Çalışılmalıdır. Bu İncelemede, Temel Amerikan Değerleriyle Çelişmediği Sürece Hiçbir Ülke Asla Düşman Değildir. Bu Nedenle Öncelik Aktif İki Kutupluluk Yaratmak Değildir.
10-6) Yeni Bölünmelerde Herkesin Bir Arada ve Herkesin Gücü Oranında Yaşaması Gerekiyor. Tarih, Teknik Bilgi, İnovasyon Gücü, İnsan Sermayesi Buna Vb. Katkı Sağlayacaktır.
10-7) ABD'nin, Kuzey Amerika'nın Avrupa Ülkeleri Gibi Klasik Müttefik Ülkelerle Olan Mesafesi, Amerika'nın Anavatanıyla Ortak Çıkarlardan, Amerika'nın Yüksek Payı ile Temel Kararları Aldığı Bir Çıkara Dönüşecektir.
10-8) Amerika'nın Küresel Güney Ülkeleriyle Mesafelenmesi, Sıfır Adımda Dostane ve Barışçıl Olmasına Rağmen Çok Çabuk ÇATIŞMACI Hale Gelir. Bu da Sindirilmeye Ya da Yok Edilmeye Yol Açacaktır.
10-9) MEVCUT İKTİDAR YAPISININ ZİHİNSEL PLANININ PERSPEKTİFİ, Dünya Hakimiyeti ve Diğer Ülkelere Mesafeyi Garanti Altına Almaktadır. Bu Açıdan Bakıldığında Uluslararası ve Küresel Kurallardan, Sözleşmelerden, Anlaşmalardan Bu Yönde Hantal Olan Her Şey Yeterince Kullanılmamakta, Hatta Anlamsızlaşmaktadır.
10-10) Bazı Ülkeler, Milli İrade ve Kararlılığın Olmayışı, Taklitçi ve Pasif Politikalar Nedeniyle Küresel Tahakkümün Etkisi Altına Girmiştir. Bu Ülkelerin Ayakta Kalabilmeleri İçin Herhangi Bir Yenilikçi Eyleme Sahip Olmaması ve Tamamen Söz Konusu Dikteden Yola Çıkarak Yazmaları Gerekmektedir. Bugün Bahreyn, Ürdün ve Suriye, Hatta BAE, Katar ve Suudi Arabistan da Böyledir. İlginçtir ki Umman Gibi Ülkelerin Konumu Onlardan Daha İyidir.
Irak Gibi Ülkeler Mevcut Durumda Bahreyn ve Ürdün'e Daha Yakın. Mısır da Aynı Yolda Gidiyor.
10-11) Yeni Ekonomik İttifaklar ve Koalisyonlar Bu Hegemonyaya Karşıdır. Dolayısıyla Sarsılmaları Gerekir. Aksi Takdirde Çapraz İşbirlikleriyle Etkisiz ve Anlamsız Hale Getirilmeleri Lüzumludur.
10-12) Yeni Haritadaki DİRENİŞ CEPHESİ Diyalogsuz Bir ŞEKİLDE YOK EDİLMELİDİR. Bu Cepheyi Zayıflatmak ve Yıpratmak İçin Her Fırsat Azami Yetkiyle Kullanılmalıdır.
10-13) Amerika, Küresel Liderliğin Tüm Bedelini Ödediğini İddia Ediyor, Ancak Hediyelerinden Yararlanamıyor.
Uluslararası ve Küresel Kuruluşlardan, Dengeli Uluslararası İlişkilere Kadar, Herkesin Pozisyonunun Bedelini Ödemesi Gerektiğini Artık Kesin Olarak Anlaması Gerekir. Yok Öyle, “Beş Köfte BEŞ Kuruşa!”
Yeni düzende ortaya çıkan işaret ve unsurlar, ABD'nin küresel liderliğini yeniden tesis etmek için tüm oyunu olabildiğince bozmaya, zaman ve zemini baştan hazırlamaya çalıştığını gösteriyor.
Bu amaçla mutlak ve göreceli güçlerine, fırsatlarına ve avantajlarına odaklanır. Zihinsel planını hem onlara hem de başkalarına empoze eder. Bu sayede her türlü yeni deneyim yapılıp uygulanabilir. Ayrıca önceki bağlantı ve kapasiteler oyun senaryolarını sınırlamayacaktır.
Özetle YENİ AMERİKAN HEGEMONYASI;
"Karşı Tarafın Zihin Düzenini Bozan, Yüksek Müzakere Gücüne, Askerî ve Güvenlik Otoritesinin Desteğine, Küresel Liderlik İddiasına, Üstün Ekonomiye, Güncel ve İleri Teknolojiye, Bilgili ve Yetenekli İnsan Sermayesine Dayanan Son Derece SALDIRGAN, Pragmatik, Sonuç Odaklı ve Zikzak Bir Görünüme Sahiptir."
Ekleme
Tarihi: 20 Mart 2025 - Perşembe
EMPERYALİST ZORBALARIN POLİTİK PAZARLAMALARI
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.